24 | Sana dokundu mu

15K 828 144
                                    

" Bir bozuk saattir yüreğim, hep sende durur. „
-Turgut Uyar


Mihriban:

Levent'in bitmeyen masalını daha fazla dinleyemeyeceğimi anladığımda ayağa kalakacaktım ki "Lütfen biraz daha kal." Diye fısıldadı. Fısıltısı vicdan azabımı ağırlaştırırken olduğum yere sinerek yaptığım şeyin yanlış olduğu hissine kapıldım. Bora Hanzade'nin karısı, kuzeniyle kimsenin olmadığı bir yerde bulunmamalıydı.

Aklıma Bora düşünce üşümeye başlamıştım. Yine o kara kış ayazı sarmıştı etrafımı.

Omzuma değen ceketle kendimi geri çekerek "İstemiyorum." dememe rağmen Levent ceketi omuzlarıma örterek "Benim yüzümden hasta olmana müsaade edemem." Dedi.

"Hasta olmam. Alır mısın ceketini?"

"Tek sorunumuz bu mu? Ceketimi omzuna atmış olmam mı? Ben Londra'dayken evlenmen sorun değil mi?"

Vicdan azabımı ezerek "Sana hiçbir zaman kasıtlı bir şekilde ümit vermedim ben." Dediğimde gülerek "Ama verdin Mihriban. Beni daha el kadarken o küçük yüreğine mahkum bıraktın. Sonra ne oldu? Annemden gelen bir telefonla evleneceğini öğrendim." Dedi.

"Bana hiç söylemedin."

"Tahmin etmek çok da zor olmasa gerek."

"Seni sevmemem benim suçummuş gibi konuşma."

Başını gökyüzüne çevirirken "Suçun beni sevmemen değil Mihriban." Diye mırıldandı.

"Sen bana bir şans dahi vermedin. Ama benim de suçum var. Londra'ya giderken seni de yanımda götürmeliydim. Daha o zaman nişanlanmalıydık."

Sinirlenerek "On yedi yaşındaydım!" Diye bağırdım.

"Evet, bir yıl geç gitseydim evlenebilirdik bile. Babama söylemiştim. O biliyordu her şeyi. Sana nasıl âşık olduğumu... Bana, döndüğümde her şeyi halledeceğini söylemişti. Şimdi döndüm ve sen..."

Başımı ellerimin arasına alırken "Levent yalvarırım sus." Diye sayıklamaya başladım.

"Evlendim ben. Bitti artık. Şimdi gideceğim ve lütfen bir daha görüşmeyelim."

Kalkacağım sırada bileğimi sıkıca tutarak gitmemi engelledi.

"Bırak! Canımı yakıyorsun!"

"Senin üzerine başka kadınla evlendi. Hâlâ ona mı döneceğini söylüyorsun?"

"Bu seni ilgilendirmez! Bırak beni!"

"Benden nefret etme Mihriban... Ben seni bu denli önemserken bunu bana yapma. Buradayım diyorum Mihriban. Bırak onu... Benimle ol."

Boşta kalan elimi yüzüne geçirdiğimde öfkeyle ayağa kalktı. Artık bileğim fazlasıyla acıyordu.

Ceketini omuzlarımdan atarak kolumu bırakması için son bir kez silkelendim. Sonunda özgürlüğüme kavuşmuşken bana doğru yaklaşmasıyla işaret parmağımı ona doğrultarak "Sakın!" Diye bağırdım.

"Tamam." Derken ellerini havaya kaldırdı.

"Seni evine bırakacağım."

Öylece kalakalmışken "Hayır." Dedim ve beni buraya bırakan taksicinin numarasını tuşlayarak acilen beni almaya gelmesini söyledim.

Ben taksinin gelmesini Levent'in metrelerce uzağında beklerken o bir kayaya yaslanmış, bana bakıyordu.

Taksinin farları görülürken yola çıkacağım sırada Levent bağırdı.

DİLHUN 1 | Yıllanmış Aşk Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin