|0.1|

5.4K 244 152
                                    


***

Sabahın 6.30'una kurduğum alarm ile yatağımda sıçrayarak güne güzel bir başlangıç yaptım.
Yatağımdan yavaşça kalkıp camı açmaya giderken, Bir yandan da popomu kaşıyordum. Bu benim kendime gelme ritüelimdi. Çünkü sabahları güneşi selamlayan yıkık tayfanın önde gideni, bayrak sallayanıydım.

Camı açtığımda havanın hala kaplaranlık olduğunu görmem ile seslice söylendim. "daha karga bile bokunu yemedi biz okula gidiyoruz."
Söylene söylene lababoya girip işlerimi hallettikten sonra üzerime okul formamı giyip saçlarımı da şekillendirdikten sonra içinde tonlarca test kitabı bulunan çantamı sırtıma aldım ve mutfağa doğru gittim.
Mutfağa girdiğimde dolabı açıp yiyecek birşeyler bulamayınca kendime sandviç yapıp ayakkabımı giyip yolda sandviçimi yiye yiye okula doğru ilerliyordum.

O okulu sevmiyordum.

Geçen dönem olan olaylar beni derinden etkilemişti ve ben bunu daha şimdi yeni yeni atlatabiliyordum.

Hiç sevilen birisi değildim.

Aslında görünen birisi değildim ama gidip hayatımda yaptığım en büyük hatayı yapınca sevilmeyen birisi de olmuştum.
Ne kıpraşıyorsun ki değil mi? Otur oturduğun yere. Ama olur mu? İlla bi bela alacaktım başıma.

Şahsım yetmiyormuş gibi...

...Flashback...

Okul çıkışında her şey bitecekti. İtiraf edip kurtulacaktım.

Tam okul merdivenlerden inen çocuğun önüne geçtiğimde önce şaşırmış daha sonra ise alayla yüzüme bakmıştı.

Onun dengi olmadığımı biliyordum. Ama yapacaktım işte...

Bununla yaşamak daha zor geliyordu insana.
Yüzüme bakmayı devam ettirirken söze atladım.

Seni seviyorum.

Alayla kahkaha atmış ve bana doğru yaklaşmıştı.

Bu cesaret sana fazla.

Daha sonra ise beni kenarı itmiş ve yoluna devam etmişti. Ne bekliyordum ki...?

Koskoca okul birincisi Park Jimin bana mı bakacaktı?

Koskoca okul 26.sına mı bakacaktı?

Güzel bir hayal gücüm var.

...Flashback end...
Bu olaylardan sonra elbette ki hayata küsmemiştim. Her zaman bu gibi olumsuzluklar çalacaktı kapımı kaçınılmazdı. Benim yaptığım daha tuhaftı. Kendimi sevmemeye başlamıştım çok geçmeden. Her hücremden, her zerremden tiksiniyordum. Beynimin içine çivilenmiş, aynalara boyanmış, aklımı etkisi altına almıştı bu kuruntum. Neden böyle davrandı diye düşünmüştüm uzun bir süre. Çok mu çirkindim? Lise böyle bir yerdi işte. İnsanın bazen hiç sahip olamayacağı anılara ev sahipliği yapıyordu. Çok sıkı dostluklar kuruluyordu lisede. Ama hayattan da soğutabiliyordu. Koca bir yazı odamdan dışarı adım atmayarak geçiren ben, belki de kötü yapmıştım bilinmez. Annem bu asosyalliğim için fazlasıyla endişe duyuyordu. Beni sürekli dışarıya çıkarmaya çalışıyordu. Hatta bir keresinde dersleri siktir etmemi bile söylemişti. Evet, evet bunu bana ANNEM söylemişti. Daha yaptığı türlü şeyler vardı. Cüzdanıma harçlığı koyup beni sokağa atmalar ve saat sekizden önce eve almamalar. Bilmiyordu ki dışarıda gezdiğimi düşündüğü zamanları kütüphanede geçirdiğimi. Ben buydum işte. Hırs yüzünden her şeyden vazgeçebilecek denli korkunç bir insandım. Acizler intikam alır, güçlü insanlar affeder ve zekiler ise umursamazlar der Konfüçyüs. Buna katılmıyorum. Kesinlikle katılmıyorum. Her şeyi, kırılan kalbimi, arkasından bakarken akıttığım aptal gözyaşlarını bir kenara atıp hiçbir şey yokmuş gibi davranamam. Canımı yakacak kadar gücü olanın; sonuçlarına katlanacak kadar da gücü olmalı.

Ben bütün bu olayları ve olası sahneleri kafamda tarttım. Kendimi buna göre hazırladım. Zırhımı giydim, elime bileylenmekten dolayı ayna kesilen kılıcımı aldım ve meydana çıktım. Ve emin olabilirsiniz ki, bana meydan okumaya cüret edebilecek kişilere haddini bildirmeden bu meydanı terketmeyeceğim.

Kapılar açıldı artık, savaş başlıyor...

***

Magic||RoseminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin