Narsistliğin Gölgesinde Bir Yaşam..

56 37 20
                                    

Hemen hemen her kişilik yapısında mevcut olmasa bile çevremizde gayet çoğunluktalar ve yalnızlar. Onlardan kaçarak yaşamak yerine onların dehlizlerine inmeli ve yapısal olarak dengelerini sağlamaya çalışmalıyız. Kim mi onlar? Çok iyi biliyorsunuz ya da siz de onlardan birisiniz..

Kendini beğenmiş, poh pohlanmayı hayat felsefesi haline getirmiş ve etrafında olan bitene karşı sağır ve dilsiz insanlardan bahsediyorum. Başkalarının yaşadığı hayata ve yaşattığı duygulara karşılıksız kalan ve umursamayan bireyler git gide artıyor farkında mısınız? Kendi benliklerini başka insanların yerine koymayan ve anlamaya dahi çalışmayan bencillik çukurunda boğulmuş asilzadeler.. Halbuki kendi canları ve mülkleri hususunda oldukça ehemmiyetli davranış sergiler ve ciddiye alınmak isterler. Gel gelelim asıl kalplerin ve mülklerin esas sahibi Allah (c.c.) bu insanlara ne der, ne söyler..

Kuran-ı Kerim' de Nisa suresinin içerisinde bulunan şu ayette "Nefisler kıskançlığa ve bencil tutkulara hazır (elverişli) kılınmıştır." bencilliğin insan yaratılışından kaynaklandığı belirtilmiştir. Peygamber efendimiz de bir hadis-i şerifinde "Bu canı bu tende tutan Allah'a (c.c.) yemin ederim ki, bir kişi hayır namına kendisi için istediğini, bir başka Müslüman kardeşine istemedikçe iman etmiş sayılmaz." buyurarak bencilliğin karşıtı olan diğerkâmlığın imanın bir göstergesi olduğunu ifade etmiştir.

İslam literatürlerinde bencillik, kendini beğenme, pintilik, böbürlenme, aşağılama ve cimrilik gibi terimlerin bulunmadığını hatırlatarak, esasında insanın İslam kültürü ve kurallarına bağlı olarak yaşamını sürdürdüğünde kişilik sorunu ve psikolojik bir boşlukta olmayacağı görüşündeyim. Kişinin özü neyse gönlü de ondandır. Özünde iyilik yatanın gönlünde çıban bitmez.. Kevser bahçeleri ile donatılmış, gül tomurcukları ve serçe muhabbetleriyle dolup taşar..

Şimdi gelelim Narsist bedenlerin nasıl peydah olduklarına. Bu tür kişilik bozuklukları olan bireylerin erken çocukluk dönemlerinde kişiliklerinin sağlam kurulması ve korunması için çevreden destek almaları gerekmektedir. Anne ve babanın çocuğa karşı yeterli duygusal sıcaklık göstermemeleri sonucunda çocukların duygusal gelişimleri yalnızca düzeysel nitelikte gerçekleşir. Hele ki Anneye kendini fark ettiremeyen çocuk, anne imgesinin uzağında, ondan mahrum kalır. Şimdi de en önemli duruma geliyoruz. Anne ve babanın çocuğun özelliklerini sürekli olarak yüceltmesi ve şımartması, öz benlik duygusunun sürekli olarak beslenmesine neden olur. Narsistik bozukluğun ortaya çıkmasında önemli bir katkısı bulunmaktadır. Çocukluk çağında geçirilen psikolojik travmalar da gelişimi etkileyen faktörler arasına girmektedir. Bu tür travmalar sonucu gelişiminde bozulma meydana gelen çocuklarında narsistik bozukluk belirtileri görme ihtimali oldukça fazladır.

-Kendisinin vazgeçilmez olduğunu düşünen, her zaman beğenilmek isteyen,

-Sürekli olarak sınırsız güzellik, zeka, güç veya kusursuz sevgi üzerine kafa yoran kişiler,

-Her zaman beğenilmek isteyen kişiler,

-Kendinin eşi bulunmaz biri olduğunu düşünen kişiler ,

-Kendinin kayırılacak biri olduğunu düşünen ve hak kazandığını zanneden kişiler,

-Başkalarını kendi çıkarları için kullanan kişiler,

-Başka insanların duygularını anlamada isteksiz kalan, empati yapamayan kişiler,

-Başkalarını kıskanan ya da başkalarının onu kıskandığını düşünen insanlar,

-Kendini beğenmiş ve küstah bir kişiliğe sahip olan kişiler..

Yukarıdaki kriterlerin beş tanesinin ya da daha fazlasının bir arada olması halinde kişiye narsistik bozukluk tanısı konulabilir.

Başkalarını kıskanıp, kendileri beğenen birisin. Sürekli karşındaki insanlardan onay alma isteği ve ilgi bekliyorsun. Ne garip değil mi ? Kendini düşünüyorsun, kendini seviyorsun. Fakat karşında bulunan insanın yerine kendini koyamıyor, empati yapmaktan uzak duruyorsun. Dramatik ve artistlik durumlardan çok haz alıyorsun. Çünkü sen vazgeçilmezsin..

"El yumruğunu yemeyen, kendi yumruğunu değirmen taşı sanırmış.." şeklinde bir atam sözü var ki ne söz..

Eh.. İşte detaylıca belirttiğimiz bu kişilik bozukluğu hastalığının üstesinden gelecek bir babayiğit gerek.. Kulluk bilincinde ve karakterize özellikleri oturmuş, sabırlı bir yürek elbette..

Karşısında ne kadar direnebilir ki sizce? Sabrın sonu selamet, istediği kadar hor görmeye ve yermeye çalışsın, zamanında da aynı muamele Peygamber Efendimize yapılmadı mı? Peki o ne yaptı hatırlayın. Hoşgörü ve merhamet peygamberi, sokaklarda taşlandı, üzerine hayvan dışkıları atıldı, küfürlere ve hakaretlere maruz kaldı.. Hadsizce teklifler yapılarak davasından vazgeçirilmeye çalıştı.. O, rahmetin ve merhametin yeryüzüne yansıtılmış hali, kutlu peygamber.. Her şeye rağmen dimdik ayakta kaldı ve bunu yaparken hiçbir karşılıkta bulunmadı, yalnızca hoşgörü ve hoşsohbet hitapları ile bir bir gönüllere girdi.. En güzel örneği Peygamber öldürmeye giden yolda neredeyse mahcubiyetinden yerin dibine girecek olan Hz. Ömer değil midir ? (Hz. Ömer' in İslamiyeti kabul edişini mutlaka detaylı okuyun)

Bizler de toplumda narsistliğin gölgesinde yaşayan yüreklere aynı şekilde yaklaşalım, onları toplumdan dışlamak yerine topluma kazandıralım.. Yine bir konunun sonunda örnek olarak alacağımız şahsiyet olarak Peygamber Efendimiz (S.a.v.)' i örnek alalım..

Saygılarımla..

İnsan Hak'ta Hak İnsandaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin