yılbaşı gecesi 2

132 10 0
                                    

Multimedia; Hardin Stewart

Gözlerim iki erkeğin arasında gidip gelirken dikkati üstüme çekmek için boğazımı temizledim. "Siz arkadaş mısınız?" Edward'a bakıp kaşlarımı kaldırdığımda "üstelik James'in kuzeni olmasına rağmen," dedim.

Edward kafasını biraz bana eğdiğinde iki yapılı uzun boylu adamların yanında kendimi cüce gibi hissettim. "Hardin, James gibi değil ve Stewart'larla bir derdim yok. Tek sıkıntı liderleriyle." Gözlerini Hardin'e çevirdiğinde ela ve yeşilin ne kadar harika olduğunu düşündüm. Teresa ağzının tadını iyi biliyordu.

"Şu liderliği artık kabul etmelisin. Ondan çok daha iyi yöneteceğini ikimiz de iyi biliyoruz."

Hardin sarı uzun saçlarından elini geçirip "liderlik bana göre değil. Fazla sorumluluk gerektiriyor," dediğinde Edward nefesini verip "belki de biraz sorumluluk alman gerekiyordur serseri" dediğinde Hardin'in sorumluluk almaktan hoşlanmadığını anladım. Hardin alayla gülüp "kalsın ben almayayım" dediğinde içimden bir küfür savurdum. Tracy'i unuttum.

"Ah! Şey benim gitmem gerekiyor. Tracy'i almalıyım."

Edward kafasını yeniden bana çevirdiğinde gözleri elimde oynadığım anahtarlara kaydı. Anahtarları elimden alıp Hardin'e verdiğinde ağzımı açmıştım ki elime Lamborghini'nin anahtarlarını bıraktığında gözlerimi kocaman açıp sırıttım. "Çabuk gidip gel, parmak izlerin kayıtlı, direksiyona dokun yeter."

Elimi dudaklarıma götürüp kahkahamı bastırdığımda sırıtmaktan yanaklarım ağrımaya başlamıştı. Elimi çekip parmak uçlarımda yükselerek dudaklarına sesli bir öpücük bıraktım. "Seni çok sevdiğimi söylemiş miydim?"

Gülümsediğinde Hardin "Vay be" dedi. "Seni böyle göreceğimi hiç düşünmezdim." Edward omuz silkip "senin bir zamanlar bana söylediğin gibi, aşk insanı değiştiriyor" dediğinde bu sefer Hardin gülümsedi. "Öyle"

"İyi o zaman ben kaçtım."

Söylediğim gibi koşarak dışarı kendimi attığımda bir çocuk gibi yerimde zıplamak istiyordum. Siyah arabanın önüne geldiğimde kapı kilitlerini açıp şoför koltuğuna oturdum ve derin bir nefesi içime çektim. Ellerimi direksiyona koyduğumda araba çalışmıştı. Ben uyurken parmak izlerimi almış olmalıydı. Gaza basıp hızlı bir kalkış yaparak ilerlediğimde tiz bir çığlık dudaklarımdan koptu. Bir kaç dakika içinde lisenin önünde asfaltı inleterek durduğumda tüm gözler arabaya dönmüştü. Edward'ın neden buraya geldiğini merak ediyor olmalılardı fakat arabanın içindeki bendim. Gözlerim Tracy'i bulduğunda saate baktığını gördüm. Bir kaç saniye bekleyip arabaya yaklaşmasını bekledim fakat olduğu yerde duruyordu. Ablasının arabasını beklediğini anladığımda camı indirip kafamı dışarı uzattım.

"Bebeğim gelecek misin artık!?"

Gözlerini bana çevirdiğinde irileştirip gülümsedi. Sırt çantasını düzeltip yanıma ilerlemeye başladığında ellerini camın kenarlarına koyup "bu gece için aldığım eşyalarım içerde alıp geliyorum," dediğinde "bekle sana yardım edeyim" diyip aşağı indim.

Bizi göstererek hemen dedikodu yapan ergenlerde gözlerimi gezdirip kafamı iki yana salladım. Tracy'e dönüp "Nath nerede?" dediğimde saçını arkaya savurup "bilmiyorum, bugün okula hiç gelmedi." dediğinde gözlerimi devirdim. "Şu erkekler ve gizemli hareketleri, takma kafana."

Kıkırdayıp "Edward'dan alışık olmalısın" dediğinde bende kıkırdadım. "Ah, kendisi bir sır kutusu olduğu için boşvermişliğin sınırlarını geziyorum."

İçeri girip dolabından eşyalarını alıp çıktığımızda arka koltuğa bıraktık ve yerimize yerleştik. Arabayı çalıştırıp yola koyulduğumda Tracy gözlerini kırpıştırıp "bu araba bir harika" dediğinde gülümsedim. "Edward Edwinson'ı bilirsin, havalı ve gizemli pisliğin teki."

Beyaz Güç Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin