Inferno - Bölüm Otuz İki♂

189 7 0
                                    

Paragraf arası yorumlarınız ve düşüncelerinizi paylaşıyor olmanız bana ilham veriyor. Lütfen hislerinizi paylaşın... Bol bol paragraf arası yorum bekliyorum! :P 100 yorum pls 🌞

*Bu bölüm +18 öğeler içerdiğinden rahatsız olacakların atlamasını rica ediyorum. Atlayacaklar gerçekten varsa yazsın, nolur yazın atlayacağım diyesısıdıssj

Inferno - Bölüm Otuz İki

Alex, sıkıca beni tutarken hızlı adımlarla odaya yöneldi. Koyu renk perdeleri henüz açmadığımız için oda boğuk bir atmosfer altındaydı. Birbirimizi net bir şekilde göremeyecek kadar karanlık, birbirimizden kaçamayacak kadar aydınlıktaydık. Sırtım yumuşak çarşafa nazikçe çarptığında, Alex kollarını çekmeden gözlerime baktı.

"Şimdi ne yapacağım biliyor musun?" Tehlikeli ses tonu kulaklarıma dolduğunda irkildim.

"Ne yapacaksın?"

Güldü. Oldukça tehlikeli bir gülüştü. "Sen sarhoşken zihnimi meşgul eden her şeyi gerçeğe dönüştüreceğim."

Tepki vermemi beklemeden dudakları oldukça yavaş bir şekilde dudaklarıma kapandı. Aklında hiç hoş şeyler olmadığı kesindi. Ve o hoş olmayan şeyleri gerçeğe dönüştüreceğini görebiliyordum. Dudakları şiddetini arttırarak üzerimde bir işkence uygulamaya başladığında inledim. Canım yanmıyordu ama varlığı bedenime tuhaf bir haz veriyordu. İnlememi örten dudakları gülümsemeyle kıvrıldığında parmaklarım istemsizce saçlarına ulaştı.

"Hoşuna gidiyordur umarım," diye fısıldadı.

Boğuk sesi, nefesiyle birlikte dudaklarıma çarptığında gözlerimi kapattım. Karşımda nasıl durduğunun farkında mıydı acaba? Dudaklarındaki izlerin, saçlarındaki dağınıklığın sebebi olmanın verdiği haz yetmezmiş gibi bir de o ilahi ses tonunu kısarak, nefesini dudaklarıma üflüyordu.

"Bunu yapmam daha mı çok hoşuna gitti?"

Aynı şekilde nefesi nefesime karıştığında yutkundum. Gözlerimi aralayarak ona baktığımda, kahverengi bakışlarının karardığını ve avına yaklaşan bir yırtıcı gibi kısıldığı gördüm. Çok güzeldi. Zihnimde sürekli onu övüyor olmamın verdiği tüm o rahatsızlığa rağmen durmadan söyleyebileceğim tek şey buydu. Fazla mükemmeldi...

"Konuş," dedi.

Zihnimde kendimle çarpışmayı bırakarak derin bir nefes aldım. Dudaklarının dudaklarıma çarpmasının yanı sıra, nefesinin tenimde bıraktığı etkiyi ne kadar çok sevdiğimi söylemedim. Onun yerine açlıkla dudaklarına uzandım. Öpüşmemiz istemsiz bir şekilde şiddetlenirken dudaklarımdan inilti çıkmaması adına kendimi oldukça zorluyordum. İnliyor olmamı sevdiği barizdi, ancak çok fazla inlersem bu onun için sıradanlaşacaktı. Benimle ilgili her şeyi sıradanlaşmadan sevmesini istiyordum.

(+18 atladınız mı küçük cehennemcikler sjajajsj)

Sol eli yavaş bir şekilde belime ulaştığında, teninin soğukluğuyla ürperdim. İstemsiz bir şekilde soğuğundan uzaklaşmak adına kendimi öne ittiğimde, hedefimden şaşarak yine onun soğuğuna yakalandım. Ben her nasıl onun sertliğini bacaklarımda hissediyorsam, o da göğsüne çarpan göğüslerimden ona aç olduğumu anlıyor olmalıydı.

Dudaklarını benden uzaklaştırdıktan hemen sonra derin bir nefes alarak hafifçe geri çekildi. Göğsünü üzerimden çektiğinde aramızda sanki esen bir rüzgâr varmış gibi titredim. Ellerini belime yerleştirdikten sonra bakışlarını göğüslerime çevirdi. Altında olmanın verdiği dezavantajla, ondan başka görebileceğim hiçbir şey yoktu.

Cehennem Kadar DerinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin