20 | Onunla ben evlenecektim

14.5K 675 77
                                    

" Ve çok geçten daha kötüsü yoktur hayatta. „
-Sabahattin Ali


Bora:

Saatlerdir yatağın kenarına çektiğim sandalyede oturmuş, Mihriban'ın uyanmasını bekliyordum.

Odadan çıkmamamın iki sebebi vardı. Birincisi Mihriban uyandığında yanında olmak istiyordum. İkincisi ise aşağı inersem Canan'ı gördüğüm ilk yerde öldürme içgüdüsüyle dolmuş olmamdı.

Ne yapmış, ne söylemiş bilmiyordum ama o olduğuna emindim. Her ne söylediyse Mihriban kriz geçirmişti. Yanına düşmüş olan elini tutarak dudaklarıma götürdüm. Ateş içinde yanıyordu.

Ona son on günde yaşattıklarım kaldırılabilir şeyler değildi. Her karşısına geçip gözlerinin içine baktığımda suçlu hissediyordum. Mihriban'ın gözlerindeki o yorgun bakışın tek sebebiymişim gibi...

Yastığa yayılmış olan uzun, kahverengi saçlarına dokundum. Uzun olduğu kadar cılızdı da saçları. Aynı zamanda da yeni doğmuş bir bebeğin saçı gibi yumuşacıktı.

Göz kapakları titreşirken ellerimi nedenini bilmediğim bir şekilde çekerek ondan biraz uzaklaştım. Uyanıyordu. Gözleri aralandığında dudaklarından dökülen ilk kelime ismim olmuştu.

"Bora."

"Buradayım. Geçti."

Doğrulmaya çalıştığında ona yardım ederek belinin arkasına yastık yerleştirdim.

"Daha iyi misin?"

Başını sallarken eli bir anda boynuna gitti. Sonrasındaysa gözleri benimle buluştuğunda ateşe dokunmuş gibi geri çekti ellerini.

"Ne oldu? Ağrın mı var?"

Başını hızlıca sallarken eğmişti. Bir şey saklıyor gibiydi.

"Çok hareketliydin. Belki iğne acıtmıştır. İstersen doktoru yine çağırabilirim."

Başını onaylamayan bir hareketle sallarken "Gerek yok. Ben iyiyim." Dedi.

Sandalyeden kalkarak yatakta yanına oturduğumda arkasına yaslandı. İçim nedenini bilmediğim bir sığınma isteğiyle dolarken yüzümü boyun girintisine yerleştirerek kokusunu derince içime çektim.

"Seni bugün... Öyle o halde görünce... Bir de telefonda yanlış konuşmuştum."

Parmaklarını kulağımın arkasında hissettim bir an. Ve okşamaya başladı saçlarımı. Mırıldanarak "Tüp bebek yapmayı kabul etmeyecek." Dediğinde vicdan azabıyla yüzümü biraz daha boynuna gömmüştüm ki acıyla inledi.

"Ne oldu? Canını mı yaktım?"

Saçlarını kenara alarak çenesinden nazikçe tutup kaldırdığımda gördüğüm görüntüyle kan beynime sıçramıştı.

Boynu kızarmış, yer yer morluklarla kaplanmıştı.

"Bunu sana Canan mı yaptı?"

Gözleri dolarken bana sarılarak titrek bir sesle konuştu.

"Öyle bir hırs vardı ki gözlerinde, beni orada öldürecek sandım."

Dişlerimi sıkarak Mihriban geri çekilir çekilmez önce yataktan sonra da odadan çıktım.

"Canan!"

Mihriban'ın bağırış sesleri geliyordu ama öfke damarlarımda kol gezerken dış seslere kapanmıştım.

"Canan!"

Merdivenleri çabucak indiğimde kapısını kırarcasına açarak içeri girdim.

"Sen nasıl Mihriban'a dokunursun?"

DİLHUN 1 | Yıllanmış Aşk Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin