Artık tükendim

116 10 0
                                    

Multimedia ki gif Edward ve White'ın gücünü öyle güzel anlatmış ki...

Diziymiş sanırım izleyeniniz var mı?

Bizim hikâyemize benziyor mu? (Her an diziye başlayabilirim.)

İyi okumalar...

Daha huzurlu ve sakindim. Ağladıktan sonra gelen ağırlık yok olmuş ve rahatlamıştım. Bunun en gerçek sebebi Edward'ın kollarında olmamdı. Odunsu misk kokusu ciğerlerimi hırpalıyor bana her soluğumda saf huzur sağlıyordu.

"İyi olduğuna emin misin güzelim?"

Sesimi çıkarmak yerine göğsüne yaslı kafamı usulca aşağı yukarı salladım. Saçlarımın üzerinde hareket eden eli durduğunda çenemi kavrayıp gözlerimi gözlerine çıkardı. "Sesini duymak istiyorum. İyi misin?"

Gözlerimi kaçırmamak için kendimle büyük bir savaş verdim. Evet kollarında daha sakindim ama yeteri kadar değil. Karanlık parıltılarla dolu yeşil gözlerine baktığımda yalan söyleyemiyordum. Hoş... Zaten hemen anlıyordu. Yine de konuyu çarpıtabilirdim. Kollarının tutuşundan ayrıldığımda çenemdeki elini çekmişti. "İyiyim, ben sadece çok sıkıldım. Her şey fazla karıştı ve bu karışıklığı sadece bir cadı çözecek... Sanırım beklemek bana göre değil."

Bunlar yalan değildi ama asıl rahatsızlığımın nedeni de değildi. "Tamam" dedi sadece. Aklımda bu kadar mı? cümlesi geçerken elimden tutup beni yatağından kaldırdı ve ben daha ne olduğunu anlayamadan beni merdivenlere götürmeye başladı. Büyük salondan geçip kapının önüne geldiğimizde kızların nerede olduklarını merak ediyordum. Sanırım Victoria onları -hatta beni de- bir yere götüreceğini söylerken uzak bir yeri kastediyordu. Neyseki ben Edward'ı bahane ederek kaçmıştım.

Montumu alıp üstüme giydiğimde şapkasındaki kabarık tüyleri düzelttim ve Edward'a baktım. Dudağının tek kenarı kıvrıldığında elini kaldırıp yanağıma koydu ve yanağımı öyle çok sıktı ki yüzümü buruşturdum. Eline hafifçe vurduğumda elini geri çekti. "Acıttın," diye sızlandım yanağımı yavaşça ovuştururken. Çarpık gülümsemesi hala yüzündeyken biraz eğilip bana yaklaştı ve "sende bu kadar sevimli olma," dedi. Gülümseme sırası bendeydi. Koridoru kontrol edip dudaklarına minik bir öpücük kondurup geri çekildim.

Doyumsuz olduğu için yeniden dudaklarıma kapanacaktı ki Brielle'in buraya geldiğini gördüğümde geriye kaçıp boğazımı temizledim. Edward kaşlarını çatıp bunu neden yaptığımı sorgulamak için dudaklarını araladığında Brielle "dışarı mı çıkıyorsunuz efendim?" dedi. Edward'a ufak bir göz atıp kıza gülümsedim ve kafamı salladım. "Emma hanım geldiklerinde söylememi ister misiniz?" Ah! Tabi ya ona haber vermeden gidersem geldiğimde beni yakardı. "Evet Brielle, söylersen çok mutlu olurum ve lütfen bana sadece White de." Kız gülümseyip beni onaylayarak gittiğinde Edward "bunu sonra hallederiz" dedi. Yarım kalan öpücüğünü tamamlamadan beni bırakmayacağına emindim.

Bahçeye çıkıp arabasına bindiğimizde klasik bir sorum olan soruyu sordum. "Nereye gidiyoruz?"

"Kafanı dağıtacağın bir yere."

'Tamam' dediğinde bununla bitmeyececeğini tahmin etmeliydim. Bir süre boyunca zaman geçsin diye Edward'a sorular sormaya başladım.

"Filmlerdeki gibi dolunay gecesi kontrolünüzü kaybediyor musunuz?"

"Evet, bu yüzden en ağır eğitimleri alarak gücü içimizde bastırıyoruz."

"Ağır eğitimler... ne gibi?"

"Mesela dolunay tepesinde ayda bir yapılan zincirleme işlemi gibi, gücünü kontrol edemeyen kurtları dolunay da ağaçlara zincirler, kendilerini kontrol etmelerini sağlarız. Fazla huzursuzluk çıkaranları, gücünü korkuyla bastırabilmeleri için kırbaçlarız."

Beyaz Güç Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin