(+18 içerik vardır. Rahatsız olacakları pistten alalım.)
Inferno - Bölüm On Dokuz ♂
Boynumda hissettiğim baskı uykumu böldüğünde huysuzca mırıldandım. Anlam veremediğim bir ıslaklık boynum boyunca yol alırken parmaklarım göğsümün üzerindeki ağırlığa yöneldi. Yumuşak saçlar parmaklarımın arasını doIdurduğunda hafifçe gözlerimi araladım.
"Inferno?"
Meraklı sesimle birlikte, boynumda gezinen dudaklar çeneme doğru yol almaya başladı. Bakışlarımız birbirine çarptığında gülümsedim. Hafifçe şişmiş göz kapaklarına dokunduktan sonra parmaklarım tekrar dağınık saçlarını buldu. Kalbimdeki kelebekler karnımın hemen altına yol almaya başlamışlardı.
"Müsaadenle, Jordan..."
Dudakları dudaklarımı buldu. Sıcacıktı. Hiç acele etmeden, ağırdan alarak tadımı aldı. Nefesimiz kesildiğinde kısa bir an benden ayrıldı ve daha sert bir şekilde beni öpmeye başladı.
Dudaklarımı hırpalıyordu. Baskısı altında dudaklarımın şişeceğine adım gibi emindim. Saçlarına asılarak onu kendime çektim. Alt dudağını hafifçe ısırdığımda inledi. Kanının tadını alabiliyordum. Dilim dudaklarına bulaşan kanı tadarken kendini bana bastırdı. Tüm sertliğini tenimde hissedebiliyordum.
Soluksuz birkaç saniyenin ardından dudaklarını benden uzaklaştırarak çenem boyunca kavislenen bir yol izledi. Dudakları yaşam damarlarım boyunca tehditkar bir şekilde ilerlerken dili tenimi dövüyordu. Hızlanan nefesimle birlikte göğüslerimiz birbirine çarpıyordu. Boynumun arka kısmında bir nokta buldu. Diliyle o noktayı dövmeye başladığında inlememek adına dudağımı ısırdım. Bir yanım onu itmek istese de, onu boynuma bastırıyordum. Parmaklarım altında ezilen saçlarını çekiştirirken canını yakıyor olmak pek umurumda değildi. Dişleri tenimle buluştuğunda dudaklarımdan dökülen inilti odayı doldurdu. Bir eliyle sağ bacağımı beline çekerken onu hissetmem için elinden geleni yapıyordu. Dudakları biraz daha aşağı kayarak köprücük kemiğimle buluştu. Tıpkı dudaklarımı öper gibi orada da küçük bir işkenceye başladığında gözlerimi kapattım. İstemsizce kıvrılan belim beni ona daha da yakın olmaya itiyordu.
Köprücük kemiklerime yaptığı işkence sonlandığında geri çekildiğini hissettim. Gözlerimi aralayıp ona baktığımda yarattığı manzarayı seyrettiğini gördüm. Bakışları arsız bir şekilde boynumda geziniyordu. Dudağının kenarı hafifçe kıvrıldı. Başını tekrar boynuma gömdüğünde benimle birlikte o a inledi. Dudakları siyah kazağın yakası el verdikçe aşağı kayarak tenimi okşuyordu. Inferno bedenimde tatlı bir keşif sırasındayken ben de onu keşfetme tutkusuyla yanıyordum. Saçlarından çekerek onu dudaklarıma yönelttiğimde, dudaklarımı yakacak bir sertlikte beni öpmeye başladı. Parmakları kısa bir an kazağımın eteğinde oyalandıktan sonra içeri firar ederek çıplak belime dolandığında istekle kendimi ona ittim. Sıcak parmak uçları göğsüme tırmanırken gözlerimi kapattım. Dudaklarım arasından derin nefesler firar ederken açıkta kalan dudağımın kenarına küçük öpücükler bırakmaya devam ediyordu.
"Inferno..."
Ben istemsizce inlerken yaptığı eziyete ara vermedi. Bakışlarının yüzümde sabitlendiğini hissedebiliyordum. Sol göğsümü parmakları arasına aldığında titredim. Saçlarındaki ellerim omuzlarına aydığında kendini bacaklarımın arasına biraz daha bastırdı. Beni ne kadar istediğini zihnime kazımak istiyor gibiydi. Diğer eli eşofmanımın bol paçasından tırmanarak baldırıma kadar ulaşırken dudakları arasından ıslar gibi ses zihnime kazındı. Yalnızca bana değil, kendisine de eziyet ediyordu. Yumuşak bir şekilde bacaklarımı keşfederken, diğer eliyle göğsümü sıkıyordu. Bacağımdaki parmakları biraz daha yukarı uzanarak baksırın kenarından bacağımın iç kısmını gıdıklamaya başladı.
