37.BÖLÜM

1.2K 400 33
                                    

Yeni yepyeni bir hayata adım atalı takvimlerden bir çok yaprağı ezip geçmişti ama ben hala bu koca sehre yabancıydım. Hatta o kadar yabancıydım ki kendimi bile tanıyamıyordum yeri geldiğinde.
Ben kimdim?
Geçmişinden kaçan bir korkak,
Geleceğinden korkan bir zavallı? Belki de hiçbiri.
Bilmiyorum.
Bildiğim ve odaklandigim tek şey bugün okulumun ilk günü olmasıydı.
Okulumun kapisinindan içeri adım attığımda normal insanalr gibi bende heyecanlanmıştım.
Içeri gidip sınıfımı buldum ve en arkalardan bir yere oturmaya karar verdim.
Biraz sınıfı incelediğim anda yanima birinin oturduğunu fark ettim.
Yanımdaki kişiye baktığımda koyu kestane sacları olan esmer bir çocuk oturmuş bana elini uzatmıştı.

"Tanışmayacak mıyız"dedi.

Elimi uzatıp "Ulas"dedim. Ezik ve cesaretsiz bir çocuk değildim aksine çok haşarı ve sosyal biriydim.
"Bende Pusat"dedi ve gülümsedi.
Okulun popüler çocuklarından olabilme ihtimali çok yüksekti.

"Nerden geldin"

"Trabzon"

Sağ kolunu oturağın üzerine bırakıp erkeklere has oturuş pozisyonuna geçmişti.

"Bak trabzonlu bu okulun bazı katı kuralları vardır. Katı dediğime bakma bize daha doğrusu bana karşı gelip bana olana dil uzatmazsan bir sıkıntı çıkmaz"dedi çok sert bir dille. Anla yoksa ben anlatmayı bilirim havası veriyordu. Hemen sonra eski haline bürünüp telefonuna gömülmüştü. Ben daha kafami dahi kaldırmadan içeri minyon tipli gözlüklü ve saçlarını tepeden topuz yapmış bir kadın girdi.

Içimdeki ses bu kadının tarih öğretmeni olduğunu söylüyordu ve ben sözelden nefret ederdim bir sayısalcı olarak.

Merhaba arkadaşlar ben tarih öğretmeniz Güliz Yeliz dediğinde istemeden de olsa gülmüştüm. Tarih öğretmeni olmasına değilde ismindeki uyuma.

Pusat "Oha kadının ismindeki uyum istiklal marşında ki kafiyelerde bile yok anasını satayım"dediğinde onu onaylarcasina başımı salladım. Sıkıcı geçen tanışma faslından sonra tekrar zil çalmış yanimdaki çocukla kantine inmiştik. Kahvaltı yapmadığım için tost almayı tercih ederek klasik liselerde yaşanan şeyler yaşanmaya devam eden okuluma bakinmaya başladım. Her şey klasik bir lisede yaşanan şeylerdi işte. Belki tartışma, belki omuz, belki sırada kaynak cektin diye edebsizce küfür, kantin masaları altında telefonla uğraşmalar ve birbirini yiyen ciftler...

"Ulaş madem buralarda yenisin seni bir yere davet etmek istiyorum"bu ses karsimda oturan ve okulda tek tanıdığım Pusata aitti. Beni bir yere davet etmesi bu ortama alismam için gayet uygun bir fırsat olabilirdi okulun daha basindaydik ve henüz ağır dersler yoktu. Yani kabul etmiştim.

Ders zili çalmaya başladığında bizim sınıfa doğru yürümeye başladık ve kapıda onu kurtarıp ardından azar bile yediğim ve sonrada sürekli tartışmalar yaşadığım Aleda ve birkaç kiz vardı. Onu takmamaya çalışarak kapıdan geçtiğimiz esnada bana takılan çelme ile birlikte yeri öptüm. Bu celmemjin sahibi sırtını kapıya yaslamis, kolları bağdaş bir sekilde gülen Aleda idi. Sınıftaki herkes benim halime gukerken yerden hiçbir şey olmamış gibi kalktim ve "sen en zaman dikkat çekme isteğinden vazgeçecksin ezik"dediğimde gülen sesler yerini uzun ooolara bırakmıştı.

Karşımdaki bir kız olabilirdi fakat bende laz damarı vardı. Babamda gelse hakettiği yerde hakettiği tepkiyi veriridim.

Dicle'den....

"Hey güzellik yaramadığın diğer kaşımın işini halletmeye mi geldin"daha içeri bile adım atmadan karsimda ki bu insan müsveddesi dikilmiş bana sırıtıyordu.
"Yok bu sefer işini kökten halletmeye geldim"dedim bende altta kalmayarak.

GİRİFT(TAMAMLANDI)#WATTYS2020#Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin