Önüme gelen yaklaşık 20-25 sayfalık sınav kağıdı ile her şeyin şu an başladığı kafama ok gibi saplanmıştı.Verdiğim bütün emeklerin sadece 3 saatlik bir sınav ile ölçülmesi biraz onur kırıcı olsa da çözmekten başka çaremin olmadığını biliyordum.
" Başlayabilirsiniz!"
Öğretmenin sesi ile sınav kitapçığına gömülüp bütün soruları itinayla çözmeye başlamıştım.
3 saat sonra-
Sınav kağıtlarımızı toplayan öğretmen sınıftan çıkınca herkes sınıfta oturmuş soruları konuşuyordu.
Sınıfa giren kimya öğretmeni bizi serbest bırakınca önümdeki soruları hunharca çözmeye başlamıştım.
Jimin'in de benden bir farkı yoktu.
Sınıftaki birkaç kişi dışında herkes şişe çevirmece oynuyordu. Zaten oynamayanlar da bizdik ve test çözüyorduk.
Zilin çalması ile herkes koridorun sonundaki asılan listeye doğru koşmaya başlamıştı.
1- Park Chaeyoung- 118,98
2- Park Jimin-116,46
3- Lee hi-112,56
4- Lee Eun Ji-108,45
5-Kim Taehyung-107,89
6-Jeon Jungkook-107,86
Sonlarda ismimi bulamayınca üstlere doğru çıkardım gözlerimi ve
Birinci olduğumu gördüm.
Şaka olmalıydı.
Yanımda duran Taehyung tebrik edercesini kolunu omzuma atınca mutluluktan ne yaptığımın farkında bile değildim.
" Oppa B-birinci O-olmuşum"
" Aferin benim kelebeğime"
Birkaç adım attıktan sonra önümde eğilince ne yapmam gerektiğini anlayarak koşarak sırtına atladım.
O ise beni hiç zorlanmadan kaldırmış ve koridor boyunca koşturuyordu.
Ben de kollarımı supermen gibi açmış, beni alkışlayanlara aldırmadan mutluluğumu yaşıyordum.
Çalan zil ile birlikte herkes sınıflarına dağılırken ben de Taehyungun sırtından inmiş, kol kola sınıfa girip rehber öğretmenimizin gelmesini bekliyorduk.
Sınıfa giren öğretmen ile ayağı kalkıp selamlamış ve tekrardan yerlerimize oturmuştuk.
Seok Jin hoca gözlerini bizde gezdirdikten sonra konuştu.
" Tebrik ederim Chaeyoung, şaşırttın bizi"
Gülümsemem bütün yüzüme yayılmış bir şekilde konuştum
" Şaşırtmayı severim hocam"
Jin hoca göz kırparak elindeki çantasını masaya bıraktı ve oturduğu koltukta iyice yayılarak konuştu.
"Park Jimin, seni de tebrik ederim, Seoul lisesindeki şu ana kadarki en yüksek netleri yapmışsınız"
Jimin asık olan suratı ile yerinde rahatsızca kıpırdanmıştı ve cevap vermemişti.
Ben de heyecandan tuttuğum çişimi daha fazla tutamadım ve kalkıp öğretmenden izin istercesine baktığımda kafasını salladı ve gitmeme izin verdi.
Tuvalete nasıl gittiğimi bile hatırlamıyordum. Kendimi rastgele kabinlerden birine atınca işimi halledip ellerimi yıkamaya başladım.
Sağ köşede duran kurutma makinesine ellerimi koyunca verdiği hava ile anında ellerimin ıslaklığı gitmişti.
Tuvaletten çıkınca sınıfa doğru yöneldim.
Koridorun sonuna gelip döneceğim sırada birisi dönmemi engellemiş ve beni köşedeki karanlık yerde arasına almıştı.
Ağzımda olan eli ile bağıramıyordum bile.
Karanlık yüzünden fazla seçilemeyen yüzüne baktığımda bu kişinin Park Dangalak Jimin olduğunu anlamam uzun sürmemişti.
Elleri yavaşça ağzımdan duvara gidince bulunduğum yerde kafes oluşturmuştu.
Kesinlikle duvarlara fetişi vardı.
"Napıyorsun Jimin"
" Bu okuldan gideceksin"
Yine ne saçmalıyordu aceba?!
" Ne saçmalıyorsun yine? İşim var engelleme beni"
" SANA BU OKULDAN GİDECEKSİN DEDİM!"
Bağırmasına karşılık susmayarak ben de bağırmaya başladım.
" NEDEN!"
Ellerini saçlarının içinden sertçe geçirip arkaya attı ve alayla sırıttı.
Gözleri bıraktığım gibiydi.
Korkutucu derecede kanlanmış ve göremeyecek kadar şişmişti. Göz altları ise mosmordu. Kireç gibi olan teni ile bütünleşince canavar gibi gözüküyordu." Neden mi? Bir de soruyor musun?"
Bir iki adım uzağıma giderek konuşmasına devam etti.
" Birinci olmayı hakeden benim rose, sen değil.
Senin, sana destek olacak bir ailen var"Sinirden gülerek devam etti
" Benim bir ailem bile yok!
Bana destek olacak kimse yok şu siktiğim hayatta. Yaptıkları tek şey benim birinci olmam konusunda baskı yapmaları"Gözündeki yaşları elinin tersi ile silerek devam etti
" Söylesene Chaeyoung, seni hiç okuldan alma konusunda tehdit ettiler mi?"
Cidden böyle saçma bir şey yüzünden onu tehdit mi etmişlerdi
Bu
Fazla acımasızcaydı.
" Sen ikinci olsan bir şey kaybetmezsin Chaeyoung, ama ben çok şey kaybederim"
" KENDİNE GEL JİMİN! NE DEDİĞİNİN FARKINDA MISIN SEN?!"
Jimin yere dizlerinin üzerine çökmüş ve ellerimi ellerinin içine almıştı.
Elleri buz gibiydiKafasını yere eğmiş bir şekilde hıçkırarak ağlıyordu sadece.
Sadece iki kelime dökülüyordu ağzından.
Ve o iki kelime bile ne hissedeceğim konusunda bütün duvarlarımı yıkmış,
Bütün kilitlerimi kırmıştı.Aynı eskisi gibi bir boşluk vardı içimde
Hiçbir şey hissedemiyordum.
Ellerimi ondan hızla çekerken kafasını bana kaldırmış ve kızarmış burnu ile son kez konuşmuştu.
Son kez daha o çaresiz tınıyı hissetmiştim kulaklarımda.O kadar çaresizdi ki bu tını...
Sadece duymak bile insanı çıkmaza sürüklüyordu.
Gözlerime son kez bakarak umut kırıntısı olan gözleriyle konuştu
"Lütfen Chaeyoung"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Magic||Rosemin
Fanfiction🥀Ben yine de ısrarla senin bahçende büyümek isteyen bir papatya olacağım.. Pjm|Pch