Inferno - Bölüm Otuz Bir♂

164 6 7
                                    

Inferno - Bölüm Otuz Bir

Şşş, 100 yorum? 100 yorum. 🌞

Uyandığımda yalnızdım. Gözlerim Inferno'nun olması gereken tarafa döndüğünde boşlukla karşılaştım. Yoktu. Uzandığım yerde doğrulduğum an koluma saplanan acıyla inledim. Scarlet her ne kadar nazik davranmış olsa da, kolumdaki acı hafiflememişti. Başım dönüyordu.

Alex'in nerede olduğunu merak ederek yataktan kalktım. Dün akşam söylediklerimi düşündükçe derin bir utanç hissediyordum. Yalnızca her şeyin üst üste geldiği bir andı ve acısını ondan çıkarmıştım. Ayrıca ona karşı olan hislerimden korkuyordum. Gün geçtikçe güçlenen hislerime karşılık veremeyeceği hissi beni yiyip bitiriyordu. Hissettiğim hiçbir şeyi saklamak istemiyordum ama önce onun düşüncelerini bilmem gerekiyordu. Ondan emin olmalıydım.

Dalgın bir şekilde banyonun kapısını araladığımda ışığı kontrol etmemiştim ve kapıyı çalma gereği de duymamıştım. Çünkü lanet olasıca Inferno düşüncelerimi ele geçirmişken hiçbir şey aklıma gelmiyordu. Küvette rahat bir şekilde uzanmış Alex'le göz göze geldiğim an şaşkınlıkla ona bakakaldım.

"Siktir, özür dilerim."

Rahat bir şekilde başını küvetin kenarına yaslamıştı. Boyu oldukça uzun olduğundan bacaklarının büyük bir kısmı dışarıdaydı. Dün kana bulanmış göğsü, temizlenmiş bir şekilde huzurla köpüklerin arasında dans ediyordu. Şanslıydım ki, köpüklerden dolayı lanet olasıca hiçbir yeri açıkta değildi. Yine de bakışlarımı ondan çekemiyordum.

"Özür dileyecek kadar üzgün görünmüyorsun," dedi tek kaşını kaldırırken.

Üzgün görünmediğimin bilincindeydim çünkü dikkatimi dağıtmıştı. Aynı zamanda karşısında iç çamaşırlarımla durduğumu da unutmuştum ve her ne olursa olsun arkamı dönüp gidemiyordum. Küvetten doğrulacak gibi olduğu an bir elimi gözlerime siper ettim. Ani hareketim kolumdaki dikişin acımasına sebep olduğunda inlememek adına sertçe dudağımı dişlemiştim bile.

"Buraya gel, Elisa."

Ciddi ses tonu kulaklarıma dolduğunda elimi yüzümden uzaklaştırarak ona döndüm. Hâlâ küvetteydi ancak oturuşunu düzelterek sırtını komple arkasına yaslamıştı. Kahverengi gözleri koyu bir renkle sarmalanırken elini bana uzattı. Bakışları dişlerimin arasında kalan dudağımda gezindi. O an oldukça tehlikeli bakıyordu.

Yavaş adımlarla ona yaklaştıktan sonra bana uzattığı elini tutarak karşısına oturdum. Çıplaklığından çekinmiyordu zaten ben de onu tamamıyla görebilmek adına çaba sarf etmiyordum. Karşısına oturduğumda ılık su tenime çarptı. Kendime çektiğim dizlerime sarılarak derin bir nefes aldım. Alex yavaşça bana yaklaşarak tek hamleyle saçımdaki tokayı alıp kenara attı. Tekrar arkasına yaslandığında gözleri üzerimdeydi. Suda boğulan saçlarıma baktı. Nefes alışverişlerimizle dalgalanan suyun ardında tüm bedenimi, görebildiği kadarıyla inceledi. Ondan çekinmedim.

"Alex, dün olanlar için özür dilerim."

Bakışları bedenimden ayrılıp gözlerime çevrildi. Dudakları sessizlikle mühürlenmiş gibiydi. Her seferinde onun ne kadar güzel olduğunu itiraf etmekten kendimi alamıyordum.

"Kendini affettir o zaman," dedi.

Yüzündeki ciddi ifadeye baktım. Kendimi affettirmem gerekmediğini biliyordum. Zaten beni affetmişti, bana kızgın değildi. Ama diğer yandan alay da etmediğini görebiliyordum. Mükemmel bakışları altında benden bir şeyler bekliyordu. Ona yaklaşmamı istiyordu.

Hafifçe yutkunduktan sonra hiç düşünmeden ona yaklaştım. Aramızda kalan bacaklarımı altıma alarak kollarının hemen yanında kalan küvetin kenarlarına sıkıca tutundum. Yavaşça ona yaklaştığımda ciddiyetini korudu. Dudaklarına uzandım ama onu öpmedim. İkimizin yüzü de aynı hizadayken gözlerimizi birbirimizden ayırmadan öylece bekliyor olmamızı önemsemedim. Onun mükemmelliği karşısında yalnızca bekledim. Dudaklarına ulaşmak için acele etmedim.

Cehennem Kadar DerinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin