Ayaklarım toprakla buluşunca derin bir nefes çektim ciğerlerime. Daha sıkı tuttum sevdiğim adamın ellerini ve "burası çok güzel bir yer. Tıpkı cennet gibi"dedim.
Kulağıma fısıldayıp "tıpkı biz gibi, tıpkı gözlerin gibi"dedi.Verecek bir cevap bulamadim yaptığım tek sey alt dudağımı ısırıp yere bakmak oldu.
"Hadi bir an önce eşyalarımızı bırakıp gezmeye başlayalım. Vakit kaybetmemeliyiz"dedim yerimde duramayarak.
Yer ayırtığımız otelin kapısından içeri adım attıkça heyecanım daha da artmaya başlamıştı. Bir an önce bu eşsiz şehri gezip güzelliklerini görmek için sabırsızlanıyordum.
Karadeniz'in en güzel oteli olduğu üzerine bahse girerim fakat asıl güzel olan şey insanlarıydı. Sıcak bir karşılama, hoş konuşmalar, sempatik gülümsemeler beni mutlu etmeye yetmişti bile şimdiden.Odamıza çıktığımızda çok güzel bir ambians vardı içerde romantikten ziyade ferahtı. Cam pencere ardından görünen manzara kalbimde kelebekler uçuşturmaya yetmişti. Valizleri kapinin girisine birakip manzarayi seyrr daldim. Kendimi manzaraya kaptırırdigim o esnada arkamdan belime sarılan ellerle irkildim.
"Nasıl buldun"diye sordu elleri belimde iken.
"Soruyor musun birde. Bayıldım buraya. Her sey cok güzel" dedim begenimi kelimelere dokerek.
"Her şey seninle güzel meleğim."dedi boyun boşluğumdan öperek. Bu adamin bu kadar ince oldugunu bilmiyordum. Kesinlikle gorundugu kadar kaba ve aksi degil.
"Hava kararmadan sana bir sürprizim var"diyerek elinden tutup çekiştirmeye başladım onu. Hicbir hazırlık yapmadan aklımıza kazınacak bir süpriz yapacaktım ona.
"Alla alla senin bana suprizin var"dedi o da sasksaskinl8 belli ederek.
"Istersen vazgeceyim dedigimde iki elini havaya kaldirarak "teslim oluyorum. Ne istersen o"dedi.
Bulunduğumuz konum itibariyle arabaya binmek zorundaydık çünkü gideceğimiz yer biraz uzaktı bize göre.
Ates her halinden sadirdigini ve merak ettigini belli ediyordu. Ona tarif ettigim yere surerken bile mmrrakl gozlerimin icine bakiyorsu sonunda dayanamayarak
"Kızım nereye dedum da" diye sordu.Yaptığı yarim yamalak şive beni fazlasıyla etkilemeye yetmisti. Karnımdaki kelebekler tekrar kanat çırpmaya baslamistı sayesinde.
"Ay daha bismillah yeni geldik. Şiveye girdin bile"
"He ya, şiveye girmeyi becerdum da bir o temiz kalbine giremedum"dedi alaylı bir şekilde. Ah be adam sen benim kalbimde en güzel yere geçmişken böyle söylemen bize haksızlık değil mi?
"Hadi hadi fazla konuşma da takip et beni"dedim arabadan inerken.
Karsimizda upuzun bir tepe vardı ve biz el ele tutuşup başladık yükselmeye. Biz tırmanıp yükseldikçe şehir ayaklarımızın altına seriliyordu ve huzuru bambaşka oluyordu. Kah dinlenerek kah gözlerimizi birbirimize hediye ederek tırmandık en zirveye. Yeşilim binbir tonunun hakim olduğu, denizin maviliğinin ve sesinin huzur verdiği, etrafimizda yaşayan kuşların şen civiltilarinin dört bir yanımızı sardığı bu yerde onunla nefes almak efsalarin benim icin.
Yeşil, mavi, kahve... Rengarenk çiçekler... Şırıldayan dereler, şarkı söyleyen serçeler.... Seslerin ve renklerin uyumu... Ben ve Ateş'in muhteşem aşkı...
Bir masal icin gerekli olan hersey vardi. Tek eksik mmitl bir sondu ve o da birazdan olacakti."Eee sürprizin ne dedi"sonunda merakına yenik düşerek.
Daha yeni zirveye varmiştik ve benn hemen konuşmaya baslamak istemiyordum. Ani yasamak ona da yaşatmak istiyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GİRİFT(TAMAMLANDI)#WATTYS2020#
General FictionAn gelir öyle bir hâl içerisinde bulursun ki kendini doluya koyarsın almaz boşa koyarsın dolmaz... Arafi yaşar hüznü ya da sevinci beklersin... Bir işaret bir yol umut edersin... Sen her şeyden bihaber araftayken ansızın bir şimşek çakar yağmuru hab...