Biz ne zaman yelken açsak sevdalara kesiliyor bütün rüzgarlar ve biz ne zaman bir parça aşk istesek yalnızlık kesiyor önümüzü...
Güneşin yeni doğmaya yüz tuttuğu bu güzel sabahta sevdiğim adamın aşk kokan sakallarını sıvazlayarak uyanmak en büyük şükür sebebimdi artık. Dün gece gerçek manasıyla onun olmuş ona teslim etmiştim kendimi. Saflığımı onda kendi rızamla bozmuştum. Kaç haftalık kocamdı ama ben hala utanıyordum yanında özellikle şimdi yüzümün hala kırmızı olduğundan emindim. Bana tuhaf geliyordu ama ben buydum hala helalim olan adamdan utanabiliyordum.
Sevdigim adam yüzünün her çizgisini ezberine kazıdığım o saniyede gözlerini birden açarak "Sen yine mi beni izliyorsun?"dedi.
Yine basilmayi ve rezil olmayi basarmistim tabi ki fakat bu kez inkar etmek yerine itiraf ederek "Kocam değil misin izlesem ne olur ki?"dedim gülümseyerek.
Verdiğim cevaptan memnun olmus olmali ki o da bana alayla gulumseyerek "bence cok şey olur"dedi.
Korkum bugun yerini cesarete bıraktığı icin rahatca konuşabiliyordum ve "daha ne olabilir ki"ddim bende.
"Alla Alla. Iki günde bu kadar itiraf bana fazla gelmesin sonra"
Aslında onu simartmayi çok isterdim fakat icimde yer edinen dayılamlara gitme istegi beni tetikleidigi icin ve bir de fazla yüz bulmasından da cekindigim icin
"Bence de sana fazla gelir. Hadi kalk dayımlara gidiyoruz."dedim. Yuzundeki gülümsemesi solmuştu ve başını tekrar yastığa gömerek hırıltılı sesler çıkardı."Hani akşam gidecektik"dedi yüzü yastıkta olduğu için homurdanarak.
Adam haklıydı sözde aksam gidecektik fakat erkenden gidip onlara supriz yapmak istediğim için kararımı değiştirmiştim.
"Hayır şimdi gidelim. Lütfen"dedim.
Onun karsisinda kendimi sokakta kalmış bir kedi yavrusu gibi hissettim.
"Iyi hadi hazırlan o zaman. Dün geceden sonra enkaz gibisin"dedi normal gülüşten ziyade manalı bir gülüş atarak.
Dun geceden kastını ikimizde gayet iyi bildiğimiz icin
Çıplak göğsüne yumruk atıp "seni pislik" diyerek banyoya girdim ve tam tahmin ettiğim gibi kıpkırmızıydım.Ates'in dedigini yaparak hazirlanmya basladim.
Yaza yeni girdigimiz için üzerime yazlık bir elbise giyerek kısa bir süre içinde hazırlandım. Ateş ise mavi bir tişört ve bir kot giymişti. Allahım fazlasıyla yakışıklıydı bu adam. Üstelik onu bu halde görünce de bir tuhaf oldum. Kesinlikle bu hali daha iyiydi. Her gun görmüş olduğum siyah siluetini kisa bir sure de olsa gormemis olacaktim.Lobiden çıkışı yaptıktan sonra valizlerimizi alarak yola koyulduk. Her iki yani da ağaçlarla çevrili olan yolda saatin yelkovanı gibi takılmadan ilerlemeye başladık. Bir agaci tam net goremeden diger agaca takili kaliyorsu gozum. Sesizlik ortamdaki tek ses olunca atesin rahatsiz olabilecegini dusunerek bir sureligine de olsa kendi heyecanimi bir kapali bir kutuya koyarak yüksek bir rafa kaldirdim ve "Sen memnunsun değil mi? Rahatsiz olmazsın yani?"diye sordum Ali'ye. Aslinda Hem Ali'ye hem Ateş'e.
"Orda mı? Hiç sanmam."diyerek beni tatmin etmeye çalıştı fakat yüzünde hala soğuk bir ifade vardi.
"Eğer istemezsen dönebiliriz?"diye israr ettigimde
"Su hayır dedim. Senin ailenle tanışmayı çok isterim ddedi icten gulumseyip ellerimi ellerini arasina kenetleyerek."Peki alâ. Teşekkür ederim"diyerek karsilik verdim.
"Teşekkür samimiyetsiz insanlar arasında samimiyet kurmak için vardır bence. Sürekli bana teşekkür etmekten vazgeç. Çünkü sen benim en samimimsin"dedi ciddi bir sesle fakat ardından ciddiyetini bozarak "dün geceden sonra fazlasıyla samimi olduğumuzu düşünüyorum zaten"dedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GİRİFT(TAMAMLANDI)#WATTYS2020#
General FictionAn gelir öyle bir hâl içerisinde bulursun ki kendini doluya koyarsın almaz boşa koyarsın dolmaz... Arafi yaşar hüznü ya da sevinci beklersin... Bir işaret bir yol umut edersin... Sen her şeyden bihaber araftayken ansızın bir şimşek çakar yağmuru hab...