Inferno – Bölüm Dokuz ♂
Gün ışığıyla gözlerimi araladığımda saçlarım henüz kurumamıştı. Hafifçe esneyerek yatağımda doğruldum. Güneş, perdelerimi parçalayıp odamı kör edici bir aydınlığa boğuyordu. Başucumda duran telefonuma uzandığımda tuhaf bir hevesle yeni bir mesaj görmeyi bekledim. Ancak beklediğim gibi bir mesaj ne yazık ki yoktu...
Yüzümü yıkamak için banyoma girdiğimde dünden kalan kıyafetlerim beni karşıladı. Küvetin tıpasını çekip suyu boşaltırken yerde duran kıyafetleri kirli sepetine attım. İşlerimi hızla hallettikten sonra üzerime sabahlık alma gereği duymadan mutfağa indim. Tezgahtaki sebzelere uzanırken arkamda hissettiğim hareketlilikle gülümsedim.
"Anne, kahvaltı ettiniz mi?"
"Kahvaltı bahçeye hazırlandı..."
Tanıdık sesle ürperdim. Hızla arkamı döndüğümde kendini beğenmiş ifadesi yüzünde çoktan yer bulmuş Inferno'yla karşılaştım. Göz bebeklerim büyürken karşımdaki adam şaşkınlığımdan keyif alır gibiydi.
"Bakıyorum da çok şaşkınsın."
Parmakları nazik bir şekilde elmacık kemiklerimde gezinirken dudaklarında varla yok arası bir gülüş vardı. Neredeyse gülümsemek üzereydi... Yanaklarımdaki parmakları saçlarımı bulduğunda kaşları hafifçe çatıldı.
"Bana sabah duş aldığını söyle."
"Hayır, alma-"
"Aptal mısın sen? Dün öğlen banyo yapmana rağmen saçların hala islak mı?"
Dudaklarından sertçe dökülen kelimeler sinirlenmeme sebep oldu. Kaşlarımı çattım. Tepkime karşılık saçlarımdaki parmakları arkamdaki tezgâhı buldu.
"Spor yaptıktan sonra akşam tekrar banyo yaptım-"
"Ve saçlarını kurutmadan öylece yattın?"
"Ne var bunda, Inferno?"
Aramızdaki mesafeyi yok ederek tehlikeli bir şekilde yüzünü yüzüme yaklaştırdı.
"Gerçekten aptal davranıyorsun, Jordan."
Bir şey söylemek üzere dudaklarımı araladığım an, dudakları tarafından susturuldum. Inferno gözlerini gözlerimden ayırmıyordu. Dudakları dudaklarımı sertçe sömürürken tatlı tadı altında eziliyordum. Mükemmel bir histi... Bu hisse karşılık gözlerimi kapatmak istiyordum. Parmakları kalçalarımın hemen altında biten geceliğimin eteklerini bulduğunda acımasızca dudağını isırdım. Acıyla değil de, zevkle inlerken kanının tadını aldım.
"Elisa!"
Inferno, annemin sesiyle dudaklarımdan koptu. Yüzündeki ifade yanlış bir şey yapmaktan çok, isteğine ulaşmış bir çocuğun ifadesine benziyordu.
"Bu rezillikte ne?"
Annemin disiplinli ses tonu bana ulaştığında derin bir nefes aldım. Sosyetenin en gözde çapkınıyla üzerimde geceliğim varken öpüşüyordum. Hem de evimin mutfağında...
"Bayan Jordan, lütfen terbiyesizliğimi affedin."
Inferno'nun gözleri annemle buluştuğunda tezgâhtan uzaklaşarak bir şeyler gevelemeye başladım. "Sandığın gibi bir şey değil. Yani... Şöyle ki-"
"Elisa'yla bir ilişkimiz var."
Konuşmamı ok gibi bölen cümle soluğumun boğazıma takılmasına sebep oldu. Annemin ayıplar bakışları ikimiz üzerinde dolanmayı bırakıp, heyecanlı bir ifadeyle bana sabitlendi. Inferno'nun söyledikleri için onay bekliyordu. Reddettiğim takdirde beni azarlamaya hazırdı. Ancak diğer tarafta delici bakışlarıyla, kabul etmemi bekleyen Inferno vardı.
"Şey, henüz ciddi bir şey değil. Hemen söylemek istememiştim..." Sözlerime karşılık annemin yüzünü geniş bir gülümseme kapladı.
"Tatlım, sizin adınıza çok mutlu oldum."
Annemin kolları sıkıca beni sararken Inferno güçlü bir ifadeyle bana üstten üstten gülümsüyordu. Aptal.
"Alex, bizi bahçede beklemeye ne dersin?" Annem nazik bir şekilde onu bahçeye kışkışlarken çaresiz bir şekilde bekledim.
"Bayan Jordan," Inferno bahçe kapısını araladıktan hemen sonra bakışlarını anneme çevirdi. "Kılığı yüzünden ona kızmayın, sadece küçük bir sürpriz yapmak istemiştim."
Bahçenin kapısı kapanırken, annem meraklı bakışlarını yüzüme sabitleyip bana sorularla dolu olan kalabalık bir liste çıkardı. Inferno ve benim hakkımda bir sürü soru... Yalan söylemek zorunda kalacağım sorular...
Selam, nasılsınız? Lütfen aşağıdaki soruya küçük bir cevap verip bana birer yorum bırakın. Sizi seviyorum :*
Hikayede kime daha yakın hissediyorsunuz? Elisa Jordan/Alex Inferno
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Cehennem Kadar Derin
RomanceCehennem Inferno'ydu... Beni saran kolları alevdendi, Ruhu ateşle dövülmüştü, Dudakları kıvrıldığı an isimsiz bir yangına sürüklüyordu sizi. Ben ise onun küçük cehennemiydim. O herkesi yakarken Ben, yalnızca onu alevler içinde bırakıyordum. Inferno...