Inferno - Bölüm Altı ♂
Alex Inferno'nun ofisinde kendimi kaybetmemin, onun yatak odasında, o beni izlerken uyanmamın ardından günler geçmişti. Onu görmediğim sürece artan tuhaf bir hüzünle baş başa kalmıştım. Bana karşı cinsel bir hevesi olduğunun bilincindeydim, ancak bu kadar çabuk vazgeçtiğini görmek sanırım biraz hırs yapmama sebep olmuştu. Sebepsiz, gereksiz bir hırs...
"Merhaba, Alex Inferno odasında mı?"
20'li yaşların sonunda görünen sekreter, gözlüğünün ucundan kısaca bana baktıktan sonra kim olduğumu tanımış olmanın verdiği heyecanla elindeki kalemi düşürdü.
"Ta-tabi ki Bayan Jordan..."
"Yani odasında mı?" Sorumu yinelerken gözlerini kaçırarak birkaç kez yutkundu. Sabırla cevap vermesini bekledim.
"Şey-tabi öyle... Yani odasında ama sanırım pek müsait olmayabi-"
Arkadaki odadan boğuk bir inilti yükseldiğinde karşımdaki sekreterin yanaklarına yayılan kızıllığı izledim. Pek müsait değildi. Kendine bir oyuncak bulmuş ve o oyuncağın bacakları arasına sokulmuştu. Görünen o ki, oyuncağı gayet keyif alıyordu.
"Ona, ziyaret ettiğimi söylersen işinden olursun," diye fisıldadım yavaşça.
Sekreter telaşla yutkunurken başını sallamayı ihmal etmedi. Geniş ahşap kapının ardında, Inferno'nun yanındaki kadının kim olduğunu merak ediyordum. Bir anda kapıyı açıp, Inferno'nun ne yaparak kadını böyle keyiflendirdiğini görmek istiyordum. Sadece derin bir nefes aldım ve arkama dönerek asansöre doğru yürümeye başladım. Asansörün bekleme lambası solduğunda içeri adım attım. Yanındaki kadınla kapının önüne çıkan Inferno'yla göz göze gelişim eş zamanlı oldu. Saçları dağılmamış, kravatı çözülmemiş, pantolonu kırışmamıştı. Gömleğinin tüm düğmeleri ilikliydi ve ceketi hala asil bir şekilde omuzlarında duruyordu. Asansörün kapısı kapanırken, gözlerinde ateş gördüm. Ancak o ateşi, yanındaki kadının söndüremeyeceğini biliyor gibiydi.
Asansör hareketlenmek üzereyken hafifçe sarsılarak durdu. Kapılar tekrar açıldığında, Inferno bana olduğundan daha yakındı. Tam önümde dikilmiş, sert yüz hattı ve karanlık bakışlarıyla sanki onu kızdırmışım gibi bir ifadeyle bana bakıyordu. O an ne olduğuna anlam veremedim. Saniyeler içinde asansörün duvarına öylece itilip, dudaklarım Inferno tarafından istila edilmeye başladı. Ardında kapanan kapıları umursamadı, şaşkınlığımı, acemiliğimi umursamadı. Beni yaralamak, canımı yakmak ister gibi dudaklarımı sertçe öptü.
O gün, kanımın tadını dudaklarından aldığım gündü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Cehennem Kadar Derin
RomanceCehennem Inferno'ydu... Beni saran kolları alevdendi, Ruhu ateşle dövülmüştü, Dudakları kıvrıldığı an isimsiz bir yangına sürüklüyordu sizi. Ben ise onun küçük cehennemiydim. O herkesi yakarken Ben, yalnızca onu alevler içinde bırakıyordum. Inferno...