Ülkemizde git gide çoğalan ve önüne geçilemeyecek bir durum, Sosyal Şizofreni hastalığı..(durumu)
İnsanlarımız neden bu duruma düşürüldü ? Neden zıt kutuplar arasında bir bağlamda buluşamadık ve fikirlerimizi taraflar için değil de toplum için harcayamadık ? Toplum arasında tarafların oluşturulması da biz bireyler tarafından enjekte edilmekte ve giderek piramitler halinde alt alta sınıflandırılmaktadır. Toplumlar ne kadar çok kalabalık hallere bürünür ise karşıt görüşler ile birlikte istek ve talepler arasında ortak paydalarda buluşamama durumları baş göstermektedir. Bu durum ise insanları taraf oluşturmaya yöneltir ve çoğunluk içerisinde azınlık gruplar halinde bölünmeler meydana gelir. Bir köy ortamı hayal edin, çiftçiler için mallarını satmak üzere yol yapım çalışması talebi ve çocuklar için köy içerisine okul yapımı talebi arasında kararsız kalan ve anlaşma sağlayamayan köylülerin, taraf oluşturması ve ayrışması durumu basit bir örnek olabilir. Hâlbuki ortak payda da anlaşma sağlamak hiçte zor değildir. Mesela köy içerisine okul yapımı yerine, yol yapımı sağlanır ve çocukların şehirde okula gitmeleri için aynı yolu kullanabilecek servis temini yapılırsa; hem çiftçilerin hem okula gidemeyen çocukların sorununu ortadan kaldıracak olması örneği gibi. Toplum içerisinde bunun gibi daha nice sorunların çözülmesi için olanaklar bulunsa da insanoğlu dediğim dedik çaldığım düdük olmaya yüzyıllardır devam etmiştir.
Bu toplumsal kült bir sorun haline gelmiş, en az darbe yiyenler azınlıklardan oluşan toplumlar olmuştur. Kalabalık ve etnik bir coğrafya da sosyal şizofreni hastalığı oldukça fazlalık gösterir. İnsanların realiteden uzaklaşmaları ve hissizleştirilmeleri konusunda psikolojik saldırılardan çok fiziksel saldırıların da yapıldığı apaçık bir gerçektir. Bu saldırılar ile birlikte insanları gerçekler ile olan bağlarını koparmak ve test etme yetilerini kaybetmelerini sağlamak amaçlanmıştır. Eski toplumlarda ve kültürlerde siyahi vatandaşlara yapılan fiziki işkence yöntemleri ile onları yorucu işlerde çalışmaya zorlama ve kölelik sistemi adı verilen düzeyde kullanmaya iten durumdan bahsediyorum. İç karartıcı bir şekilde yüzyıllardır hiç vazgeçilmemiş ve hala etkisini devam ettiren bir yöntem olmuştur. İnsanlığımızın ne kadar magma düzeyine yakın, itici ve kaba durduğunu hayal bile edemiyorum.. Ahlaki değerlerimize, aile yaşantımıza, insanlar arasında kullandığımız lisana, iletişim kurduğumuz her türlü varlığımıza sirayet etmiş bir illet..
Bulunduğumuz coğrafya itibari ile toplumsal bir sorun olmaması imkânsız bir durum. Orta doğu ve Anadolu bölgesinde yaşamış, yaşayan ve yaşayacak olan toplumlarda benim kanaatimce hiç sonu gelmeyecek bir hastalık bu. Gribin kökü kazınır da bu hastalığın kökü kazınamaz diye düşünüyorum. En basit uygulama yöntemi belirli bir tutum ve davranış sergilemesini istediğiniz topluma anarşi, terör, cinayet, tehdit, cinsel saldırı vb. eylemlerle bastırılma duygusunu yaşat ve o toplumu korkut.. Olayları kavramasını, korku duygusunu ön plana çıkartarak unuttur ve tecrübe etmesini engelle. Bu kadar basit. Biliyorum okudukça sinirleniyor ve kahrediyorsunuz. Altında yatan davranış ise Şizofreni hastalığında belirtilen acı bir gerçektir. Şizofreni bir hasta yağmur yağdığında yağmurun yağmasını kendi üzüntüsünden kaynaklı olduğunu, hatta güneşin doğuşunu bile kendisi için gerçekleştiğini düşünür. İşte bu toplumlara yapılan anarşi, terör, cinayet, tehdit, cinsel saldırı vb. eylemler tamamıyla insanlarda bu duygunun içlerinde yer etmesini sağlamak içindir. İnsanların toplumda yer etmelerini ve söz sahibi olmalarını engellemek ve uzaklaştırmak için uygulanmış bir stratejidir. İnsanları çeşitli psikolojik yıpratma ve saldırılar ile yıldırmak, yapılan bütün bu eylemlerin sanki o toplumda ki insanlar için gerçekleştirildiğini inanmalarını sağlamaktır.
Sosyal şizofreni hastalığına yakalanan insanların iki aşamalı çözüm odağı bulunur. Bunlardan birisi ve olumlu sonuçlanmaya yakın olanı şudur; Kalbinde yer alan korku ve endişelere kapılmama ve üzerine gitme, yani korku ve endişeye neden olan tutumun niçin olduğunu araştırma ve tedavi alma hususunda uzman insanlara danışarak destek almaya çalışma durumu. İkincisi ise çok yaygın bir durum ve vahim olanı, korkularının ve endişelerinin esiri haline gelme, uzaklaşma ve sindirilme durumu. Bu durum sonucunda realiteden uzak, olayları test etme yetisinden uzak, iletişimsiz ve ürpertici şekilde çözüm odaksız, toplumdan uzaklaşarak ve perdelerini indirerek olan bitenden kaçarak yaşam sürdürme durumu.
İnsan beyninde ortak bir ideal oluşturulmazsa, beynin bir kısmı başka diğer bir kısmı da başka çalışır ve şizofreni durumu ortaya çıkar. "Toplumun da bir kısmı başka, diğer bir kısmı başka hedefler ve idealler peşindeyse o toplumda huzur bozulur ve sosyal şizofreni denilen durum yaşanır"
Sosyal şizofreni hastalığı ya da durumu diyelim ülkemizde iç ve dış etkenler tarafından yapılmakta ve insanlarımız toplumsal birliktelikten uzaklaşmaktadır. Yazımın siyasi bir içeriği olmasa da dış etkenler kısmına girecek olursak ülkemizde başlı başına en büyük toplumsal birlikteliğimiz terör illetine karşı beraber olmak ve mücadele etmektir. Bu mücadelenin sapasağlam ve kararlı bir şekilde ilerlemesinde ki ana etken, vatan sevgimiz ve milletimizin din ve devlet konusunda asla taviz vermemeleri olmuştur. Sosyal şizofreninin üzerine gidelim ve çözüm odağımızı asla kaybetmeyelim, bilinçli toplum ve birlikte toplum olalım..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İnsan Hak'ta Hak İnsanda
DuchoweCopyright © 2021 Tüm Hakları Saklıdır. İçindeki rengârenk yaşamı belli etmek istersin, siyah beyaz kalmış bir dünyaya.. Toplum psikolojisi ve empati bölümleri içeren bu kitap, sosyal şizofreniye doğru yol alan bu zorlu yaşam mücadelesinde, bizleri t...