13.BÖLÜM

1.7K 628 74
                                    

Sessizlik bütün seslerin yatağıdır. Suskunluk bütün sözlerin barınağıdır. Sessizler bilerek susar. Ancak sustuklarinda baska sesler gelir. Her beste sessizliğe serili, her aşk sessizliğe örtülüdür...

Su'dan...

En son karaya vurmuştum. Korkuyordum hem de ölüm varmışçasına korkuyor ve titriyordum.

Son bir dalga beni karadan alıp içine çekeceği sırada kanter içinde uyandım.

Soğuk terden kıyafetlerim ıpıslak olmuştu ve bu beni üşütüyordu bu yazın ilk günlerinde.
Ama beni asıl üşüten şey soğuk terim değil gördüğüm o değişik rüyaydı.

Ben bu rüyayı çocukluğumdan beri belki 100 defa gördüm ama her defasında yarıda kalıyordu, adamın yüzünü göremiyordum, ne karar vereceğimi bilmiyordum rüyamda ama bu gece. Bu gece görmüştüm, ölesiye nefret ettiğim ve bir o kadarda yakınımda olmasını istediğim o adamdı.
Sevgimdense nefretimin ağır bastığı o adam. Hatta sevgi kelimesini yanına yakıştirmadigim o adam.

Hayır kesinlikle sevgi yoktu içimde.
Ben o adamdan nefret ediyordum, edecektim de.
O ukala tavırlarıyla kendini beğenmiş halleri olan basit biriydi sadece.
Parasına ve yakisikliligina guvenerekten kızların onurunu ayaklar altına alan bir zavallı.

Benim için ötesi olmayacaktı.  O benim kaderim değildi. Olamazdı.
Hayatımda ilk defa nişanlı olduğum için şükrediyorum en azından bana bulaşmayacaktı bu sebepten.
Yani öyle umuyorum.

O kadar büyük bir etki bırakmıştı ki bende bu rüya çalan kapımın sesini bile duymuyordum.
Idrak ettiğim anda ise toparlanıp gir dedim. Içeri giren o kişi ise babam oldu.

Nasılsın kızım dedi ellerimi ellerinin arasına alarak.

"Iyiyim babam sen nasılsın?"

"Çok şükür. Düğündü kazaydı felan seni boşladım baya bir, derdin yok inşaallah" dedi en hayran olduğum tavrıyla.

Annemin bir sözü geldi aniden aklıma. "Bir rüya gördüysen mutlaka o rüyanın peşinden git. Çünkü o rüya senin karanlıkta ki ışığın, Dünya da ki pusulan olabilir. Sana ışık olup yol gösterebilir. Ya da gördüklerin kaderin olabilir."

Yani şimdi  bu rüya bana bir şeyler mi anlatıyordu. Geleceğimi felan mı?
Ya da o adam kaderim mi oluyordu?
Derdim vardı, büyüktü. Ama babama anlatmali mıyım?

Anlatsam bile rüyamı mi anlatmalıyım yoksa nişanlım olacak o adamı sevmediğimi mi?
Niye bu kadar birbirine girdi ki her şey? Çözmeyi bırakın düğümün neresi olduğuna bile karar veremiyorum.

Kağan'dan(nişanlım) ise rüyamı anlatmam daha mantıklı gelmişti gözüme.

"Aslında ben-"cesaretimi toplayip konusacagim o esnada sözümü kesen kisi Dicle oldu.
"Hadi kahvalti hazir. Sizi bekliyoruz"dedi her zamanki nesesiyle.

Nasil bu kadar neseli olabiliyor aklim almıyor, keske biraz ona benzeyebilseydim diye gecirdim icimden.

"Tamam kızım sen in biz geliyoruz"dedikten sonra bana döndü tekrar babam.

Zor bela topladığım cesaretim sert bir kayaya çarpmış gibi parçalara ayrılarak kaybolduğu için bu kezde susmak mantikli gelmişti gözüme.
Ve ben sustum.

"Şu an zamani değil, baska bir zaman anlatırım"

Ortama gergin bir havanin sahip olduğunu anladigimda aklıma bir fikir geldi.
Eger ortaya bir şey atmazsam babamin içi rahat etmezdi.

GİRİFT(TAMAMLANDI)#WATTYS2020#Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin