24.BÖLÜM

1.4K 510 41
                                    

2 hafta sonra

Tekrar sabah ezanının o huzur veren sesiyle uyandım sabaha. Gözlerimi açtığımda kahvenin en güzel tonuyla vuslatı yaşadı gözlerim.

Tam 3 haftadır bu şekilde devam ediyordu hayatımız. Ona fazlasıyla ısınmaya ve hatta sevmeye başlamıştım amma velakin hala ona söyleyememiştim sevdiğimi. Doğru yerde doğru zamanı bekliyordum belkide.
"Günaydın meleğim"

"Şey. Sanada günaydın."dedim ne diyeceğimi bilemeyerek. Bakışları o kadar yoğun ve sıcaktı ki kapılmamak elde değildi ve benim ki de öyle olmuştu. Kapılmıştım. Daha fazla rezil olmamak için saat kaç acaba diye sordum. O da o kadar dalmıştı ki başta anlamamıştı sorumu. Hangi mantıkla da sorduysam kaçsa kaç işte sanane?

"Saat mi? Kalbimi biraz sen geçiyor galiba"dedi muzip bir gülümsemeyle. Günün her anı böyle geçiyordu o bana iltifat ederdi ben de kızarıp rezil olurdum karşısında. Dudaklarımı büzerek kalktım ve banyoya gittim kaçmak için.

Namazımızı BİRLİKTE kıldıktan sonra her sabah yaptığımız gibi balkona çıkarak güneşin doğuşunu izlemeye başladık. Onun kollarında güneş bile farklı doğuyordu sanki, her sabah olduğu gibi değil daha parlak daha sıcak daha aydınlık...
Dediğim gibi belki dudaklarımız mühürlüydü fakat gözlerimiz anlatıyordu yuregimizde kopan feryatları. Aşkımı anlatmam için de kelimelere ihtiyaç yoktu zaten, kalpte olan yeterlidir bence..

Cesaretimi toplayarak kac gündür söylemek istediğim şeyi söylemeye karar verdim.

"Ali."

Yine klasik bir hı çektikten sonra yüzüne baktım ve galiba korktuğum için "Yok bir şey" dedim.

Gözleri bir an önce söyle yoksa hiç iyi şeyler olmaz diye bakıyordu. Bakışlarından daha cok korktum.

"Ben şey nasıl söyleyecem bilmiyorum ama"

"Rahat ol. Ne istiyorsan söyle"

Yok valla kızacak ben eminim hissediyorum.

"Boşver ya"

"Su!"dedi uyarı dolu bir sesle.

"Tamam. Tamam. Üniveriste sınavına iki hafta kaldı."dedim tek nefeste.

Vereceği kararı pür dikkat beklerken"Eee yani bundan bize ne?"dedi. Bu adam hâlâ öküz.

"Şey ben de-"

"Sakın tahmin ettiğim şeyi söyleme"dedi nihayet anlayabilmişti.

"S-Sen Ne tahmin ett"

"Su sakın bana ben üniversiteye gideceğim deme"

"Ama neden ya"gozlerim kızarmış gözyaşlarım akmak için benden izin istiyorlardı sanki.

"Nedeni, çünkü ben istemiyorum. Sen Ali Ateş KARAHAN'ın karısısın."dedi düz bir sesle.

"N'olmus yani senin karınsam. Ben bu sınav için gecemi gündüzüme kattım"

İkimizde sesimizi kontrol edemeyip bağırıyorduk deli gibi. Söyledikleri sinirlerimiz bozmuştu hayatımı almış olabilirdi ama hayallerimi almasın lütfen. Gözlerine baktım yalvarircasina ama duyduğum tek sey "Bu konu bir daha açılmamak üzere kapanmıştır."oldu.

"Hayır Ateş kapanmadı."

Ona ilk defa Ateş demiştim. Çünkü ben Ali'yi seviyordum Ateş'i değil. Sanki ikisi farklı kisiliklerdi bambaşka insanlardı. Ben Ali'yi seviyorum Erva olarak.

Ateş'ten...

"Üniversite ne ya. Bu kız canına susadı herhalde. Iki gün yumuşadık diye lite erkek mi olduk anasını satayım. Yok yok kadınlara yumuşak davranmayacaksın işte böyle üniversiteye gitmek istiyorum diye tepene binerler. Sen benim kim olduğumu biliyor musun da üniverste diyebiliyorsun"

GİRİFT(TAMAMLANDI)#WATTYS2020#Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin