Inferno - Bölüm Yirmi Dört♂
Paragraf arası yorumlarınızı dört gözle bekliyorum *-* Bu bölümü 70 yorum yapar mıyız be? Çünkü 70 yorum görmeden yb atmayacağım sjajajw Bir de okuyanlar neden oy vermediğini söylesin pls, bana mesaj olarak da yazabilirsiniz ciddiyim. Kapaktan vs mi çekiniyorsunuz nedir problem 🌞
Uçaktan indiğimizde Alex bir araba kiralamış, bavullarımızı yerleştirdikten sonra kalacağımız otele doğru yola çıkmıştık. Onu bu şekilde istekle kışkırtmama rağmen utanıyor olmam saçmaydı, farkındaydım. Ama utanmaktan kendimi alamıyordum. Alex'de üzerime gelmiyordu. Tam her şeyi zihnimde topladım diye düşünmeye başladığımda gelip beni darmadağın ediyordu.
Oldukça lüks bir otelin önünde durduğumuzda bir vale gülümseyerek kapımı araladı.
Görünene göre Alex Inferno'nun burada da büyük bir etkisi vardı. Herkes itaat etmek adına hazırdı. Bir başka vale bavullarımızı alıp resepsiyona ilerlerken yavaş adımlarla onu takip etmeye başladım. Inferno resepsiyondaki kadınla kısa bir konuşma yaptıktan sonra anahtarı teslim alarak küçük bir bahşiş bıraktı. Asansöre doğru yürürken etrafı izledim. Babam kendimi bildim bileli varlıklı bir adamdı. Doğal olarak bu denli lüks ortamlarda kendimi yabancı hissetmiyordum. İnsanların imrenerek, kıskanarak bana bakmasına alışıktım ama bu durumu pek önemsediğim söylenemezdi. Hiçbir zaman parasıyla kendini bir bok sanan aptallardan olmamıştım. Lisede de, üniversite de kendim bir yerlere gelmeyi başarmıştım. Babamın şirketinde düşük bir maaşla çalışarak bulunduğum konumu yükseltmiştim.
Asansör yolculuğumuz boyunca Alex'in profilini izledim. Onu izlediğimi biliyor olmasına rağmen bana bakmadı, valeyle kısa bir sohbet içindeydi. Alex, güzel bir yüze sahipti. Belirgin elmacık kemikleri, sert yüz hattı, dolgun dudakları ve uzun kirpikleriyle Yunan Tanrılarına benziyordu. Kahverengi gözlerinde daima yanan bir alev vardı. Bana baktığında o alev körükleniyor ve gözleri kömür karasına dönüşüyordu. Yutkunduğunda titreyen adem elmasını takip ettiğimde tişörtün kenarından belirgin bir şekilde göz kırpan morluğu görmemem neredeyse imkansızdı. Asansör durduğunda vale nazik bir şekilde koridor boyunca bize eşlik etti. Koridorun en sonunda yan yana odaların çaprazında geniş duvarı süsleyen tek bir kapı vardı. Kapının üzerindeki numarayı okuduğumda istemsizce kahkaha attım. Yanımdaki iki adam şaşkınlıkla bana bakarken kendimi durdurmak için zorlamadım. Demek 666 numaralı odayı almıştı. Bilerek yaptığına adım gibi emindim.
"Teşekkür ederiz, buradan sonrasını ben hallederim."
Alex, adama yüklü bir bahşiş verdikten sonra bavulları alarak odaya girdi. Onu takip ederken gülümsemeye devam ediyordum.
"İlk defa güldün," dedi bavulları kenara bırakırken.
"Daha önce de güldüğüm olmuştur."
Çantamı kenara bırakırken nedense Alex'in ikimize ayrı odalar almamış olmasına şaşırmamıştım. Uçak yolculuğumuz boyunca böyle bir şey yapacağını tahmin ediyordum zaten.
"Bu kadar içten güldüğünü hatırlamıyorum."
İnatçılığına karşı burun kıvırarak odayı incelemeye koyuldum. Burası gerçekten mükemmeldi. En üst katta olduğumuz için şehir ayaklarım altındaydı. Karşımdaki duvar boydan boya pencerelerle süslenmişti. Hemen önünde duvara sabitlenmiş bir iç mekân hamağı vardı. Odaya girdiğiniz an koltuklarla döşenmiş küçük bir salon ve mini bar sizi karşılıyordu. Sol tarafında ise oldukça geniş bir yatak vardı. Koyu renklerin hâkim olduğu odanın içinde geniş bir banyosu olmasına rağmen koltukların arkasında kalan kısımda, pencerelerin önünde oval bir küvet daha vardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Cehennem Kadar Derin
RomanceCehennem Inferno'ydu... Beni saran kolları alevdendi, Ruhu ateşle dövülmüştü, Dudakları kıvrıldığı an isimsiz bir yangına sürüklüyordu sizi. Ben ise onun küçük cehennemiydim. O herkesi yakarken Ben, yalnızca onu alevler içinde bırakıyordum. Inferno...