66 | Yıllardır beklenen tesadüf

7.7K 283 47
                                    

"Tesadüf seni önüme çıkarmasaydı, gene aynı şekilde fakat her şeyden habersiz yaşayıp gidecektim. Sen bana, dünyada başka türlü bir hayatın da mevcut olduğunu benim de bir ruhum bulunduğunu öğrettin."

Sabahattin Ali

Aysun:

Ve işte öylece karşımdaydı. Ayrı geçen 5 senenin ardından böylesi sıradan bir günde bir araya gelmiştik. İlk hissettiğim şey utanmadığım oldu. Kendimi aptal gibi de hissetmiyordum. Demir'i öyle çok seviyordum ki, tüm bunların yaşanmamış olmasını asla dileyemezdim.

Peki ya farklı olmasını?
Kesinlikle...

Kilo vermiş gibiydi. Her şeye rağmen yüzü pürüzsüz ve bakımlı duruyordu. Zengin bir ailedenseniz, yalnızca kalbinizin atması sizin için tüm gerekliliklerin yerine getirilmesine yetiyordu. Yeni tıraş olduğunu da söyleyebilirdim. Çok ama çok kısa bir süre için zihnimde yaratmış olduğum Levent'in, şu an bu halde olduğunu düşününce gözlerim dolmuştu. Sonrasında gözyaşlarımı geri iterek karşımda yatan adamın aşık olduğum adam olmadığına inandırmaya çalıştım kendimi.

Nafileydi...

Bana, benliğimle zarar verecek kadar seviyordum bu adamı. Tek kelime edersem duymasından korkmaya başladım. Karşılığını bulamayan sevgi bu dünyadaki en büyük acılardan, cezalardan biri olabilirdi. Hem ne bekliyordum ki? Yıllar sonra sesimi duymasının gözlerini açmasına yetmesini mi? Biraz daha yaklaşarak başucuna oturdum. Huzursuz bir uykuda gibi görünüyordu. Bunun sebebi herhangi bir ifadeye sahip olması değildi. Tam anlamıyla ifadesiz olmasıydı. Yaptığı tek şey nefes almaktı. Yıllardır yaptığı tek şey...

"Bir oğlumuz oldu... Adı Demir... Limon sarısı saçları ve okyanus mavisi gözleri var... Çok güzel bir çocuk... Resim yapmayı seviyor... Önümüzdeki hafta piano dersleri başlayacak... Saçını Bora dayısı gibi yapmayı seviyor... Dün kreşteki ilk günüydü... Baba ne demek bilmediği için dışlanmış... Onu sana getireceğim... Her hafta... Bir gün... Bir saatliğine... Sana her şeyi anlatmasına izin vereceğim... Tek taraflı bir iletişim için çabalamasına... Büyümesine ve her şeyi fark etmesine izin vereceğim... Onun seni kaybetmesine izin vereceğim... Daha önce babası olmayan bir çocuğun yarın bir babası olacak... Kaybedeceği bir ailesi daha olacak... Ona gerçekleri hiçbir zaman anlatmayacağım... Benim bir zavallı olduğumu, seninse bir kahraman olmadığını hiçbir zaman öğrenmeyecek... Demir seni çok sevecek... O her şeyi çok seven bir çocuk... Duyduğunu hissediyorum... Şu an... Her şeyi... Beni sevmediğini, sevemediğini biliyorum... Ama oğlumuzu sevmene engel olmayacağım... Yarın sen de baba olacaksın... Kendine iyi bak... "

Gözyaşlarımı silerek odadan çıkarken Levent'in annesiyle çarpıştım. Şaşırmıştım. 5 yılın ardından hala oğluna gelmesine fakat bir kez olsun torununu görmeye gelmemesine şaşırmıştım.

"A-aysun."

"Sevda Hanım." kadın bir katile bakıyormuş gibi bir korkuyla beni kenara iterek içeri girerken neye uğradığımı şaşırmıştım.

"Ne yaptın oğluma! Burada ne arıyorsun! Doktor! Hemşire! Yardım edecek biri yok mu!"

Kanım çekilmiş bir şekilde olduğum yerde donakalmışken hemşirenin içeri girmesi ve kadını her şeyin yolunda olduğuna ikna etmesine dek tepkisizliğimi korudum.

Levent'e zarar vereceğimi ve bu yüzden geldiğimi mi düşünmüştü? Hayal kırıklığıyla başımı sallayarak arkamı döndüm. Gideceğim sırada "Dur." Diye seslendi. Durdum.

"O nasıl?"

Öz torununun adını bile ağzına alamıyor muydu? Geçen onca yılın ardından torunu hakkında sorduğu tek soru o nasıl mıydı? Yüzümü ondan yana dönmeden burukça gülümsedim. Ve ayrılmadan önce şunları söyledim.

DİLHUN 1 | Yıllanmış Aşk Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin