Inferno - Bölüm Yirmi Beş♂
*Güveniyorum bize, güzelinden 80 yorum yaparız sohbet muhabbet derken 😂Odanın kapısının birkaç kez çalındığını duyduğumda hamaktaki yastıkla başımı kapattım.
"Jordan?"
Alex'in sesi odayı doldurduğunda aptal görevlilerden birinin gelmemiş olmasının verdiği rahatlıkla yastığı tekrar başımın altına yerleştirdim. Dünya dönüyordu, cidden.
"Elisa, uyanık mısın?" Gür sesi kulaklarıma dolduğunda kaşlarımı çattım.
"Yooo..."
Çok konuşuyordu. Çok konuşuyor olmasının yanı sıra sesi çok gürdü. Rahatsız ediciydi. Ama sesinin ne kadar güzel olduğunu inkâr edecek değildim. Sadece biraz fazla bağırıyordu.
"Sakın bana öylece tekila içtiğini söyleme, Elisa!"
"Sana ne," diye mırıldandım gözlerimi kapatırken.
Çok soru sorduğunu da eklemeden geçemeyeceğim. Çok bağırmasının yanı sıra fazlasıyla sorguluyordu. Adım sesleri bana yaklaşırken öylece bekledim. Beni rahatsız etmesini istemiyordum. Zeminden gelen minik takırtı sesine karşı kaşlarımı çattım. Büyük ihtimalle tekila şişesini ayağıyla dürtmüştü. Neyse ki içini boşaltmıştım...
"Gözlerini aç," dedi yavaş bir şekilde. Önüme düşen gölgeden yanıma eğildiğini anlamak zor değildi.
"Bana emir verme!"
Parmakları nazikçe yüzüme düşen saçlara ulaştığında huysuz bir şekilde parmaklarını iterek arkamı döndüm. Umurumda olan en son şey üzerimdeki elbiseydi. Bana bakmak istese zaten bakardı. Ekstra bir çabayla ondan kendimi saklamama gerek yoktu.
"Elisa, bana dön."
Hamağı hafifçe iteklediğinde kaşlarımı çatarak ona döndüm. Yüzünde eğlenir gibi bir ifadeyle beni izliyordu.
"Hadi gel, elini yüzünü yıkayalım," dedi kolumu tutup kalkmama yardımcı olurken.
Hiçbir şey söylemeden öylece beklemeye devam ettiğimde keyifle beni kucağına aldı. Hiç zorlanmadan banyoya yürürken kollarımı boynuna sararak öylece bekledim. İki adım ötemizdeki banyoya gitmek neden bu kadar uzun sürüyordu bilmiyordum. Zaten o gün Dünya, özellikle dönüşünü hızlandırmış gibiydi. Başımı yavaşça geriye attığımda saçlarım Inferno'nun kollarından sarktı.
"İsmini Inferno koymalılarmış," dedim gözlerimi kapatırken. "Sana daha çok yakışıyor bence," diye mırıldandım.
"Alex'i sevmiyor musun?"
Beni kucağında sabitledikten sonra banyonun ışığını açtı. Lanet olası ışıklar oldukça rahatsız ediciydi, bende başımı Inferno'nun göğsüne yasladım.
"Inferno," diye fısıldadığımda sesim boğuk çıkmıştı. Dudaklarımdan dökülen harfler onun göğsüne çarpıp bana geri geliyordu, güldüm. "Inferno... Bu isim daha erotik."
Başımın altındaki göğsü hafifçe sarsıldığında gülüşünü görmek için gözlerimi araladım. Kucağındaki pozisyonumu değiştirerek ona bakmamı sağladı, bacaklarım arkamdaki soğuk tezgâha değiyordu.
"Demek daha erotik?"
Onu onaylarca başımı sallarken gülümsüyordum. Amacım kasıtlı olarak başımı sallamak ya da kasıtlı olarak sürekli gülmek değildi. Sadece Dünya dönüyordu. Komikti.
"Salyaların akmış, Jordan. Sen şu an pek erotik gözükmüyorsun ne yazık ki..."
Söylediklerine karşı kaşlarımı çattıktan sonra oturduğum lavabonun üzerinden yere indim. Sırtım göğsüne çarparken aynadan kendime baktım. Salyalarımın falan aktığı yoktu. Yalancının tekiydi. Ancak gözlerim kendimden ayrılıp ona kaydığında keyifli ifadesine karşı duraksadım. Kaslı kolları düşecek olsam beni yakalamak için hazırdı. Saçları doğal bir şekilde dağılmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Cehennem Kadar Derin
RomanceCehennem Inferno'ydu... Beni saran kolları alevdendi, Ruhu ateşle dövülmüştü, Dudakları kıvrıldığı an isimsiz bir yangına sürüklüyordu sizi. Ben ise onun küçük cehennemiydim. O herkesi yakarken Ben, yalnızca onu alevler içinde bırakıyordum. Inferno...