Inferno - Bölüm Otuz♂

157 6 4
                                    

Inferno - Bölüm Otuz

*Paragraf arası yorumlarınızı bekliyorum. Bu sefer kaç yorum olsun?
Bence de 100 🌞 hep birlikte 🌞

Koşuyorum. Durmamı gerektirecek hiçbir şey yok. Koşuyorum. Beni tutan, durmama sebep olacak tüm bağları yok saymama rağmen kafamda susmayan birkaç ses var. Alex orada. Çok uzak değil. Cehenneme koşuyorum. Alev alacağımı biliyorum. Canım çok yanacak ama duramıyorum. Sonra Alex'e sıkıca dolanmış kolları görüyorum. Güçlü kollar onu aşağıya çekiyor. Boynuna değen bıçağın ucu kana bulanıyor. Alex de ölürken beni izliyor. Bağırıyorum ama isyanım cehennemimi bana getirmeyecek biliyorum...

İrkilerek gözlerimi araladığımda bakışlarım anında Alex'i buldu. Endişeli bakışları üzerimdeydi, direksiyonu normalde olması gerektiğinden daha çok sıkıyordu, kaşlarını çatmıştı.

"İyi misin, küçük cehennemim?"

Başımla onu onayladıktan sonra alnıma yapışan saçlarımı geriye iterek derin bir nefes aldım. Buradaydı, yanımdaydı ve sağlıklıydı. Hiçbir sorunumuz yoktu.

"Otele geldik sayılır. Eşyalarımızı alıp hemen eve döneceğiz, Elisa."

Ona cevap vermedim, gitmek istemiyordum. Dizlerimi kendime çekerek cam tarafına döndüm. Yanımızda akıp giden trafiğin parlak ışıklarından gözlerimi alamıyordum. Yorgundum. Ne yapmak istediğimden emin değildim. Korkuyordum.

Karmakarışık hisler içerisindeydim.

"Eve dönmeyelim Alex," dedim dışarıyı izlemeye devam ederken. "Otelde kalalım."

Alex hiçbir şey söylemeden derin bir nefes aldı ve arabayı biraz daha hızlandırdı. Bana kızmadığını biliyordum. Sessizliği ve ilgisinden belli olan kadarıyla kendisine kızgındı. Ben zarar gördüğüm için sinirlenmişti. Bense, hâlâ o zarar görebilecekmiş gibi korkuyordum.

Araba otelin önünde durduğunda Alex'i beklemeden kapımı araladım. Serin hava titrememe sebep olsa da güzel hissettiriyordu. Gözlerimi kapatıp öylece beklemeye başladım. Yorgundum. Temiz hava tenime çarparken orada uyuklamak istiyordum. Alex'in güçlü kolları beni hiç zorlanmadan kucağına aldığında hiçbir tepki vermeden öylece beklemeye devam ettim. Gözlerimi aralamadım. Asansöre bindik. Beni sıkıca tutmaya devam etti. Kokusunu içime çektim. Odanın kapısını zorlanmadan aralarken beni bırakmadı. Yatağın örtülerini sertçe çektiğini duyabiliyordum. Beni nazikçe yatağa bıraktı. Gözlerim kapalıydı. Kollarımdan nazikçe tutmasına rağmen parmakları kolumdaki dikişe çarptığında kısık bir sesle inledim. Tepkisizliği canımı daha çok yaktı. Hiçbir şey söylemeden parmaklarını çekti. Yine de gözlerimi aralamadım. Dolabın açıldığını duydum. Askı sesleri geliyordu. Belki de gidecektik. Burada kalmak istiyor olmam belki umurunda değildi. Ancak sıcak parmakları elbisemin fermuarına ulaştığında duraksadım. İsteğimi reddetmeyecekti. Biliyordum.

Nazik bir şekilde fermuarı indirdikten sonra dikkatli bir şekilde elbiseyi kollarımdan sıyırdı. Elbisenin bollaşan kısmı bacaklarımın üzerine düştükten hemen sonra Alex doğrulmama yardım etti ve kanlı elbiseyi kenara attı. Yalnızca iç çamaşırlarımla karşısında duruyordum. Rahatsız olmadım. Ardından hiç beklemediğim bir şey yaptı. Başını bacaklarıma yasladı. Saçları karnımı gıdıkladığı an gözlerimi açtım.

Kucağıma başını yaslamış, gözlerini yummuş öylece bekliyordu. Kaşlarını çatmıştı, gergin bir ifadesi vardı, kendini kasıyordu.

"Özür dilerim, Elisa," dedi sessiz bir şekilde.

"Dileme," diye fısıldadım.

Parmaklarım saçlarını bulduğunda derin bir nefes aldı. Çattığı kaşlarını serbest bırakarak huzurlu bir şekilde dakikalar boyunca bekledi. Saçlarında gezinen parmaklarımı tuttuğunda gözleri kapalıydı. Yavaş hareketlerle bütün parmaklarımı tek tek öptü. Gözlerini hafifçe araladı. Yüzünü yasladığı bacağımı öptü. Saçlarının çarptığı karnımı öptü. Bıçağın kestiği yarayı bulup avucumun içini öptü. Kolumda kuruyan kanı önemsemedi, dikiş atılan yarayı öptü. Omzumu öptü. Boynumu öptü ve derin bir nefes alarak öylece bekledi. Sonra bana sarıldı. Sıkıca, bırakmayacak gibi sarıldı.

Cehennem Kadar DerinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin