Benim için
Evet normal bir hayat
Ama
Hayır kabus gibi bir panayır.
Emre URSHazan'dan...
Takvimler ilkbahara girdiğimiz şu ılık günleri, saatler aşkımızı gosteriyordu unutulmayacak bir gün olan bu güne adım atarken. Gözler aşkımıza şahit olacak dudaklar bizim için çalınan şarkımızı söyleyecekti. Bulutlar bizim için bir araya gelecek yer ve gök bize çalışacaktı bugün. Neden mi?
Çünkü ben sevdiğim, gözlerinde var olmanın hayalini kurdugum, her salisemi birlikte geçirmeyi umut ettiğim adama kavuşuyordum. Onun helâli ve namusu oluyordum.
...
Kendimden geçmiş bir şekilde aynadaki yansımami inceliyordum tüm benligimle.
Mavi gözlerim, pembe dudaklarim ve çıkık elmacık kelimelerimle kabul ediyorum ki fazlasıyla güzeldim. En azından kendimi beğenecek kadar...Üzerime özel dikilmiş gibi oturan A kesim beyaz gelinlik içinde bir kulun isteyebilecegi kadar huzurluydum. Mutluydum. Yıllardır hayallerimde başrol yaptığım adam artık sadece hayallerimde değil hayatımda da başrol olacaktı.
Sadece hayallerimde elini tuttugum, gözlerinde kayboldugum, yüreğinden öptüğüm adamın artık helâli olacaktım.
Ne güzel bir duyguydu ki ben kalbimi haramdan sakladığım için Rabb'imde helalimi korumuştu haramdan.
Onu bana yazmış beni de ona yazmıştı. Bizi birbirimize helal kılmıştı.
Ne kadar da şükretsem az gelirdi Allah'ın bu lütfu karşısında.
Nasıl bir sevabim vardı ki mükafatım bu kadar kusursuz olmuştu."Hazan sen çok güzel olmuşsun canim" duyduğum sesin sahibi Dicle idi. En sevdiklerim arasında olan arkadaşım, kardeşim, kısa sürede olsa en güvendiğim. Sevdiğim adamin yıllardır aynı mahallesinde oturan komşusunun kızı.
"Gerçekten olmus mu?" dedim bir yandan kendime bakiyor bir yandan da konuşuyordum.
"Tabi ki" diye cevap verdi Dicle beğeni dolu bakışlarıyla beni bastan asagi süzerek.
"Hazan abla o kadar güzel olmuşsun ki Yusuf abi konuşamayacak seni gördüğünde" bu yorumum sahibi ise Aleda idi. Dicle'nin ergen kız kardeşi oluyor kendisi. Hep ben kafasında giden, bana karışmayın havalarında olan tatlı ama küçük baş belası. Bu tavırları bir gün başına bela olsa da mutlulugu en zirvede yaşıyor olmasından memnundu o.
"Sen beğendiysen sorun yok o zaman" diye karşılık verdim tekrar aynada ki yansimama bakarak.
O sırada kapı çaldı ve içeri Su girip Dicle ve Aledaya konukların yanına inmesini söyledi ardından bana dönerek "erkenden ambulans çağırmam gerekecek. Abime de yazık valla genç yaşta kalbine inecek" dedi yüzüne yapmacık bir acıma tavrı yerleştirerek. Su evleneceğim adamın canından çok sevdiği kardeşi idi. Benimde en yakınım olmayı başarmıştı kısa sürede.
"Sahiden olmuş mu" dedim tekrar tedirgin ve meraklı bakışlarımla. O kadar heyecan yapmıştım ki ne dediğimi bile duymuyordum sanki. Aynı soruyu binlerce kez sormanın mantığını anlayamıyordum işte. Aşkı yasamak buydu belki de, aynı şeyi dahi olsa binlerce kez tekrarlamak. Ve aşk belki de uzun zamandır yüreğinde biriktirdiklerini dile dökme biçimidir. Kalp mühürlenir dil açılır. Dudaklarının ucunda biriken milyonlarca harf birleşmeyi bekler. Kelimeler kalpteki duyguya tercümanlık yapar.
"Tabi ki benim kadar değil ama sen de süpersin" dedi kendisini övmeyi ihmal etmeyerek. Gerçekten de öyleydi Su. Ismi gibi saf ve duruydu. İnsanlar mı isimlerine göre karakter kazanırdı, isimler mi insanların karakterine göre şekil alırdı düşünmek gerek esasında.
Yeşil gözleriyle kırmızı dudaklarının yüzüne olan uyumu hayran bırakacak kadar dikkat çeken cinstendi karakteriyle ismini birbirine yakıştıran masum güzelliğin.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GİRİFT(TAMAMLANDI)#WATTYS2020#
General FictionAn gelir öyle bir hâl içerisinde bulursun ki kendini doluya koyarsın almaz boşa koyarsın dolmaz... Arafi yaşar hüznü ya da sevinci beklersin... Bir işaret bir yol umut edersin... Sen her şeyden bihaber araftayken ansızın bir şimşek çakar yağmuru hab...