Ulaştan...
Şehirden çok değil birkaç km uzak depo gibi bir yerde durdurdu Ateş arabayı. Etrafı sadece bir kaç Loş ışık aydınlatmaya çalışıyordu kendi çapında onun dışında karanlık ortamdaki tek renkti. Boş varillerin kaya parçalarının kesik boruların biriktirdiği kapı önünde iki araç vardı sadece.
"Burası olduğunda emin misin?"diye sordum içime kaçan sesimi sonunda yakalayarak.
"Kızlar burayı tarif etti. Zaten böyle itlerde bu tür yerlerde oluyor genelde."dedi gözlerini kapıya odaklayarak.
"Bilmiyorum bu kızlar nasıl bulaştı böyle adamlara anlamıyorum. Aklım almıyor. Başlarına daha büyük şeyler gelebilirdi.
"Ama gelmedi Ulaş. Şimdi sakin ol"
Ateş kapıyı açarak dışarı çıktı ve ben de korkuma meydan okuyarak bir yandan da titrememe engel olmaya çalışarak indim arabadan.
Karanlık içine çekiyordu beni, her yer buram buram tehlike kokuyor ve ben kasılmaya hatta titremeye başlıyordum.
Ateş halimi gormus olacak ki "istersen sen arabada bekle" dedi.Evet korkuyordum, evet su an burda olmamayı tercih ederdim ama Ateş ile birlikte geldiğim bu yolda onu yarı yolda bırakmaz kalıbıma yakışmazdı. Ulaş dedim kendi kendime kızların o halrini düşün, damla damla süzülen göz yaşlarını düşün.
"Asla"deidm kararlı bir şekilde. "Bende geliyorum
Karanlığa meydan okuyup, tenimize değen rüzgarı aşarak kapıya ulaştık. Ates kapıya vurduğu anda nefesimi tuttum.
Titremem geçmiş korkum yerini hırsa bırakmıştı. Kapıyı iri uzun boylu siyah takım elbise giymiş bir adam açtı.Adam önce şaşkın şaşkın etrafına baktı ve sonra siz kimsiniz dedi.
"Bizi patron bekliyordu. Ufak bir işimiz vardı kendisiyle"
"Patron bekliyordu! Benim niye bundan haberim yok. "Dedi kapıda ki iri adam tek kaşını kaldırarak.
Ateş iyi oynuyordu ama karsimda gördüğüm adam korkumu tekrar tetiklemişti.
"Biz içeri geçelim patron zaten tanır bizi"
Ateş de ki cesarete hayran kalmamak elde değildi doğrusu. İçerde kaç adam var silahlilar mi değiller mi bilmiyoruz fakat içeri girmekten bahsediyoruz.
"Peki içeri geçin"dedi adam kapıyı kapatan cussesini kenara çekerek
İçerisi büyük, hafif karanlık, kötü kokulu yüksek tavanlı en önemlisi de adam dolu bir yerdi. Ortada iki kanepe bir sehpa vardı. Mekanın sol kosesine ofis gibi bir yer oluşturulmuş basit bir masa ve ofis sandalyesi konuşulmuştu.
İçeri girdiğimizde tüm gözler bize döndü bir an ve büyük bir huzursuzluk kapladı vücudumu.
"Abi sizinle gorusmek isteyen birileri var"dedi az önceki iri adam tok bir sesle sırtı bize dönük olan adama.
Açıkçası bu iğrenç insanlar gözünde değerli olan o adamı merak etmiyor değilim. Adam oturduğu yerden yavaş yavaş ayağa kalktı ve ağır bir şekilde yüzünü bize döndü
Ateşten....
Yüzünü bize dönen adamı görür görmez dudaklarım mühür yemiş gibi sustu ve sadece sen sözcüğünü serbest bırakabildi karşımdaki adama karşı.
"Evet Ali Ateş KARAHAN. Ben"
"Tahmin etmem gerekiyordu"
Masum kızların kanını emen adamın bu it olduğunu önceden tahmin etmem gerekiyordu. Hayatımın her noktasında karşıma çıkan bu adamın burda da karşıma çıkmasına şaşırmadım. Eğer bu masum kızların canı benim yüzümden yandiysa elimden bu sefer kurtuluşu çok zor olurdu. Atan kalbini avuçlarıma koymasını bilirdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GİRİFT(TAMAMLANDI)#WATTYS2020#
General FictionAn gelir öyle bir hâl içerisinde bulursun ki kendini doluya koyarsın almaz boşa koyarsın dolmaz... Arafi yaşar hüznü ya da sevinci beklersin... Bir işaret bir yol umut edersin... Sen her şeyden bihaber araftayken ansızın bir şimşek çakar yağmuru hab...