İnsanoğlu, doğar doğmaz emziğim nerede diyerek başlar ağlamaya.. Yıllar geçecek ve ne çilekeş ne ıztırap dolu zamanlar harcayacaksınız çocuklarınıza kim bilir.. Kocaman bir adam olacak, bileği bükülmez bir kadın olacak belki de.. Nereden bileceksiniz ? İşte bu bilinmezliklerin ardında belki de hiç göremediğiniz, göremeyeceğiniz envai çeşit durumlar barındırıyor insanoğlu. Psikolojik olarak etkilenmiş, trajikomedi bir şekilde aile yaşantısında, bu davranışlarını aile bireylerine yansıtmayan veyahut gizleyen fertler zamanla sizi çöküntüye uğratabilir. İşte bu çöküntüye uğratma durumlarından alt başlık olarak bir konuya değinmek istiyorum.. Doyumsuzluğun zamanla verdiği ve geri alınamadığı pişmanlıklar.. Aklınıza gelen en basit örnek olarak çok yiyecek tüketilerek alınan fazla kilolar gelebilir lakin bahsedeceğim hikayenin ham maddesi sizleri daha derinden etkileyecek olumsuzluklar..
Son zamanlarda Sosyal Medya aracılığı ile ülke gündemini etkileyen ve toplumun huzurunu bozucu, birliğine kast eden ürpertici durumlar ile karşı karşıyayız. En son olarak Aleyna Çakır isimli kardeşimizin İntihar haberi ile gündeme gelen Ü.Uygun isimli şahsın sosyal medya paylaşımları göz önüne çıktı. Öylesine ön plana çıktı ki rahmetli kız kardeşimizin intihar haberini geride bıraktı, peki neden mi ? Araştırma yapmadıysanız mutlaka göz atın, benim gözlemlediğim tek şey ise hırs ve özenme hissiyatı idi. O kadar para pul, şan şöhret bir yana bahsi geçen şahsiyette ön plana çıkan ve beni derinden etkileyen olumsuz özellikler çıkar ilişkileri bir yana, özenti bir yaşam sürme ve eğitimsizlik olguları oldu. Çağımızın gençlerinin artık ahlak yargılarından bu denli uzak kalmalarını bir çok şeyle ilişkilendirebiliriz lakin ebeveynlerin ilgisiz, bilinçsiz şekilde davranışları ve birey yetiştirmede ki etkisiz kalışları, bu uçurumun ana etkenlerini oluşturmakta diyebilirim..
Özveri, insan hayatının bir parçası haline gelemiyor ise eğer karşınızdaki insanın mental olarak varlığı ve ruhsal iletişimi konusunda sağlıklı bir birleşme mümkün değildir. Saygısız ve seviyesiz ilişkileriniz sayesinde batı medeniyetlerini andıran görünüşler sergilemekten bıkmamış bir toplum tablosuna doğru ilerliyoruz. Millet olarak örf, adet ve geleneklere bağlılık konusunda yaşadığımız bu zorlu süreçlerin atlatılması için geçmişten daha kallavi bir uğraş gösterilmesi gerekmekte. Ebeveynlerin çocuklarını ahlaki olarak yetiştirmelerini, ekmeği sütü nasıl öğretiyorsa, anne baba demeyi öğretirken nasıl istekli ve arzulu oluyorlar ise o şekilde bir iştahla yol yürümeleri gerekiyor. Evet artık öyle bir durumdayız ki sil baştan bir düzeye indirgedik bu toplumu. Batı özentisi bir yaşamdan tutun, Dini vecibeleri yerine getiremeyen ve anne baba tanımayan toplumlara doğru yol almaktayız. Küfürü artık bir yaşam kaynağı haline getiren, helal haram dairelerini sıfıra indirgeyen insanlar arasında kalmış bulunuyoruz. Kültür ve medeniyet birleşmeleri eski zamanlarda toplumlara her zaman yeni özellikler katmıştır. Lakin İkinci dünya savaşı bitimi( kendi kanaatimce) galip gelme davasında olan medeniyetsizlerin, artık yozlaştırma ve dinsizleştirme çabası gösterilen bir politika haline getirilmiş ve hedef gösterilen milletlere uygulanmaya çalışılmıştır. Hak ile batıl arasında doğan bu çok eski savaşta yerimizi Hak tarafında alsakta, yozlaştırılmaya çalışılan ve kademe kademe başarıya ulaştırılmış bir savaşın kaybedeniyiz aslında..
Her isteğini karşılayabilen bir insan düşünün; bu insan karın tokluğu için çalışarak karnını doyurabilir ve yeme-içme isteğini karşılayabilir. Şimdi ise başka bir insan düşünün; yeme-içme isteğini karşılamak için paralar saçarak, doyumsuz sofralar kurdurup yokluk bilmez bir durum içerisinde bu isteğini karşıladığını düşünün..
Bu millet zamanında kuru soğan ekmek yedi yine de tamah etmedi lafını aklınıza getirin. Nasıl oldu da bu duruma geldi insanoğlu ? Bu doyumsuzluk hissi nasıl akıllarda yet etti ? Sosyal medya bu hissiyatsızlığın oluşmasında bir etken mi sizce ? Özenti duyma, heva ve heveslerimiz neden bu şekilde abartıldı ? Bu soruları kendi benliğimize sormamızı istiyorum ben.
Beni olumlu ya da olumsuz yargılamak insanların kendi düşünceleri ile olan savaşıdır. Kendi istek ve arzularını yargısız infaz ile birlikte hayata geçirmeye çalışılan bu dönemde kadınlar çok kolay öldürülebiliyor, tecavüzler normalmiş gibi gösterilebiliyor ve hırsızlık övünebilecek bir davranış haline getirilebiliyor.. O yüzden bu satırları okurken mübalağa yapmanıza hiç gerek yok..
Gücü olanın haklı, güçsüz olanın zalim olamayacağı gibi; artık güçlü olanların zalimlere karşı galip gelmesi dualarımla..
Saygı ve sevgilerimle..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İnsan Hak'ta Hak İnsanda
EspiritualCopyright © 2021 Tüm Hakları Saklıdır. İçindeki rengârenk yaşamı belli etmek istersin, siyah beyaz kalmış bir dünyaya.. Toplum psikolojisi ve empati bölümleri içeren bu kitap, sosyal şizofreniye doğru yol alan bu zorlu yaşam mücadelesinde, bizleri t...