Inferno - Bölüm Otuz Beş♂

177 11 8
                                    

Inferno - Bölüm Otuz Beş

(Paragraf arası yorumlarınız çok çok değerli... Özellikle 3 haneli sayıya ulaşınca sjajajs)

Uçak yolculuğumuzun bir kısmını atlatmıştık. Camdan dışarıyı seyrederek ve müzik dinleyerek her ne kadar oldukça sıkılmış olsam da, yerimden kalkmayıp Alex'in işine burnumu sokmamıştım. Hostes istediğim salatayı uzattığında gülümseyerek teşekkür ettim. Plastik korumayı çıkarıp kenara bırakırken bakışlarım istemsiz olarak Alex'e dönmüştü. O da aynı an benim tarafıma döndüğünde kaşlarımı çattım. Bana bakıyor olmasına rağmen konuşmasını bölmemiş ve yanındaki ortaklarına bir şeyler anlatmaya devam ediyordu. Ukala hergele...

İnadına karşı koymaktan sıkılarak önüme döndükten sonra bacaklarımı koltuğuma çekerek tabağı elime aldım. Tabağımda karışan tavukları ve salatayı tuhaf bir şekilde ayırırken arada birer çatal alarak zamanı öldürüyordum. En azından amacım herhangi bir şeye dikkatimi vermeyi başararak zamanın geçmesini sağlamaktı.

"Yemeğinle oynama."

Yanımdan gelen sesle irkilerek başımı kaldırdığımda, bakışlarım Alex'i buldu. Gömleğinin iki düğmesini açmış, kravatını çıkarmıştı.

"İşine baksana sen," diye mırıldandım bakışlarımı önümdeki tabağa çevirirken.

Yanımdaki koltuğa oturduktan sonra elimdeki tabağı ve çatalımı alarak kenara bıraktı.

"Adamları paraşütle uçaktan mı atmamı istiyorsun?" Ciddi şekilde sorduğu soruya karşılık sinirli bakışlarımı tekrar yüzüne çevirdim.

"Önceden bana da söyleyebilirdin," dedim ona dönerken.

"Söylememe pek fırsat vermedin açıkçası..."

"Fırsat vermedim mi?"

"Aynen öyle," dedi alayla gülerken. "İlk fırsatta kendini kucağıma bırakıp ahlaksızlaşmadan beni dinlesen söyleyecektim."

"Ahlaksızlaşmak demek?"

"Ahlaksızlaşmak," dedi gözlerini kısıp yüzünü bana yaklaştırırken.

Dudakları dudaklarıma kapanmak üzereyken kendimi geri çekerek başımı diğer tarafa çevirdim. Bir süre yanımda sessizce oturduktan sonra derin bir nefes alarak gittiğinde ben de rahat bir nefes verdim. Benimle oynuyor oluşu normalde her ne kadar katlanılabilir olsa da, son yaptığı oldukça gurur kırıcıydı. Tam ona karşı adım atmak için cesaretimi toplamışken bir anda cesaretimi kırmasını kolayca affetmeyecektim. Bu sırada onu biraz süründürmem de sorun olmazdı...

Düşüncelerimin arasında yarı uyuyarak, yarı Inferno hakkında acımasız planlar yaparak zamanımı öldürmüştüm. Uçak piste inip Alex, yolcularını uğurladıktan sonra çantalarımızı alarak onu takip etmem adına bana küçük bir işaret verdi. Hırkamı yan koltuktan aldıktan sonra umursamaz görünmeye çalışarak peşine takıldım. Aklımda yaptığım planı biliyor olsa şimdiden öfkeyle solumaya başlayacağına adım gibi emindim. Alex'in lüks arabasına ulaştığımızda ön koltuğa otururarak emniyet kemerimi taktım. Kısa bir süre sonra Alex'de çantaları yerleştirerek sürücü koltuğuna geçti.

"Eve mi gitmek istiyorsun?"

Sorusuna karşılık alayla ona baktım. Ne dememi bekliyordu acaba... Kendi evim yerine onunla bir yerlere gitmek istediğimi mi duymak istiyordu?

"Tabi ki de, evime gitmek istiyorum," dedim bakışlarımı ondan ayırmadan.

"Benden bu kadar çabuk mu sıkıldın?" Arabayı çalıştırırken bakışları bana kısa bir anlığına çarptı.

Cehennem Kadar DerinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin