30.BÖLÜM

365 52 1
                                    

Hastaneye geldiğimizde bircok kişi yücelin durumundan cok dayımın hapse girip girmemesini düşünüyordu. Bunun yani sıra bizi suçlayan bakışlar altında ezilmekle mesgulduk bizde. Herkes bize bu olaya biz sebep olmuşuz gibi bakıyordu. Halbuki zamanında Gazelin duygularına değer vermiş olsalardı bugun Yücel ile Gazelin düğününe denk gelmiş olurduk. Dayımda hapse girmezdi. Yucel ölürse hapishanede o dört duvar arasında başını taslara vurup pişmanlıktan kuduracakti belki de fakat iş isten geçmiş olacaktı o zamanda.

Hepimiz hastane koridorunda ameliyattan çıkacak olan genci beklerken Havva yengem yine bize çemkirmeye başlamıştı.

"Siz hala burda ne yaparsinuz"

"Ne mi yapiyoruz? Sahipsiz bir sekilde gurbette yasayan, sevdiği icin içerde canıyla cebellesen o gencin iyi olmasını bekliyoruz. Peki siz ne yapiyorsunuz?"

Artik sinirlerime hakim olamiyordum. Öyle ki yengem tam konuşacakken tekrar sözünü kestim.

"Ben söyleyeyim size ne yaptığınızı; Siz bu çocuk öldü mü kaldi mi diye merak ediyorsunuz ama onun hayati icin degil kendi çıkarınız için. O genc yaşasa belki kocan daha az ceza yiyecek diye kendinizi yiyorsunuz"

Hastane koltuklarından birinde oturan boş gözlerle kanlı ellerini ve gelinliğini izleyen Gazeli göstererek;
"Bu kızın duyguları, yaşadıkları umrunuzda mı? Degil. Eğer umrunuzda olsaydı, kızınıza azıcık değer veriyor, seviyor olsaydınız bugun bu kiz burda bu halde değil sevdiği adamla nikah masasında ya da derslerinin başında olurdu. Simdi bana ahkam kesmeyi birakin ve burda daha fazla durmayın"

Haksiz olduklarını bildikleri için olsa gerek iki dudağının önüne gelen tüm harflerini yutarak Gazelin yanina gitti.

"Kizum hadi kalk gidiyruz."

Henüz şoktan çıkamayan Gazel başını hayir anlamında salladı.

"Kizum hadi dedim da. Bade Ezel Gazele yardim edunda kaldirun"

Kizlar üzgün bir sekilde Gazele dogru gittiklerinde Gazel bağırmaya başladı.

"Eve mi gideyim anne? Hangi eve? Benim gidecek bir evim yok ki. Benim artık bir ailem yok ki. Asla bunu benden isteme. Hepiniz bugün benim için öldünüz."

Kac saattir içinde ki zehri daha yeni kusuyor daha yeni ağlıyordu.

"Kizum delirdun mi sen? Ne dersun öyle"

Gazel daha konusmadan hastane koridoruna Ulas girdi.

"Ana. Bırak ablamı"

Herkes bir anda Ulasa dikkat kesilmişti.

"Oğlum ne dersun sen? Gel ablanı al eve gidelum"

"Birak ana Allah aşkına. Ev mi kaldi be. Siz ne zaman bizim kararlarımıza saygı duydunuz? Bu kiz saf bir sekilde sevdi diye kızı okuldan alıp kocaya verdiniz. Bu kiz okumak istedi hayallerine engel oldunuz. Bu kiz üniversite yolu gözledi içinde bıraktınız. Ben burdan gidip okumak istedim illa burda oku dediniz. Buyuk hedeflerime tas koydunuz. Bizim sevdiklerimizi siz sevmediniz sevmekle kalmayıp bize de sevdirmediniz be. Şimdi ben ablamı da alıp gidiyorum burdan. Ezeli de en kısa zaman da alacağım"

Şaşkınlıkla Ulasin söylediklerini dinlerken hepimiz afallamistik. Helal olsun yiğit çocuktu.

Ulas gazelin yanina giderek "Ablam hadi kalk"dedi.

"Ulaş, Yücel."dedi devamini getiremedi. Sözcükleri dudaklarının arkasında mühürlendi.

"Ablam hadi kalk. Gidelim buralardan. Yepyeni bir hayatimiz olsun. Sen üniversiteye git."diyerek israr etti Ulaş belki bir ümit ablası gelir diye.

"Ulaş ben onu bırakamam."
Sesi titriyor, gözleri gözyaşı doğuruyordu her bir saniyede.

Aniden ameliyathanenin kapısı açıldı ve doktor haber vermek icin yanımıza geldi.

"Başınız sağolsun"

Hayatımda duyacağım son sözlerdi sanki bu iki kelime. Bir can daha yitip yok olmuştu. Bir dağ devrilmiş bir ağaç daha kurumuştu.

"Bu arada... ölmeden hemen önce gözleri açıldı ve önce şehadet getirdi sonra Gazel dedi"

××××
Gazelden...

