30 | Tenimi sana sakladım

11.4K 492 97
                                    

" Ve acıyı paylaştık;
senin payına susmak,
bana ise gitmek düştü. „
-Nazım Hikmet Ran


Kemal:

Canan'ı Bora'yla düşündükçe göğsüm sıkışıyordu sanki. Canan benimdi. O benim kalmalıydı. Tüm bunlarla nasıl baş edecektim? Canan'ın hastalıklı arzuları hepimizin sonu olacaktı. Bora'ya söylemediğim her gün durumların biraz daha kötüleştiğini biliyordum.

Nasıl söyleyecektim ki? Ne söyleyecektim? Senin beğenmediğin karını ben beğeniyorum mu diyecektim? Canan seninle evlenmeden önce biz zaten bir ilişki yaşıyorduk mu diyecektim?

Onu seviyorum mu diyecektim?

Hayır, demeyecektim. Diyemezdim. Canan'ı tamamiyle kaybetmek olurdu bu.

Odamda çalışırken içeri giren kişinin Bora olduğunu henüz bakmadan anlama sebebim kapıyı çalmamış olmasıydı.

"Kemal konuşmamız lazım. Bana akıl ver yoksa ben kalan birazcık aklımı da kaçıracağım."

Önümdeki dizüstü bilgisayarı kapatarak deri sandalyede geriye yaslanırken ölü olduğundan emin olduğum bakışlarla "Canan mı?" Diye mırıldandım.

"Canan ya! Mihriban'ın yanında bu bebek meselesini fazla dillendiriryor."

Kollarımı masaya dayayarak yüzümü gömdüğümde çenemdeki kasların gerilişini görmemesini istiyordum.

Kendimi toparlayarak kontrolü elime aldıktan sonra "Randevudan mı dönüyorsun?" Diye sordum.

"Hayır, daha gitmedik ama benim böyle Canan'la yalnız bir yere gidişim Mihriban'ı çok yıpratıyor. Acaba onu da götürsem-"

"Saçmalama! Hiçbir kadın böyle bir aşağılanmayı hak etmez."

"Kemal ben hak ediyor diye mi dedim? Çok yıpranıyor, neler kuruyor zihninde kim bilir... Gelse görse ortamı, tabi kendi rızasıyla. Ona bu öneriyi sunmayı düşünüyorum."

Başımı masadan kaldırırarak Bora'nın gözlerinin içine baktım.

"Hiçbir kadın böyle bir aşağılanmayı kabul de etmez."

Oflayarak kendini koltuğa bıraktığında "Aklımı koruyamıyorum artık." Diye söylendi.

"Canan'la konuşsan aslında Kemal, benim sana her gün, her saat Mihriban'a olan âşkımı anlattığımı falan söylesen. Mihriban'dan başkasını gözüm görmüyormuş. Ona gerçekte çok âşıkmışım. Bu yüzden evlenmişim."

Elimdeki dolma kalemi avuç içimde bastırırken "Yalan söylememi mi istiyorsun?" Diye mırıldandım.

"Üstelik inanmayacaktır."

"Nereden anlayacak abi!"

Sinirle ayağa kalkarak "Gözlerinden! Âşık adam böyle hırsla, nefretle bakamaz anladın mı? Vuslat umuduyla bakar! Gözlerinde âşktan eser yok gelmiş burada Mihriban'a âşık olduğumu söyle diyorsun!" Diye bağırdım.

Bora elindeki ajandayı sehpaya fırlatırken "Ne diye bu kadar yükseldin kardeşim! Bilmediğim bir şey mi var!" Diye bağırdı.

Sustum. Gözlerimde beliren kısa süreli alevler bana 'kardeşim' demesiyle aniden sönerken kendimi bıkkınlıkla sandalyeye geri bıraktım.

DİLHUN 1 | Yıllanmış Aşk Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin