Arayış ve Fıtrat / 2

79 47 16
                                    


Kalbinin bütün boşluklarını doldurduğunu zannettin ve onca çaba gösterip bir hiç ile karşılaştığında içini derin bir üzüntü ve pişmanlık kaplamaya başladı. Dedin ki felaketim oldun ve felaket hiç bu kadar zehrini yavaş bırakan bir illet olmamalıydı. Bombalar patladı sanki sevişlerinin arasında ve yok olmaya mahkum bir aşk daha gözlerden kayboldu. Başın, evet o güzel başın sanki gövdenden uçup gitti uzak diyarlara ve hala onun gerçek olup olmadığını anlamakla geçti zamanların.. Geceleri soğuk, kirece boyalı kirlenmeye yüz tutmuş duvarlara sahip yurt odasında da değildin ki duvara dönüp sessizce ağlayasın.. hıçkıra hıçkıra ağlamak gerekti senin için lakin onu bile yapamıyorsun o kadar kibar yetiştirilmiş bir güzelsin ki sen. Acını hep gizli gizli tazeledin öyle değil mi ? ne gereği vardı kesik koldan akan kan damlası etkisini beklemek.. Ah doyulur mu doyulur mu canana kıyılır mı türküsünü bile ağız tadıyla dinletmeyecekler değil mi senin gibilere.. Evet senin gibilere dedim doğru duydun. Araf ile ahmaklık arasında kalmış zavallı, bir o kadar da mahsun kalpli insanlara sesleniyorum. Heba duygusu mu pişmanlık duygusu mu her ne derseniz deyin hayatınızda unutamayacağınız bir tecrübe bile değil bu yaşadıklarınız emin olun. Unutacaksınız, hem de öyle bir unutacaksınız ki; meyyid'in toprağa olan hasretini bile tamamlamadan, onu öylece unutuveren meyyid bekçileri gibi..