Son sözü bendim, ben olmuştum. Doğduğu ilk günden beri milyon tane nefes almışken son nefesini de bana harcamıştı. Cok seviyordu beni fakat izin vermediler. Yolumuza aşılması zor kayalar koydular. El ele verip geçmemize müsade etmediler. Hic kimseyi affetmeyeceğim.

Hayallerimi benden bizden çalan o canileri asla ama asla affetmeyeceğim. Umutlarımız vardi bizim. Boy boy çocuklarımız olacaktı. Küçük ama sevimli bir evimiz, bahcemiz bir de köpeğimiz olacaktı. Yücel cok severdi köpekleri. Onun icin alacaktım eve bir tane. Belki o da yavrular ve çoğalırdı. Herkesten uzak olacaktik biz. Hayallerimize dogru kanat takip havalanacaktik. Ruhumuz bedenlerimize kilitlenecek asla ayrılmayacaktı.

Ama bunlarin hicbirine izin vermediler. Vuslata eremeden hasreti yasattilar. Fakat Gazelin aski bitmedi burda. Biz son nefesimize kadar soz vermistik ve Yucel tuttu sözünü sira bendeydi. Bende son nefesimi ona hediye edecektim. Bir cok anilarimizin oldugu bu topraklardan birlikte göç edecektik.

"Ulaş gidelim" dedim herkes gözünü bile kirpmadan beni izlerken. Fazla bir tepki vermemistim çünkü tüm zehrim icimdeydi. Icim mahser yeri gibiydi. Icim cehennemdi. Ateşti. Kordu. Kızgın demirlerle dövülmüş gibi sızlıyordu.

"Duydun iste gidelim. Benim artik bir ailem, bir memleketim" annemin gozlerinin icine bakaraka "bir annem yok"dedim. O gozlerde nefret vardi artik. Hirs vardi ve de silinmişlik vardı.

"Benim de senin gibi bir kizum yok"

Annemden böyle bir tepki beklemiyordum. Belki teselli ederdi. Belki bana umut bağlar güzel sözler söylerdi ama o annemdi iste. Baska anneler gibi değildi. Bencildi. Sadece ben derdi ve yine sadece ben dedi. Beni bir kalemde sildi. Ezilmişlik ağır geldi bana.

Bende olan onlarca göze ve uzerimdeki kefene aldirmadan hastane koridorunda kosmaya basladim cikisa dogru. Herkesten uzaklasmak istiyordum.

Yucel yasamiyorsa bende yasamamliydim. O yoksa ben de yok olmaliydim. Toz olup havalanmaliydim.

Arkamdan kosan insanlara aldirmadan kosmaya devam ettim. Karadenizin en hircin sularina dogru en yalcin ucurumlarina dogru kanat acmistim sanki. Herkes anlamisti ölüme gittigimi. Yokluga hiclige kendi istegimle gittigimi. Dunya denen bu yerde askimiza izin vermemislerdi ama biz ahirette kavusacaktik. Orda en helal sekilde yasayacaktik sevdamizi.

Yolun bittigi yerde durdum. Denizin kayalara çarpışı, martilarin sesleri, ruzgarin ugultusu dalgalarin sesi.... Tum bunlar insana huzur verirdi aslinda ama ben huzurumu Yucel ile birlikte kaybetmistim.

Bilmem kac yuz metre altimda dalgalanan kocaman bir deniz vardı. Karadeniz hircin dalgalarini göstermisti bugun. Arkamdan bagiran insanlara aldirmadan kollarimi actim sonsuzluga dogru. Duvagimi arkama atip dalgalanmasina izin verdim ve kendimi yokluga biraktim. Dipsiz bir kuyu gibiydi ben dustukce uzayan bir yol gibiydi aktigim yer. Arkamdan gelen bagrismalara hic mi hic aldirmiyordum. Ve dipsiz kuyumun dibini gormustum. Su önce gelinligimi cekti icine sonra bedenimi hapsetti kendine. Su cigerlerimi doldurmutu ve ben nefes alamiyordum. Ruhum bedenimi acimasizca terk etmek uzereydi. Boguluyordum ama aci yoktu. Ne bedenimde ne ruhumda. Tek aci kalbimdeydi. Yucelin oldugu yer azgin sularda cayir cayir yanarken ben acidan uzaktim.

Ölmüştüm. Artik Azrail benim de ruhumu almis yucelin ruhunun yanina tasimisti. Cansiz, ruhsuz bir beden olarak kalmistim su ustunde. Kollarım acik bir sekilde süzülüyordum dalgalarin beni sürükldigi yere. Noktayı koymuştum kendi hayatıma. Bitmiş, tükenmiştim. Kirmizi kanin mavi dalgalari boyadığını düşünüyordum. Ben kirmizi bir murekkebin icinde boğulmuş öyle vermistim son nefesimi.

30 bölüm devirdik sonunda. Umarım daha da yükseliriz😇

GİRİFT(TAMAMLANDI)#WATTYS2020#Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin