Inferno - Bölüm On Yedi ♂
Evimizde çalışan kadınların biri yatağıma kahvaltı tepsisi bıraktıktan sonra gülümseyerek odamdan ayrıldı. Inferno benden önce uyanmıştı. Banyodan gelen seslere bakılırsa duş alıyordu. Uyandığımda tedirgince bakışlarımı arkama çevirmiş ancak onun yanımda olmadığını görünce daha da tedirginleşmiştim. Nedense yanımda olmasına alışmış gibiydim. Başım belaya girecek oIsa, beni bulabileceğini biliyordum. Ancak bu kovalamaca ne kadar sürerdi, bilmediğim nokta buydu. Benden ne zaman sıkılacağını içten içe merak ediyor ama cevabıyla karşılaşmaktan çekiniyordum.
Yanımda bu kadar uzun süre kalmak için anne ve babama ne söylediği de benim için ayrı bir merak konusuydu. Yatakta uzandığım yerden doğrularak kahvaltı tepsisine doğru emekledim. Bir parça ekmeği koparıp ağzıma attığım sırada banyomun kapısı aralandı. Bakışlarımı direkt o tarafa çevirmemek için kendimi çok zorladığımı kabul etmem gerek. Ancak gözlerimin onunla buluşması çok uzun sürmedi...
Rastgele aldığı kırmızı bir havluyu gelişigüzel bir şekilde beline bağlamıştı. Bakışlarım ıslak saçlarında bir süre oyalandıktan sonra kendini beğenmiş ifadesini atlayarak çıplak göğsüne indi. Birbirine karışmış saçlarının ne kadar seksi durduğunun bilincinde olduğu her halinden belliydi. Kendini biliyordu. Ayrıca uzun saatlerini spor salonunda harcadığı da gözler önündeydi. Kaslı göğsünden inip havlunun uç noktalarında kaybolan su damlasını izlerken istemsizce yutkundum. Oldukça etkileyici görünen adonisinde bakışlarım kaybolurken hafifçe öksürdü.
"Kendine gel, Afrodit." Gülümseyerek banyonun ışığını kapattıktan sonra yavaş adımlarla odamın kapısını kilitleyerek yanıma oturdu. "Ne o, dilini kedi mi kaptı?"
Tepsideki portakal suyunu alıp birkaç büyük yudumla bitirmesini izlerken oturduğum yerde dikleşerek bakışlarımı kaçırdım. Yüzündeki kendine güvenen ifadeyi paramparça etmek istiyordum. Ukala, hergele...
"Dolabını karıştırdım ama eski aşıklarından kalan tek bir kıyafet bile bulamadım."
Inferno'nun sözlerine karşılık dudaklarıma alaylı bir gülüş yayıldı. Onu bozguna uğratmak adına en saçma tavırları takınmaktan çekinmiyordum. Yataktan kalkarak koltuğun sağında kalan şifonyerin alt çekmecesini açtım. Calvin Klein markalı baksırı havaya kaldırdıktan sonra yüzündeki ifadenin tadını çıkararak baksırı kucağına fırlattım. Gri çamaşırı havaya kaldırırken kaşları çatılmıştı. Ona erkek baksırlarını daha rahat bulduğumu söylemedim ve elindeki çamaşırın bir erkeğe ait olmasının yüzünde yarattığı huzursuzluğu izlemeye devam ettim. Yüzünde uğursuz bir ifade vardı.
"Şoförüm birazdan bana kıyafet getirecek, toplantım var," dedi resmi bir şekilde. Yerinden kalkıp baksırı hemen arkamdaki çekmeceye bıraktı. "Jordan? Malını o küçük baksıra sığdırabilen adamlarla keyif alabiliyor olman çok şaşırtıcı..."
Söylediklerine karşı yanaklarımın ısındığını hissettim. Lanet olasıca adam... Sanki her şeye bir kılıf uydurup, üste çıkmak zorundaydı. Alaylı bakışları yüzümde gezinirken bu kadar zeki olması canımı sıkıyordu. Lanet olasıca küstah! Odamın kapısı tıklandığında karşısından kaçmak için beklediğim fırsat gelmiş gibiydi. Koşarak kapıyı araladım.
"Bayan Jordan, Bay Inferno'nun şoförü kıyafetlerini getirdi."
Kadının kucağındaki paketleri aldıktan sonra kapıyı kapatarak kıyafetleri Inferno'ya uzattım. Söyledikleriyle beni kısa süreli bir yenilgiye uğratmış olmanın keyfini çıkarıyordu. Kıyafetleri yatağın üzerine bıraktıktan sonra siyah baksırını gözümün içine sokmak istercesine havaya kaldırdı. Kendini beğenmiş ifadesinden ne ima ettiğini anlamak zor değildi. Ona banyoda giyinebileceğini söylemek üzere dudaklarımı araladığım sırada parmakları havlunun kenarına ulaşmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Cehennem Kadar Derin
RomanceCehennem Inferno'ydu... Beni saran kolları alevdendi, Ruhu ateşle dövülmüştü, Dudakları kıvrıldığı an isimsiz bir yangına sürüklüyordu sizi. Ben ise onun küçük cehennemiydim. O herkesi yakarken Ben, yalnızca onu alevler içinde bırakıyordum. Inferno...