*Yeni kapağımız var artık, bu yüzden bir sürü yorum ve oy verirsiniz herhalde.....
Inferno - Bölüm Yirmi Dokuz♂
"Sakin ol."
Scarlet'ın fısıltısıyla derin bir nefes aldım. Alex gidiyordu. Gitmemesi gerektiğini biliyordum. Zarar görmemeliydi. Onu durdurmam gerekiyordu. Alex'in yanına gitmek adına doğrulduğumda Scarlet kolumdan sıkıca tutarak beni dışarıya çekti. Bakışlarımı ardımdaki restorandan alamıyordum. Geri dönmem gerekiyormuş gibi hissediyordum. Onun yanında olmalıydım.
"Elisa, sakin ol."
Scarlet'ın ciddi ses tonuna karşı bakışlarımı ona çevirdim. Önüne dönmüş, restorana bakma gereği duymadan endişesiz bir şekilde yürüyordu. Kolumdan beni sürüklüyor olmasının yanı sıra adımlarını yavaşlatmıyordu. Ona ayak uydurmaya çalışmama rağmen ikide bir dönüp restorana bakmaktan kendimi alamıyordum. Silah sesi yoktu. Bu iyi bir şeye işaretti. Belki de değildi. Ya çoktan Alex'e zarar verdilerse? Sık bir şekilde nefes almaya başladığımda telaştan ne yapacağımı bilmiyordum.
"Bana bak." Scarlet'ın yükselen sesiyle bakışlarımı ona çevirdim. "Alex kendi başının çaresine bakabilir. Onu uzun zamandır tanıyorum."
"Alex'i bekleyelim," dedim hiç düşünmeden.
"Gerçekten benim başka birini öldürdüğüme şahit olmak istiyor musun?" Söylediklerine karşı ürperdim. "Benden seni götürmemi rica etti. Zorlaştırma."
Bakışlarım üzerinde gezinirken bana biraz zaman tanıdı. Siktir, öldürmekten bahsediyordu! Yanımdaki kadının kim olduğunu bilmiyordum bile.
"Öldür-Öldürmek mi?" Acıyla yutkunduğumda bu kadının gözünü kırpmadan birini öldürebileceğinin farkına vardım. Alex'e yardım edebilirdi. "Alex tehlikede, onun yanına git!"
"O ölmeyecek. Cidden onun tanıdığı olmasan yüzüne yumruğu basmıştım." Şaşkınlıkla gözlerim irileştiğinde biraz kuvvet uygulayarak beni restorandan uzaklaştırmaya devam etti. "Tekrar ediyorum, derin bir nefes al."
Adımlarım her ne kadar restorana dönmek istese de, Scarlet'ı takip etmeye devam ettim. Haklıydı. Alex zarar görmeden gelecekti. Eğer kendine güveniyor olmasa Scarlet'ı göndermezdi. Siktir! Belki de gururundan gönderirdi. Ona bir şey olmasını istemiyordum. Derin bir nefes aldım.
"Eğer sana bıçaklarımdan birini versem, güvende hisseder misin?"
"Hâlâ tehlikede olduğumuzu mu düşünüyorsun?" Telaşlı ses tonuma karşılık hafifçe kaşlarını çattı.
"Yanında ben varım, her daim tehlikedeyiz." Kısa bir an duraksadığında bakışlarımı restorandan ayırdım. "Ama yine benim yanımdasın. Seni koruyabilirim."
"Ne yapmam gerekiyor?" Tekrar derin bir nefes alarak sakinleşmeye çalıştım. Telaşlı olarak bir şey kazanamazdım.
Bıçağını bana uzattığında yavaşça uzandım.
"Bunu tut, çok sıkı değil ama çok gevşek de değil," dedi arabanın kapısını açarak. "Ve dediğimin dışında bir şey yapma."
Elimdeki bıçağa tedirgin bir şekilde baktıktan sonra arabanın ön kapısını açarak yanına oturdum. Restoranın ışıkları hâlâ yanmıyordu. Alex'i görebilmek adına bakışlarımı oradan alamıyordum. Belki hızlıca bize yetişirdi ve zarar görmeden buradan ayrılabilirdik. Restorandan gürültü bir ses yankılandığında sertçe yutkunarak telaşlı bakışlarımı Scarlet'a çevirdim.
"Eğer onun bir yerine zarar gelirse onları öldürürüm Elisa, merak etme." Arabayı hızla sürmeyi başladığında ne düşüneceğimi bilemiyordum. "Babam bana 5 yaşımdan beri böyle olaylara karşı hazırlıklı olmayı öğretiyor. Yazı yazmayı öğrenmeden bıçak kullanmayı öğrendim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Cehennem Kadar Derin
RomanceCehennem Inferno'ydu... Beni saran kolları alevdendi, Ruhu ateşle dövülmüştü, Dudakları kıvrıldığı an isimsiz bir yangına sürüklüyordu sizi. Ben ise onun küçük cehennemiydim. O herkesi yakarken Ben, yalnızca onu alevler içinde bırakıyordum. Inferno...