Dudaklarımdan ismi döküldüğünde göğsümü bırakarak diğer bacağımı da beline çekti. İsmini söyleyerek inlediğimde, içindeki alevi körüklemiştim. Dudakları sert bir şekilde dudaklarıma kapandığında parmakları baksırda biraz daha aşağı kaydı. Bana dokunmak üzereydi. Parmaklarım koluna sıkıca yapıştığında dudaklarından güler gibi bir ses çıktı.
"Gözlerini aç, Elisa."
Dudakları dudaklarımdan ayrıldığında duyduğum komutla gözlerimi araladım. Bakışları bin kat koyulaşmıştı. Dudakları kızarmış ve saçları parmaklarımın izini taşırcasına dağılmıştı. Gözlerini gözlerimden ayırmadı. Tırnaklarımı geçirdiğim kolunu hafifçe oynatarak elini baksırın içine soktu. Parmakları tenimi bulduğunda inledim. Gözlerimi açık tutmak adına kendimle büyük bir savaş içindeydim.
"Siktir," diye fısıldadığında onun da kirpiklerinin titrediğine sahit oldum.
Bakışları altında gözlerim kapandığında parmaklarını tenimden uzaklaştırdı. Bir yanım bana dokunup bende kaybolması için yalvarırken, karşısında cesaretimi kaybetmekten de korkmuyor değildim.
"Gözlerini kapatma," diye fisıldadı dudaklarıma doğru. Nefesi tenimi yakıyordu.
Parmakları tenime değmeden hemen önce gözlerimi zorlukla araladım. Bakışlarımız birbirimizde asılı kalmıştı. Dudaklarını nazikçe dudaklarıma bastırdı. Parmakları kadınlığımı okşadığında inleyerek kendimi ona bastırdım.
"Küçük cehennemim, yanıyorsun..."
Bulunduğumuz konumla birlikte yanaklarımın da kızardığına adım gibi emindim. Ancak umursadığım tek şey bana dokunuyor olmasaydı. Dudaklarını hafifçe yaladıktan sonra işaret parmağını oldukça yavaş bir şekilde içime itti. Aynı anda ikimizde inlediğimizde onu omuzlarından tutarak kendime çektim. Belinden düşmek üzere olan bacağımı diğer eliyle sabitlerken gözlerinin alev aldığını gördüm.
"Elisa, çok sıcaksın, güzelim."
Dudakları beni bulduğunda gözlerimi kapatarak öpüşüne karşılık vermeye başladım. Hazır olmadığımı düşünüyormuşçasına parmağını içimden çıkararak kadınlığımı okşamaya başladı. Dudaklarımda dinmek bilmeyen bir inilti yer edinmişti. Kendine uydurduğu bir ritimle üzerimde gezinirken eş zamanlı olarak dudaklarından hırıltılar dökülüyordu. Az önce beni öpen adamın dudakları hayvani seslere kucak açmıştı. Nedense bu, ona olan ihtiyacımı arttırmıştı...
Kontrolü onun eline bırakalı çok uzun zaman olmuştu. Yıllar gibi uzun geçen kısa bir anın ardından titremelerim şiddetlendi. Güçlü parmakları altında kasıldığımı hissettim. Ben cennetin en üst katmanından, bir anda cehennemin derinliklerine düşerken kaba bir küfür savurdu. Kolları arasındaki bedenim aralıksız olarak titriyordu.
Kollarıyla beni biraz daha sardı ve parmaklarını baksırımın içinden çıkararak saçlarıma bir öpücük bıraktı. Beni saran bedeni de hafifçe titriyordu. Benim kadar huzurlu hissedip hissetmediğini merak ettim.
Inferno bedenime hediye ettiği haz dalgasının izleri silinene kadar bana sıkıca sarılmaya devam etti...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Cehennem Kadar Derin
RomanceCehennem Inferno'ydu... Beni saran kolları alevdendi, Ruhu ateşle dövülmüştü, Dudakları kıvrıldığı an isimsiz bir yangına sürüklüyordu sizi. Ben ise onun küçük cehennemiydim. O herkesi yakarken Ben, yalnızca onu alevler içinde bırakıyordum. Inferno...