ceza istemiyorum

89 7 0
                                    

Multimedia: Edward Edwinson.

Kızlar siz, siz olun aman reddetmeden önce bir geleceği düşünün. Gözümün önünden tüm reddettiğim taliplerim geçti. Böyle bir evrim geçirirlerse ağlarım. Valla çok ciddiyim.

Nefesimi verip olduğum yerde düz uzandığımda gözlerimi tavanla buluşturdum. Kolumu kaldırıp bileğimdeki siyah saate baktığımda yüzümde bir gülümseme oluştu. Dün gece büyüleyici bir andı.

Kafamı çevirip Edward'a baktığımda gözlerimi devirdim. Her zaman ondan önce kalkıyordum. Yatakta ne zamandan beri uyanık olduğumu bile bilmiyordum ama sıkıntıdan patlamak üzereydim. Elimi uzatıp gözünün önüne gelen yumuşak siyah tutamları kenara itip anlına dudaklarımı bastırdım.

Gözlerimi son kez yüzünde gezdirip yataktan kalktım ve üstümdeki Edward'ın kazağını çıkarıp yatağın üzerine koydum. Üstümde hala siyah eteğim ve bluzum vardı. Odadan dışarı çıkıp merdivenleri çıplak ayaklarımla indim ve oradan doğruca banyoya girdim. Rutin işlerimi halledip mutfağa girdiğimde az kalsın çığlık atıyordum ki son anda elimi ağzıma kapatabilmiştim. "Ah, tanrım! Ödümü patlattın."

Siyah saçlı orta yaşlarda olduğu belli olan kadın gülümseyip "günaydın efendim," dediğinde elimi hızla atan kalbimin üstüne koyup "günaydın," dedim. "Kahvaltı birazdan hazır olur efendim."

Tezgaha yaslanıp "adım White, efendim değil," dediğimde sevimlice gülümsedi. "Ben de Elsa." Tezgahtan ayrılıp "yardıma ihtiyacın var mı?" dediğimde kafasını iki yana salladı. "Hayır, teşekkürler. Siz keyfinize bakın White hanım." Onu onaylayıp salona geçerek koltuğa oturduğumda masanın üstündeki siyah deri kapaklı defter ilgimi çekmişti. Defteri açıp yazılı olan ilk sayfasında gözlerimi gezdirirken saçımı kulağımın arkasına sıkıştırdım.

Bir günlüktü. Okumamam gerektiğini biliyordum ama merakım beni cezbediyordu.

Sevgili Günlük;

Günlüklere neden böyle başlanır bilmiyorum. Hayatımda ilk defa günlük tutuyorum. Bence çok saçma ama babam beni sakinleştirebileceğini söylüyor. Kurt eğitimleri yeterince zor değilmiş gibi bir de sakinleşmem isteniyor.

"White Hanım, benim işim bitti. Size keyifli kahvaltılar dilerim. Ben çıkıyorum."

Elsa'nın sözleriyle günlüğü yarım bırakıp kafamı kaldırdım. Üstüne montunu giymiş koluna çantasını asmıştı. "Tamam, kahvaltı için teşekkürler." Gülümseyip dışarı çıktığında derin bir nefes alıp günlüğün kaldığım yerinden devam etmeye başladım. Bu günlük Edward'a mı aitti?

Bunu yapmak zorundayım çünkü... Eğer yapmazsam, yani sakinleşemezsem güçlerimin kontrolünü kaybediyorum. Evde bir haftadır benim Hong Kong'a gitme meselem tartışılıyor. Annem ve babam ısrarla amcama karşı çıkıyorlar ama biliyorum. Amcam ne yapıp edip beni gönderecek. Daha on dört yaşındayım ben! Tek başıma orada ne yapacağım? Teresa, Ana ve Lucas burada. Abim burada. Edward burada.

Ah! Bu on dört yaşındaki Crystal'in günlüğüydü.

Peki Lucas, ondan nasıl ayrılacağım. Ya ben gittiğimde yeni biriyle sevgili olursa, ya beni unutursa, peki ya değişirse... Teresa ve Ana'yla yaptığımız mezuniyet töreni planımız suya düşerse, Ah! Ana onun için aklımdaki elbiseyi giymeyeceği için fazlasıyla mutlu olur aslında. Her neyse... Günlük, ne yapmam gerekiyor? Gitmek istemiyorum ama Sylvester'ı geçen hafta öldürmem işleri daha da çıkmaza sokuyor. Gece aile üyelerinden birini yaralamadığım için çok şanslıyım. Belki de gitmem en doğrusudur. Lanet olsun! Bu saçma günlük tutma meselesi beni sakinleştirmiyor. Aksine, düşüncelerimde boğulup beni iyice kızdırıyor. Kendimden nefret ediyorum!

Beyaz Güç Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin