Akraba mı ? Akbaba mı ?

67 41 12
                                    

Masum bir çocuktum.. Büyümeye başladığımı anladığımda, gözyaşlarım yarım kalmış bir dondurmanın bitişine değil de ailemin uzağında kalışlarıma ve yalnızlıkla savaşıma karşı süzülmüştü gözlerimden.

Her gecenin karanlığında, her sabahın ilk aydınlığında gözlerim onu arar, hep yanımda olsan derdim anneme iç geçirerek.. Ana kuzusu olmak ve anadan genç yaşta kopup uzaklara gitmek bir bedene sığdırılamaz.. Ruhaniyet duygusunu benliklerimizde ne kadar derinden işleyip idrak edersek eğer, işte o zaman biraz olsun anneden ve babadan uzak kalma hüznümüzü azaltırız kalplerimizde.. O ki cennetin kapılarının üzerinde Allah(c.c.) lafzı ile birlikte adı yan yana mühürlenmiş.. Ey kutlu, ey şanlı peygamber.. Salat ve selam olsun sana.. Gönüllerimize rahmet saçan kutlu peygamberimiz Hz. Muhammed (S.a.v.), küçücük yaşında yetim kalmış, ana ve babasından yoksun yetişmiş, bir bir onu büyüten diğer akrabalarını da sırasıyla yitirmiş, hüznün ve güzün rahmet dolu peybamberi.. Tüm insanlığa örnek olan bu büyük önderin yolunda asla kolaylık olmadı. Zulüm perdelerinin arasından, acı dolu taslardan acı şıralar içerek, sırat-ı müstakimden ayrılmadan ilerledi. O yüzden kendi yaşantımızda da onu örnek alıp yaşantısında olana bitene nüfuz etmeli, hüzne kapıldığımızda emsal teşkil ederek aklımıza daima İsar sahibi olan en sevgiliyi getirmeliyiz..

Hak ile kulun vuslatı o ilahi düğünde, hasatlarımızın has tartılacağı o güne ulaşmadan önce kalplerimizi kötülüklerden ve buhrandan uzak tutmalıyız. "İnna Lillahi ve İnna İleyhi Raciun.. Yalnız Allahtan geldik ve yalnız ona döneceğiz.." ayetini yastık altı yapmamalı ve her gecenin sabahına o ayetle göz açmalıyız. Rızık veren ve Göğü bizler için aydınlığa kavuşturan Rabbimize hiçbir zaman şükürsüz olmamalıyız..

Bağışlayan ve bağışlamayı seven Rabbimizin günahkâr kulları olarak aile bağlarına, insan ilişkilerine ve akrabalarımız ile ilişkilerimize mühim ilgi duymalı ve bunu gerçekten kalbi bir his ile gerçekleştirmeliyiz.

İnsanoğlu öylesine mükemmel bir tasarımla yaratılmış ki fıtratımızda bulunan her özelliğimiz hayati derecede önemli bir yer tutmaktadır yaşantımızda. Düşünün insan doğuşundan ölümüne değin ne denli mücadelelerden ve acılardan harmanlanıp yaşam sürüyor. Ve bunlara rağmen kayış atmadan mücadelesine devam edebiliyor. (Hastalık ve Psikolojik yıpranmalar dahilinde değildir) Halk tabiri ile ifade etmek gerekir ise "Ölünün acısını bırak, ölü bile unutuluyor" tabiri ile kısaca değinmiş olalım bu noktaya ve aile ilişkilerine ve akraba bağlarına geri dönelim.

"Akraba dediğin esasen akbabadır akbaba.." cümlesi bile ne kadar iğreti duruyor değil mi ? Maalesef ki toplumumuzda bu duruma gelmiş bir vaziyette. Lakin bilmez misin bre mahlukat !!! Cuma vaazının sonunda bile imam sana yakarmıyor mu ? Allah(c.c)'ın emirlerini "Allah(c.c), akrabayı görüp gözetmeyi ve yardım etmeyi emreder.." sözleriyle..

Toplumumuz öylesine dehşet düşürücü bir hal aldı ki hey hat ! İnsanlarımız artık yolda yürürken bile aman tanıdık biri beni görmesin de iki çift laf etmeyeyim zihniyetine bürünmüş halde. Peki bizi bu hallere sürükleyen ve zorlayan durum nedir ? İnsanlardan ve toplumdan uzaklaşmamıza neden olan asıl durum nedir ? Birbiri ardına saklanmış onca soru ve cevaplanması bir hayli uzun ve ağır sonuçlar doğuracak olan cümleler bütünü.. Cevapları devam yazımda.. 

İnsan Hak'ta Hak İnsandaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin