güveniyorum

140 12 0
                                    

+Bakın burada ne var?
-Oley! Edward...

Hehe hemde kurt formunda. Merak etmeyin çok yakında Quinstown erkeklerini paylaşacağım. İnsan formunda olanları... Şöyle yanında da Aiden mi var ne? Kahverengi kurt. Neyse tutmayım sizi iyi okumalar...

White:

Kızlarla koltuklarda otururken aklımda Edward vardı. Emma ile bir an önce konuşmalıydık. O anıyı sürekli başa sarıp yeniden bir film gibi bana geri izletiyordu zihnim. Kafamı biraz dağıtmak için Emma'ya baktım. "Haftaya doğum günün kızılım"

Hediyemi çok düşünmüştüm. Aklımda güzel şeyler vardı ama yardıma ihtiyacım olacaktı. Crystal dayanamayıp Aiden'in bar ile ilgili planını söylediğinde gülümsedim. Crystal ile onun planlarını dinlesek iyi olacaktı. Takım çalışması yapmalıydık. Bir süre bu konulardan konuştuğumuzda Emma ayağa kalktı. "Kütüphaneye gitmem gerek günlüğü çok ihmal ettim"

Ayağa kalktığında dış kapı açıldı. Gözlerim yeşillerle buluştuğunda istemsizce gülümsedim. Onu görmek bile beni mutlu ediyordu. Gözleri üzerimde normalden fazla gezindiğinde gözlerimi kaçırdım. Gözleri hemen ayakta ki Emma'yla buluştuğunda kızılım gülümsedi ve baş selamıyla aldığı karşılıkla ben yanlarına gelip Edward'ın karşısında durdum. "Konuşmalıyız, ufak bir konuda yardımına ihtiyacım var"

Edward'ın kaşları hafif bir açıyla çatıldığında "tamam salona geçelim" dedi. Emma yanımızdan ayrılıp ilerlemeye başladığında derin bir nefes verdim. Gözlerine bakıp "merak etme kötü bir şey olmadı" dediğimde kaşları yeniden gevşedi, sanki onu bu kadar iyi tanımam Edward'ı daha da rahatlatmıştı.

Birlikte onun salonuna gittiğimizde çift kişilik siyah kadife koltuğa oturdu. Bende ona dönük bir şekilde oturduğumda "sorun ne?" dedi. Derin bir nefes aldım. "Ormanı senin kadar iyi tanımıyorum ve aynı zamanda canlıları da, bu yüzden yardımına ihtiyacım var" biraz karışık anlatsamda o beni konuşmadan anlayacak kadar tanıyordu. Tek kaşı havalandığında "Orman canlılarını neden istiyorsun?" Dedi.

Ellerimi koltuğa koyarak ona daha da yaklaştım. Sesimi biraz kısık çıkarak konuşmaya başladım. "Şöyle ki haftaya Emma'nın doğum günü ve ona sihirli bir canlı vermek istiyorum" gözlerimin içine bakıp biraz düşündükten sonra bir şeyi hatırlamış gibi gözleri kısıldı. "Ormanda çok fazla sihirli canlı var. Hatta bir keresinde beyaz bir tek boynuzlu at bile gördüm ama Emma'ya en uygunu çiltilla olacaktır"

Anlamayarak ona baktığımda "Çilti... ne?" Dedim. İşte bu yüzden ondan yardım istemiştim. Orman onun doğal yaşam alanıydı. Kafasını olumsuz anlamda iki yana sallayıp "çiltilla" dedi. "Tilki'ye benzerler ama bir çilçila kadar küçüktürler. Tilki ateşini belki duymuşsundur, Çiltillalar kuyruklarını birbirine sürterek ateş çıkartabilirler"

Kaşlarım havalandığında öğrendiklerimin şaşkınlığını yaşıyordum. "Peki onlar nerede yaşıyorlar?" Kaşları çatıldı. "Hatırlamıyorum ama kütüphanede bulabiliriz"

Bu küçük canlıların Emma'ya ne kadar benzediğini duymak beni sevindirmişti. Ormanda yaşayan bendim ama ormanda tek bir  boynuzlu at bile hiç görmemiştim, ki çiltillayı da ilk defa duyuyordum.

Ayağa kalkıp kütüphaneye yürümeye başladığımızda kafamı ona çevirdim. "Şu birbirimizi tanımak için oynadığımız oyunu hatırlıyor musun?" Kısa bir an bana bakıp önüne geri döndü. "Evet"

Dudaklarımı ıslatıp "bir soru sormak istiyorum" dedim. Soracağım soru elbette bugün hatırladığım anım ile ilgiliydi. Onun da hatırladığını öğrenmem gerekiyordu. Kütüphanenin işlemeli büyük kapısının önüne geldiğimizde durdu. Bana dönüp elini yukarı kaldırdı ve dik burnumun ucuna hafifçe vurdu. Şaşırdım. Bunu yapmasını beklemiyordum. Ama sebepsizce gülümsememi de sağladı. "Sıranın bende olduğunu da hatırlıyorum."

Beyaz Güç Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin