Multi: Azra
Sabah gözüme vuran ışıkla gözümü açtım. Bugün günlerden cumartesi ve tatildi. Oh be. Doğrulup telefona uzandım. Saate baktığımda 12 ye yaklaştığını fark ettim. Bir de Canerden mesaj vardı.
'Bugün seni bir yere götüreceğim. '
Nereye götüreceğini merak etmiştim açıkçası. Ama canım bir yere gitmek de istemiyordu.
'Nereye'
Yazıp gönderdim ve anında mesaj geldi. Telefonun başında mi bekliyordu bu?
'Sürpriz'
'Peki '
Yazıp gönderdim ve yataktan kalktım. Banyoda elimi yüzümü yıkayıp mutfağa girdim. O sırada telefonuma mesaj geldi.
'Saat ikide alırım seni. "
Mesaj yazma gereksinimi duymadan telefonu masaya bıraktım. Dolaptan iki yumurta alıp tavaya çaktım. Yumurtalar pişince masaya koyup yanıma da ekmeği aldım.
Kahvaltımı yaptıktan sonra odaya ilerleyip dolaptan bir gömlek ve pantolon alıp giydim. Saat bire geliyordu. Daha bir saatim olduğu için dolabın en ücra köşelerinde hiç olmadığım bir romanı elime aldım. Aslında kitap okumayı çok severdim küçükken de çok okurdum ama babam öldükten sonra işler güçler falan derken hiç okuyamamıştım. Kitabı alıp yatağa oturdum. Sırtımı yatak başlığına yaslayıp kitabı açtım. Daha önceden okuma girişiminde bulunduğum için konusunu az çok biliyordum. Bir cinayet romanıydı. Böyle kitapları seviyordum. İnsanı sürükleyip götürüyordu. Katilin kim olduğuyla alakalı tahminlerde bulunuyordum ama hiç bir zaman tutturamiyordum. Hep hiç düşünmediğim biri çıkıyordu.
Kitabı okumaya başladığımda zamanın nasıl geçtiğini anlamamışım.Telefonum çaldığında gözlerim ilk baş saate kaydı. Saat iki olmuştu. Arayan da Canerdi zaten. Aramayı meşgule atıp kitabı bıraktım. Gayet güzel ve heyecanlı gidiyordu. Neyse sonra okurum artık. Tefonum elimde evden çıktım. Caner kapının önünde arabasında bekliyordu. Bakışlarını dışarıya sabitlemiş öylece dalmıştı. Benim arabaya bindiğimi bile geç farketti.
"İyi misin sen?"
"İyiyim daldım sadece. "
"Ee nereye gidiyoruz?"
"Sürpriz dedim ya. "
"Peki. "
Deyip sırtımı koltuğa yasladim. O da arabayı çalıştırıp sürmeye başladı.
"Gideceğimiz yer biraz uzak. "
"Ne kadar?"
"Bir saat falan sürer. Ama hızlı gidiyorum. Daha erken varırız. "
"Tamam. İşimiz çok değil dimi? Bara geç kalmamam lazım. "
"Merak etme kısacık bir şey. "
Ne sorarsam sorayım düzgün cevap alamıyordum. Caner çok gizemliydi. Kafamdaki sorulara vardığımız yerde cevap bulurum umuduyla dışarıya çevirdim bakışlarımı.
Yaklaşık bir saat sonra gözlerimi araladim. Dışarıyı seyrederken uyuyakalmışım. Araba durmuş Caner de arabadan inmişti. Nereye geldiğimize baktığımda bir uçurum kenarındaydık. Caner en dipte durmuş ileriye bakıyordu. Buraya niye gelmiştik ki? Arabanın kapısını açıp indim. Dışarıya çıkar çıkmaz bir soğuk rüzgar dalgası içime işlemişti. Gömlek giydiğime pişman olmuştum.
"Günaydın prenses"
Kaşlarım çatılırken yönümü tamamen Canere çevirdim. Bugün ayrı bir garipti. Prenses falan.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SENİN İÇİN
Teen FictionHayatta her şeyi elinden alınan bir kız çocuğu aşka tutulabilir mi?? Ve intikam duygusu aşkına engel olur mu???