21.BÖLÜM

432 65 0
                                    


Nevra teyze beni sabah geldiğim odaya getirerek karşıma oturdu. Elinde yine kadife bir kutu vardı.

"Sen artık benim gelinim olduğuna göre bu aile yadigarı yüzüğü parmağında taşımanda bir sakınca yok. Müsade edersen takmak isterim"dedi.
Bir günde yaşadığım bunca şey bana çok ağır geliyordu artık. Fakat o anne için her şeye razı olurdum. O annenin gözlerinden tek damla yaş gelmemesi için her şeyi yapardım. Attığım ilk adımın devamlarını getirerek bu yolu tamamlayacaktım.

Gözlerimi yumduktan sonra boşta kalan diğer parmağıma geçirdi antika görünen taşlı yüzüğü.

"Anneni göremedim"dedi.

Annem. Evet annem. Yanımda olmasını istediğim tek kişi. Sadece yanımda olup bir kere sarılıp kızım demesi için nelerimi feda etmezdim ki...

"Sizlere ömür"dedim kısık bir sesle.

"Başın sağolsun. Eminim mekanı cennettir şimdi, senin gibi bir kız yetistirdigine göre"

"Teşekkür ederim. Inşaallah öyledir."

"Kızım ne diyeceğim, nerden başlayacağım sana bunları nasıl anlatacağım bilmiyorum fakat sana anlatmak zorunda gibi hissediyorum kendimi"karsimda kıvrılan o anneyi böyle bir yükün altında elbette bırakmayacaktım.

Ellerini sıkıca tutup"annem geçen sene vefat etti ve ben nişanlanmıştım o zaman. Yani"cumlemin devamını nasıl getirip hangi sözcüklerle tamamlayacağımı bilemezke bu kez de Nevra teyze yardım etti ve "anladım güzel kızım"diyerek çıktı odadan.

Az önce içinde bulunduğum o duyguyu düşünmeden evet demiştim ben bu adama ve de haklıydı o teyze. Sonuna kadar...

O bir erkekti ve ben onun helali olmuştum. Elbet bugün yarın benden bir isteği olacak, benden bir şeyler bekleyecekti. Aklıma yıldırım gibi dusen bir hadis ile olduğum yere cakilip kaldim. "Bir kimse karısını yatağa davet eder kadinda kocasına icabet etmekten imtina ederse ve bu sebeple adam karısına kızgın olarak gecelerse, melekler o kadına sabah oluncaya kadar lanet eder! (Buharî) " diyordu hadis.

Sözcükler manasını şimdi çözmüştü zihnimde ve beynimin içinde bambaşka bir savaş veriyordu.
Elim ayağım birbirini karşıtı ve ne yapacağımı bilemez bir şekilde oturmaya başladım yatağın bir ucunda.

Korkuyordum yine. Kapının açılıp Ali'nin içeri girmesiyle daha da artmıştı korkum. Iliklerime kadar işlemiş soğuk duş etkisi bırakıyordu bende.

Ayaga kalktım ama ne yapacaktım. Nasıl davranacaktım? Bir sey söylemeli miyim ya da söyleyeceksem de ne söylemeliyim?
Kafamda deli sorular dönerken Ali yaklaştı bana. Kalbim daha da hızlı atmaya başladı o esnada.

Karşımda durup ellerimi ellerinin arasına aldı. Gözlerimi gözlerinde hapsettikten sonra kısık bir sesle "hoşgeldin meleğim"dedi.

Hoş gelmiş miydim?

Sadece başımı sallamakla yetindim. Ellerinde yavru bir ceylan misali titredigimden emindim.

Hiçbir şey söylemeden gözlerime baktı. Helâlimdi artık. Benim de bakmamda bir sakınca yoktu her hâlde. Korkarakta olsa ben de baktım o gözlere. Gözlerinde ki ton, duygu sıcaklık beni içine çeken bir şeyler vardı orda adını bilmediğim, kelimelere dökemediğim. Derinliğinde boğulacak gibi oluyorum. Sonsuzluğunda kaybolmaktan korkuyorum.

Elleri usulca esarbima gitti. Tüm iğneleri teker teker çıkartıp saçlarımı serbest bıraktı. Elleriyle karıştırıp nefes almasina izin verdi. Ilk defa başka bir erkeğin karşısında açmıştım saçlarımı haliyle fazlasıyla utanıyor ve çekiniyordum.

GİRİFT(TAMAMLANDI)#WATTYS2020#Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin