Nerede paragraf arası yorumlar? Okumaya geliyorum... Bu arada jupiterdenceren güzel yorumların için teşekkürler. Daha çok paragraf arası yorum daha çok bölüm! *-* Şey yapalım mı, hikayenin toplam oyunu 3 haneli mesela.........
Inferno - Bölüm Yirmi İki♂
Inferno beni eve bıraktıktan sonra babamla biraz sohbet etmek için içeri gelmişti. Annem de, babam da benim için endişeli gözüküyorlardı. Neyse ki Alex, onlara kafamızı dinlemek için uzaklaştığımızı söylerek içlerini rahatlatmıştı.
"Yanına gitmeyecek misin?"
Annemin sesiyle daldığım düşüncelerden uzaklaşarak ona döndüm.
"Kimin yanına gitmeyecek miyim?"
"Alex, gidiyor da. Veda etmek istersin belki..."
Olumsuz anlamda başımı salladıktan sonra bakışlarımı elimdeki kitaba indirdim.
"Kavga mı ettiniz?" Annem yanıma gelip elini omzuma koyduğunda sıkıntıyla ofladım. Bu yalan işi çok uzuyordu. Son vermenin zamanı gelmişti.
"Anne, Alex'le aramızda öyle bir ilişki yok. Size yalan söyledik."
Elimdeki kitabı kenara bırakıp anneme döndüğümde, sakin bir gülümsemeyle karşılaştım.
"Ne var?" Dedim anlamaz bir şekilde.
En azından kızmasını, neden yalan söylediğimizi sorgulamasını bekliyordum. Sessiz kalıp bana gülüyor olması hiç yardımcı olmuyordu. Aksine kendimi daha fazla suçlu hissetmeme sebep oluyordu.
"Boynundaki morluğu da kendin yapmışsındır o zaman."
Annemin kendinden emin bir şekilde sarf ettiği sözlerle duraksadım. Hızla yerimden kalkıp banyonun aynasına ulaştığımda şaşkınlıkla kendime bakakaldım. Inferno bana hiçbir şey söylememişti! Ben de aptal gibi aynaya bakma gereği duymamıştım. Yüzündeki keyifli ifadeyle beni izleyen anneme bakmaktan kaçınarak banyodan çıktım.
"Şimdi söyle bakalım... Kavga mi ettiniz?"
"Evet," diyerek yalanıma devam ederken gergindim.
"Neden olduğunu eminim anlatmayacaksındır..."
"Evet." Çünkü anlatabileceğim bir şey yoktu.
"O halde ona sorarım."
"Anne!"
"Tamam, Alex'le konuşmak yok..."
Annem keyifli bir şekilde kapımı kapatarak odadan ayrıldığında elime geçen yastığı arkasından fırlattım. Lanet olsun. Yalan söylemekten nefret ediyordum. Özellikle açıklayamayacağım bir şekilde yalana sürüklenmiştim ve işin içinden nasıl çıkacağım konusunda hiçbir fikrim yoktu. Alex'in tavırlarına anlam veremiyordum. Bu da yetmezmiş gibi sürekli yakınlaşıyorduk. Düşünüp, doğru karara varmam için bana zaman tanımıyordu. Sanki işleri yoluna koymamı istemiyormuş gibiydi...
"Elisa?"
Bakışlarımı tavandan ayırarak, omzunu kapının kenarına yaslamış Alex'e döndüm.
"Ne zamandır oradasın?"
"Bir süredir... Kapını çaldım ama duymadın." Alex'in bakışları endişeli bir şekilde üzerimde geziniyordu.
Ardındaki kapıyı aralık bırakarak yanıma geldi. Yatağın kenarına oturduktan sonra derin bir nefes alarak saçlarımı okşadı.
"Bir sorun mu var?"
Cevap vermekten kaçındığımda parmakları saçlarımdan ayrıldı. Ancak bakışlarını üzerimden çekmiyordu.
"Sormam aptallıktı. Elisa, bana bak. Arabada Josh'ı sayıklıyordun. Sessiz kalarak hiçbir şeyden kurtulamazsın." Parmakları kolum boyunca nazik bir yol izleyerek parmaklarıma dolandı. "Konuş benimle, Jordan."
Ona baktım. Sessizce benim tepki vermemi bekliyordu. Öfkelenmeye başlasam kollarıyla beni sarıp dikkatimi dağıtacağını biliyordum. Ağladığımda beni omzuna çekecekti. Ama nedense hiçbir tepki veremiyordum. Gördüğüm rüyanın ardından, zihnimi karanlık düşünceler meşgul ediyordu. Bana dokunan adam katildi. Bir adamın intiharında parmak izleri asılıydı. Josh'ın boğazında bir ilmek vardı ve Alex o ilmeği umursamadan onu boşluğa itmişti. Alex bir zamanlar sevdiğim adamı öldürmüştü.
Parmakları elimi sıkıca tuttuğunda kaçırdığım bakışlarım tekrar gözleriyle buluştu. Ona baktığım da tuhaf bir his göğüs kafesimde kol geziyordu. Ona baktığımda içime umut doğuyordu. Ama aynı zamanda ona baktığımda korkuyordum. O, beni sevecek bir adam değildi. O umutlarımı boşa çıkaracaktı, biliyordum.
"Jordan?"
"Inferno, konuşmak istemiyorum."
Tepki vermeden yavaşça yanımdan kalktıktan sonra kapıya yürüdü. Ona baktım. Nedense, yüzündeki ifadesizlikten, onun da karmakarışık hisler içinde olduğunu görür gibiydim.
"Babanla konuştum. İki gün sonra benimle Kanada'ya geliyorsun."
Karşı çıkmak üzere ağzımı açtığım sırada odamdan çıkarak kapımı kapattı. Oflayarak kendimi yatağıma bıraktıktan sonra hayretle arkasından baktım. Bu adam, beni nasıl susturmasını gerektiğini çok iyi biliyordu. Ve korkunç bir şekilde, o çaba sarf etmese de ona itaat etmeye başlamıştım. Telefonumun mesaj sesi dikkatimi dağıttığında tanıdık numaranın gönderdiği mesaja baktım.
Alex Inferno: Boynundaki morluğu kapatmadan odandan çıkma derim. Babanın dikkatini dağıtmak istemeyiz. (16:28)
Bu bölüm hakkında düşüncelerinizi benimle paylaşmayı unutmayın, neler düşündüğünüzü deli gibi merak ediyorum! Ayrıca yeni bölüm için oy sınırımız 15 ve yorum sınırımız 25! Görüşürüz!!!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Cehennem Kadar Derin
RomanceCehennem Inferno'ydu... Beni saran kolları alevdendi, Ruhu ateşle dövülmüştü, Dudakları kıvrıldığı an isimsiz bir yangına sürüklüyordu sizi. Ben ise onun küçük cehennemiydim. O herkesi yakarken Ben, yalnızca onu alevler içinde bırakıyordum. Inferno...