Inferno - Bölüm On Sekiz ♂
Yazardan Not: Bu bölüm çok olaylı, sizden bol bol paragraf arası yorum istiyorum.
İki gündür odamdan çıkmıyordum. Öfkeliydim. Ve evde herkes öfkemden kaçacak yer arıyordu. Bende odamda kalmaya karar vermiştim. Almam gereken ilaçlarla birlikte yemeklerimi yiyordum ve pansumanım için annem tarafından sıkça rahatsız ediliyordum. Üzerimdeki ilgiden sıkılmıştım. Babamın olanlar hakkında bir şeyler öğrenmek isteyişi beni geriyordu. Ayrıca tek başıma evden çıkmam da neredeyse imkansızdı... Babamın korumaları zorlamadığım sürece kapıyı açmıyorlardı, onları geçsem bile evin yakınında park edilmiş Range Rover'da korumaların beni takip edeceğini biliyordum.
Üzerimdeki kıyafetlerle birlikte yavaş bir şekilde bandajı da çıkardım. Yaralar kabuk bağlamaya başlamıştı ve en son ihtiyacım olan şey bandajla gezmekti. Derin bir nefes alarak huzurla duşa girdikten sonra rahatlayana kadar ılık suyun altında bekledim. Parmak uçlarım buruşana kadar suyun tadın çıkardım. Bedenim rahatlasa bile zihnim düşüncelerden arınmıyordu. Duştan çıktıktan sonra saçlarımı küçük bir havluya sararak yatağıma çıkardığım kıyafetleri giydim. Biraz da olsa başımı dinlemek en iyisi olacaktı...
Telefonumu sessize alarak sehpaya bıraktıktan sonra üzerime hırkamı alarak odadan çıktım. Yavaş adımlarla elimden geldiğince az gürültü yapmaya özen göstererek merdivenleri indim ve evin dış kapısını aralayıp bahçedeki korumalara gözükmeden yan bahçeye sıvıştım. Taştan duvarın kenarındaki sandalyeden güç alarak kendimi duvarın üzerine iterken düşmemek adına büyük çaba sarf ediyordum. Ellerim küçük taş parçaları yüzünden yanıyordu, umursamadım. Kendimi biraz daha iterek bacaklarımı evin dış tarafına sarkıttım. Korumaların hepsi diğer tarafta kalmıştı, yakınlarda da araba gözükmüyordu. Duvarın kenarlarından tutarak aşağı sarktım. Yere ulaştığımda dizlerimdeki hafif çizikler dışında bir sorun yoktu. Şapkamı kapattıktan sonra hırkamın fermuarını da çekerek hızlı adımlarla evden uzaklaşmaya başladım.
Adımlarım beni sahil kenarına çıkardığında zihnim düşüncelerle doluydu. Dalga seslerini dinleyerek en köşede kalan kayalıkların arka tarafına saklandım. Burada olduğumu kimse göremezdi, kimse beni buradayken rahatsız edemezdi. Müzik çalarımın kulaklıklarını taktıktan sonra sesini kısarak dalgalara karışan müziği dinledim. Huzurlu olmak için ihtiyacım olan her şeye sahip olmamın yanı sıra, tuhaf bir mutsuzluk hissediyordum. Kumların üzerine uzandığımda, nemli saçlarıma karışan kum tanelerini umursamadım.
Inferno karanlıktı. Inferno istemsiz olarak bile can yakabilen bir adamdı. Inferno tehlikeydi. Ve bende tehlikeye açtım. Yıllardır aydınlıkta kalmış olmanın verdiği rahatsızlıkla gölgesine sığınmak istiyorum. Karanlığında gözlerimi yumup, yıllarca onun kollarında uyumak istiyordum. O öyle bir adamdı ki, karanlıktan korkuyor bile olsam ona koşabilirdim. Siyahtan daha koyu bir renk bile olsa, onu aydınlık görebilirdim. Ancak onun görmek istediği bir renk yoktu. Onun kaybolmak istediği kolların sahibi değildim. Onun amacı beni kollarına almak bile olsa, düşünceleri arsızdı. Beni bedenim için istiyordu. Ona ulaşılmaz gözüktüğüm için tadıma ulaşmak istiyordu. Zihnimde ona kurduğum bariyerleri atlayarak beni yıkmak istiyordu. Benimle oynuyordu. Oynamamalıydı.
Hava kararmaya başlamıştı. Ancak uzandığım yerden kalkıp eve dönecek gücü dizlerimde bulamıyordum. Bir süre daha öylece kalmak istiyordum. Güneşin batmaya başlayan ışığı altında denizde bir adam gördüm. Bu adamın yüzü tanıdıktı. Bana bakıyordu. Dizlerine çarpan dalgaları umursamadan gülümsüyordu. Titredim. Bir adım geri çekildiğinde düşecek gibi oldu. Korkuyla uzandığım yerde doğruldum. Adam umursamazca yavaş adımlarla geri çekiliyordu. Kulağımdaki kulaklığı çıkararak yere fırlattım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Cehennem Kadar Derin
RomanceCehennem Inferno'ydu... Beni saran kolları alevdendi, Ruhu ateşle dövülmüştü, Dudakları kıvrıldığı an isimsiz bir yangına sürüklüyordu sizi. Ben ise onun küçük cehennemiydim. O herkesi yakarken Ben, yalnızca onu alevler içinde bırakıyordum. Inferno...