KOKUNDA Kİ HUZUR

49 7 0
                                    

Dudaklarımın arasından dökülen acı dolu inleme ile parmaklarımı soğuk zeminde kıpırdattım. Ve bir inleme daha... avuç içlerimi soğuk ve pürüzsüz zemine yerleştirip bedenimi biraz olsun yerden kaldırabildim. Yüz üstü yattığım yer yanağımı üşütmüştü. Ciğerlerimde hissettiğim duman bir kaç kez öksürmemi sağladığında gözlerimi ağırca aralayıp metal zeminle karşı karşıya kaldım.

Oturur pozisyona geçtiğimde saçlarımı yüzümün önünden çekip yutkundum. Nerede olduğumu anlamak için gözlerimi çevrede gezdirdiğimde gözlerim irice açıldı. Silindir şeklinde büyük bir kafesin içindeydim. Kafesin uzun zinciri fazlasıyla yüksek olan tavana asılmıştı.

Gotik tarzı olan bu devasa salonun ortasında bir kafesteydim! Gözlerimi karşımda bir kraliçe edasıyla devasa siyah tahtında oturan Aera ile buluşturduğumda dudakları iki yana kıvrıldı. "Fazla uykucu çıktın." Sesi boş odada hafif yankı yaptığında iki yanında muhafız gibi dikilen ellerinde asaları olan dört cadı kıkırdadı.

Ellerimi kalın demirlere sarıp gülümsedim. "Beni bu kafesle mi durduracaksın?" Bir kaç kere cıklayıp kafasını iki yana salladı. "Bu kafes seni asla durduramaz ama... büyülerim durdurur." Kafesin demirlerini istemsizce sıkarken "nereye kadar?" diye tısladım. Elimi annemin kolyesine götürdüm. Mabede gidebilirdim fakat kolyem yoktu. Ağaca çarptığımda düşürmüş olmalıydım. Dudaklarını büzüp omuz silkti. "İstediğimizi alana kadar."

Demirlerden destek alarak ayağa kalktığımda ayağıma dolanmış parangaya alayla güldüm. "Gerçekten mi? Zaten bir kafesin içindeyim." Aera ayağımdaki parangaya ufak bir bakış atıp yeniden bana baktı. "Her şeye rağmen baştan önlem alıyoruz diyelim." Dudaklarımda ki hala aynı alaycı gülümsemeyle gece mavisi gözlerine baktım. "Pekâlâ, neden buradayım?"

Aera bir süre cevap vermek yerine bedenimde gözlerini gezdirdi. İki yanındaki dört cadıya ufak bir baş hareketi yaptığında cadılar Aera'nın önünde saygıyla eğilip yanımdan geçerek bana sırıtarak baktılar ve büyük siyah çift kanatlı kapıdan çıkarak Aera ve beni yanlız bıraktılar. Aera ile yeniden gözlerimiz buluştuğunda siyah dudaklarını araladı. "Gece taşı... istediğimiz bu. Taşa karşılık sen."

Kaşlarım havalandığında "kanlı ay gecesi fazlasıyla güce ihtiyacınız olacak. Taşı size vermeyeceğiz," dedim. Taş ayın gücünü azaltabilirdi, doğal olarak cadıların da güçlerini azaltabilirdi. Taşı onlara verirsek cadıların güçleri o gün azalmazdı ve zorluk yaşayan taraf biz olurduk. "Vermek zorunda kalacaksınız. Seni taşı verene kadar burada tutacağım. Edward senin için bir taşı umursamaz."

Umursamazdı. Taşı verirdi. Yalan söylemeyi tercih ederek demir parmaklıklara biraz daha yaklaştım. Ayağımdaki zincirin sesi odada kısa bir yankı oluşturdu. "Artık Edward için yeterince önemli değilim." Ayağa kalkıp yanıma adımlamaya başladığında "demek sabah bu yüzden ağlıyordun," dedi. Kafesin karşısına geçtiğinde "ah! Küçüğüm," diye mırıldandı.

"Her aşkın sonu mutluluk değildir."

Sessizce ona bakmaya devam ettiğimde dudaklarımı araladım. "Tıpkı senin hayatının aşkını lanetleyip kurda çevirdiğin gibi mi? Sırf cadılardan seni koruması için... Şimdi onların liderisin." Benim gibi soluk tenli ellerini parmaklıklara dolayıp yüzünü yüzüme yaklaştırdı. "Güç her şeydir. Burada ki en güçlü cadı benim. Onların benden korkması gerekir."

Biraz durdu. Dalgalı siyah saçları yüzüne döküldüğünde dudaklarını yeniden araladı. "Ben Valentine'a aşık olmuştum. Güçlüydü. Yakışıklıydı. Kibardı. Bir beyaz cadıydım. Güçlüydüm. Fazlasıyla güzeldim. Birbirimize bu kadar yakışabilirdik. Sonra bir gece tüm beyazlığımı yok ettiler. Karanlığın kendisi oldum. Aşık olduğum adam yanıma geldiğinde ilk büyümü onu lanetleyerek gerçekleştirdim. O güzel yüzüm, baktığın bu yüze dönüştü. Valentine'a hiç bir duygu hissetmiyordum. Sanki her şey birden buhar olup uçmuştu. Karen o gün beni alt ettiğinde son bir büyü mırıldandım. Ruhum bir sonraki beyaz cadıya dek karanlığın içinde saklanacaktı. Asırlar sonra Angelina adında bir beyaz cadı dünyaya geldi. O da benim yaptığım hatayı yaptı. Aşık oldu. Bu yüzden onu sevdikleriyle tehdit etmek kolay oldu. Ruhum onun bedeninde can bulduğunda Angelina'yı içimde hapsettim."

Beyaz Güç Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin