60 | Önce ağlamam lazım

6.3K 325 73
                                    

"Âşk erkeğe yakışır, kadın zaten âşktır. „
-Can Dündar

Unut:

Hayatımızı birbirimize göre şekillendirmeye başlamıştık. Kemal arabasını değiştirmiş, sandalyeyle seyahet edebileceği bir araç almıştı. Elbette ki arabayı ben kullanıyordum. Bedeni hiçbir şekilde fizik tedaviye cevap vermiyor, Kemal sandalyeyi terk edemiyordu ama bu durumdan artık eskisi kadar rahatsız değil gibiydi. Altı ayın ardından artık aynada gördüğü adama alışmış olmalıydı.

Onu seviyordum. Bana âşık olduğu kadını anlatmış ve henüz hiç bana âşık olduğunu söylemiş olmasa da ona âşıktım. Ne kadar hayatım kaldığını bilmiyordum ama hayatımın geri kalanını onunla geçirmek istiyordum.

Şimdi ise ben park yeri bulmaya çalışırken onu günün hiçbir saati yalnız bırakmadığımdan yakınıyordu. Elimde olmadan böyle söylemesine üzülürken yüzük seçmeye geldiğimizi fark edince onu çimdikledim.

"Öyle söylesene Kemal! Ne diye yanlış anlatıyorsun?"

"Uff... Acıdı ya."

Birbirinden ışıltılı yüzüklere bakarken "Tamamiyle seçim senin." Diye fısıldadı. Kulağıma fısıldayamadı tabii. Bunun için ona doğru eğilmem gerekirdi. Yanağını belli belirsiz okşarken başını yan yatırarak "Ama sarı altın sevmiyorum. Haberin olsun." Dedi.

Ona gülümserken seçtiğim sade model beyaz altın alyanslara o da beğeniyle bakarken "Ben ödemeyi yaparken arabadan ceketimi getirir misin?" Diye sordu.

Havalar bozduğundan üşümüş olmalıydı. Onu onaylayarak arabaya doğru yöneldim. Ceketiyle döndüğümde ödemeyi çoktan yapmış, kenarda beni bekliyordu.

"Çok beklettim mi?"

"Tam zamanında geldin."

Ceketini giyinmesine yardımcı olurken öksürmesiyle ateşini kontrol ettim.

"Hasta mı oldun acaba?"

Başını olumsuz anlamda sallarken "Eve dönelim mi?" Diye sordu. Bugün için yaptığımız tüm planlar suya düşmüş gibiydi. Oysa daha temiz hava alacak, yetiştirme yurduna da uzun zamandır planladığımız ziyareti yapmamızı önerecektim.

"Peki." Demekle yetindim. Bugün o çocuklar için bir şeyler yapmayı çok istemiştim.

Eve döndüğümüzde ben yemek hazırlarken Kemal çizim yapmak üzere çalışma odasına çekilmişti. Bora, Kemal'i şirkete önemli toplantılar dışında gelmesine gerek olmadığına ikna etmişti. Kemal de eskisi gibi çalışıyor, çiziyordu.

Peruk takmayı bırakmıştım. Bunun yerine fular takıyordum. Saçlarım biraz daha uzamış, yedi santim kadar olmuşlardı. Gerçek saçlarım hâlâ sarıydı. Peruk olarak hep koyu renkler tercih ettiğimden insanları ilk gördüklerinde biraz şaşırtmıştım. Özellikle Mihriban fazlasıyla şaşırmıştı.

Kapıyı tıklattığımda Kemal girebileceğimi söyledi. İçeri girerek kapıyı arkamdan kapattım.

"Fırına börek attım."

Başını sallamakla yetinirken yüzüme bakmadı. Oldukça odaklanmış görünüyordu.

"Kemal konuşabilir miyiz?"

Kalemini kenara bırakarak masanın arkasından çıkarken "Evet, seni dinliyorum." Dedi.

Konuya nasıl girmem gerektiğini bilemesem de derin bir nefes alıp vererek kendimi açıklamaya çalıştım.

"Ben... Seninle yıllar önce ilk konuşmamızda söylediklerimden dolayı böyle bir şey yapmak istediğini düşünüyorum ama istemiyorum artık."

Kaşını kaldırırken "Tam olarak neyi istemiyorsun?" Diye sordu.

DİLHUN 1 | Yıllanmış Aşk Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin