Gözyaşlarını mesken tutmuş yüreklerin kuru baharı gibi esiyordum.. Çorak kalmış arazilerin yudumsuz pınarı misali soldum.. Duruldum ve kana kana yudumladığım memleketimden soğudum.. Bir bakışına can verilecek sahte sevgiler arasında kendimi kaybedip, saklı düşlerimin yerini bile unuttum.. Her hayalinizi gerçekleştirdiğiniz bir yaşam vaat etmiyorum sizlere, çünkü ben en güçlü hayallerimi gerçekleştiremedim. Hüzün duygularının da asla esiri olmadım, lakin buruk zamanların kapı bekçiliğini epey uzun bir süre yaptım. İnsanlar doğar, büyür ve ölürler.. Bu aralıklarda ise yaşamlarına kaydettikleri acıları, tecrübeleri ve mutlulukları sığdırıp; "Ahiret Kervanı" yolculuğuna başlarlar..
Dünya yolculuğunda önemli bir zaman geçirdiğimizi sanmakla birlikte tüm insanlığın yaptığı en büyük yanlışı yapıyoruz.. Ölmeyecekmiş gibi yaşıyoruz ve yaşam mücadelemizi bu dünyaya göre şekillendiriyoruz. Acınacak bir haldeyiz, kahroluyoruz, pişman oluyoruz.. Ama sonrasında tekrara düşüyor ve yeniden unutup aynı şekilde yaşamaya devam ediyoruz.
Toplumun aynası nedir? Yine toplum değil midir? Yolun sonu ve başı ne eğri ne gizli.. Apaçık bir yoldan bahsediyorum, aşağıdan ve yukarıdan; her yerden noksansız bir biçimde görünen bir yoldan.. Aşık Veysel'in "uzun ince bir yoldayım" türküsünde bahsettiği o meşakkatli yoldan bahsediyorum..
Bir hasret barındırıyor içinde, aşkın ve sevginin özünü koklatıyor.. Mekke sokaklarında koşuşturan bir çocuk olarak hayal ediyorum kendimi. Birden önüme çıkagelse diyorum, edebimden başımı eğsem ve durulsam.. Ya da çocuklara olan sevgisini aklıma getirip, şımarsam, koşa koşa sarılsam, boynuna atsam kendimi..
Gözlerimi kapayıp hayalini kurmaya çalışıyorum ve her yer gül kokusu dolmaya başlıyor hayalimde. O denli karartıyorum gözlerimi, lakin onun ışığı aydınlatıyor göz bebeklerimi..
Yanar içim, en sevgiliden başka bir aşk beslemiyor.. Sultanım diye haykırmak var içimde, yanında savaşmak var hislerimde.. Yaşayan bir ölü gibi değil, yanarak kanmak var hasretimde.. Ravzana dayanıp, eriyip kül olma vuslatı isterim gecelerimde..
Bir soluğun açtırır inanıyorum bütün gülleri, çicekleri.. Ben senin yolundan sapıtmış, ahmak bir serseri.. Her kelamında ahkam kesen bir günahkar olmamak için susuyorum sadece. İnsanların beni anlaması için her uğraşımda batıyor, çıkamıyorum.. Ya ben deliyim, ya da ben yapayalnız bir ölü. Noksansız bir halim elbet yok lakin, yarım, yetim kalmayı yeğlerim..
Ve Sana varamadan gelmesin benim kapıma ecel kuşu, nazlıyım sensiz yalnızca ona karşı..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İnsan Hak'ta Hak İnsanda
EspiritualCopyright © 2021 Tüm Hakları Saklıdır. İçindeki rengârenk yaşamı belli etmek istersin, siyah beyaz kalmış bir dünyaya.. Toplum psikolojisi ve empati bölümleri içeren bu kitap, sosyal şizofreniye doğru yol alan bu zorlu yaşam mücadelesinde, bizleri t...