Dallarında çiçek açmış geliyor sana doğru hoş bir bahar, semavatın kapılarına artık sensin müjdeci.. Açıldı açılacak merakla beklenen kapılar.. Uyan, uyan uykusu çok gözlerinin artık uyan.. Buhran dolu geceleri artık geride bırakma vakti gelmedi mi ? Merhametinden şüphe duyulmaz bir yaratıcının, noksansız bir alemi yurt edindiren Rabbin, rahmeti sorgusuz olan bir Allah(c.c)'ın kullarıyız.. "Ben bağışlayanım, bağışlayanı severim" diyerek ayetinde bizlere sorgusuz sualsiz bir mesaj ileten Rabbimizin, kullarına hatasız olamayacağımızı bildirmesi bile incelikten de öte bir duygu barındırıyor. O sebepten olacak ki düştüğümüz yerden toparlanıp kalkmamız gerekiyor. Rabbin zoruna gidecek davranışlar ile hem kulluk bilincimizi hem de kalbimizi körelttiğimizin farkına varmamız gerek. Üzerimizde bulunan tabiri caizse ölü toprağını silkelemek ve hayata sanki hiç hata yapmamış, yanlış kararlar almamış gibi devam etmek zorundayız. Mükemmel yaratıklar olmadığımız gibi aklıselim davranmamız hususunda endişe duymalıyız. Bunu neden diyorum artık eskisi gibi bir toplum anlayışı ve sistemine bağlı değiliz. Baskıcı bir toplum yasası ve kısıtlanan bireylerin olmadığı, daha çok ifade özgürlüğü ile birlikte daha fazla insana ulaşabildiğimiz bir dönemden geçiyoruz. Daha çok örgütlenebilen, faydalı ortamlar ve mesajlar verileceği gibi tam tersi etkiler oluşturabilecek tehlikeli durumlar da söz konusu. Davranış biçimlerimizin, anlayış sınırlarımızın, tahammül derecelerimizin tamamıyla farklılaştığı bir devrin içindeyiz. Tecrübe edindiğimiz yaşayışlar ile birlikte olası sorunlar sonucunda ya da yanlış aldığımız kararlar sonucunda yaşadığımız ruhsal çöküntü ile birlikte insan sağlığını da olumsuz etkilediği belirtmek gerek. Hayatımızda mükemmel kararlar almak ve bir ömür mutlu yaşamak imkansız gibi bir şey. Her olumsuzluk karşısında edindiğimiz tecrübe sonrası kişilere karşı ön yargı duymamız çok doğal lakin yanlış bir tutumdur. Pazardan bir meyve aldını ve çürük çıktı diye asla o meyveden ve gittiğiniz pazardan vazgeçmezsiniz öyle değil mi ? İnsanlar konusunda da aynı yaklaşımla hareket etmeli ve her insanı bir değerlendirmemelisiniz. Yanlış yapılan konularda ön yargı sistemimizi değil de son yargı sistemimizin çalışması gerektiğini düşünüyorum. Önce karşınızda bulunan kişiye durumu anlatmalı olan biteni ilk sizden duymalı, konuyla ilgili şüphelerinizi ve güven kırılması yaşanabileceğini ve isteklerinizin ne doğrultuda olduğunu apaçık şekilde özveriyle konuşabilmelisiniz. Aksi takdirde yaşadığınız o acı tecrübeleri sorgusuz sualsiz tekrardan yaşayabileceğinizi bilmelisiniz. Bu konuyu anlatırken bununla bağlantılı olarak özgüven sorunu da bu acıların ve üzüntülerin yaşanmasında ana etken gibi karşımıza çıkabilir. Bazı kişiler küçük yaşlardan itibaren yetiştirildikleri toplum, baskıcı bir eğitim ve ahlak örgüsü sonucunda özgüveni eksik, ebeveynlerinin onları hayata atılmalarında geç davranmaları ve onlarla yeteri kadar sohbet etmedikleri, yani çocukta olsa henüz bir birey olmadıklarını düşündüklerinden dolayı ciddiye almamaları ve herhangi bir sorumluluk vermemeleri sonucunda kişiliğiniz oluşurken özgüven sorunu sizinle küçük yaşta tanışabilir. Çocukların derdini anne ve babasına anlatamaması, onlar ile sağlıklı iletişim kuramaması oldukça kötü bir durumdur. Çocuğun kendisini köşeye sıkışmış hissetmesi, isteklerini açık açık anlatıp bu isteklerini karşılayamaması sonucunda bırakın özgüven problemini bambaşka sorunlar bile oluşabilir. Unutmayın hayatınız çocukluğunuzdan itibaren şekillenmeye başlar, siz isteklerinizi, sorunlarınızı dile getirmeye başladığınız süreden itibaren zaten bir bireysinizdir. Ebeveynlerin bu durumun farkına varması ve çocuklarını kontrollü bir şekilde özgür yetiştirmesi gerekmektedir. Bu konunun derinine inmeden ve konumuzdan sapmadan kendi olayımıza dönmek istiyorum. Muhakkak gençlerin anne baba olmadan, ilişki yaşamadan önce beklentileriniz karşısında afallamamak için özgüveninizi kazanmanız ve akaid bilgisine sahip olmanız gerekmektedir. Ruhsal huzura ve doğru bir ilişkiye aşkın ve sevginin oluşması ile birlikte sizin beklentileriniz ve karşı tarafın aynı derecede doğru orantılı olması gerekmektedir. Sonuç itibari ile bireylerin karşılıklı olarak birbirlerine her durum karşısında yaşadıkları olaylar sonrasında "İyi ki Hayatımdasın" diyebilmelilerdir.. Unutmayın döktüğünüz ve döktürdüğünüz her gözyaşı bilimsel olarak vücudunuzun ürettiği tuzlu bir sıvı olsa da, o sizin en derinlerinizden.. Sizin duygularınızın dışa vurumu. Son olarak mutluluktan gözyaşlarınız aksın istiyorum ve bunu gönlünüzden dileyin istiyorum.. Şükür sebebi aşklar ve mutluluklar yaşayın, yaşatın.. devamında görüşmek üzere.

İnsan Hak'ta Hak İnsandaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin