***
Yürüdüğüm yolda taşlı kaldırımları izleyerek yürürken, çantamın kulplarını olabildiğince sıkmıştım. Yürüdüğüm yer kaldırım değildi. Boşlukta yürüyordum adeta.
Her şeyi içine atarsın da; kendini atacak yer bulamazsın...
Tamamen böyle bir durumun içerisindeydim işte.
Neden bu kadar yalnız olmak zorundaydım ki? Jennie benim de arkadaşımdı. Ben de seviyordum onu. Neden kendimi yine kendim teselli etmek zorundaydım ki?Bencillik mi yapıyordum?
Belkide.
Okulun içine girdiğim sırada koridorda bana bakıp fısıldaşanlara bakmamış ve hızlıca sınıfa doğru yürümüştüm. Fısıldaşmaları gayet normaldi.
Başka işleri yoktu çünkü.
Birisinin intihar etmesi gayet normaldi çünkü.
Yada öldürülmesi...
Sınıfın kapısını yavaşça açmış ve gözlerimi kalabalık sınıfta gezdirmiştim. Üç kişi hariç herkes burdaydı.
Birisi Taehyung
Son olan olaylardan sonra ailesi destek alması amacı ile onu psikoloğa göndermişti. Bunu da zaten bir tek ben biliyordum. Kafası berbat derecede bulanıktı. Sürekli söylediği kelimeler sayesinde ailesi kuşkulanmış ve tedavi alması gerektiğini düşünmüştü.Bir diğeri ise Baekhyun.
Tuvalette bilekleri kesilmiş şekilde bulunmuş ve hastaneye kaldırılmıştı. Şükür ki yaşıyordu. Hastaneden taburcu olduğu süre zarfında ailesi onu başka bir hastaneye kaldırmıştı. Delirdiğini düşünüyordu. Ama delirmemişti. Zor zamanlar karşısında hassas kişiliği kolaylıkla derbeder oluyordu sadece. Delirmemişti.Ve diğer sıra...
Kim Jennie...
Gözlerimi baktığım sıralardan çekip etrafta gezdirmiştim tekrardan. Birbirleri ile fısıldaşan insanları görünce bir kere daha nefret etmiştim sınıfımdan.
Acınması gereken kişi ben değildim. Onlardı!
Buraya gelmem ne kadar doğruydu. Arkadaşlarım acı çekerken benim buraya gelmem ne denli doğruydu ki?
Gözlerim ön sırada oturan tanıdık yüzler ile karşılaşınca hemen gözlerimi kaçırmış ve kendi sırama doğru ilerlemiştim.
Dolan gözlerimdeki hazırda bekleyen yaşları teker teker göndermiştim. Onların karşısında ağlamamalıydım.
Çantamı sıraya koyunca hemen belli etmişti Taehyung yokluğunu. Ne Jungkook ile gülüşüp eğleniyordu, ne de uzaktaki Jennie'ye Baekhyun fark etmeden göz kırpıyordu.
Nede bana 'günaydın kelebek' diyip saçlarımı karıştırıyordu.
Dudaklarımı birbirine bastırmış ve çantamdan not defterimi çıkarmıştım. Açtığım sayfalarda çizdiğim saçma figürlere bakıp göz devirmiş ve temiz bir sayfa açmıştım kendime.
Keşke gerçekte de açabilseydim...
Elime aldığım kalem ile stresimi azaltmak adına bir şeyler karalamıştım. Bütün stresimin kollarımdan kalemime, oradan da deftere aktığını düşünmüş ve çizmeye devam etmiştim.
Sınıf kapısının açılması ile hala devam eden fısıldaşmalar kesilmişti. Gözlerimi kaldırmaya tenezzül bile etmemiştim ve defterimi karalamaya devam etmiştim.
Bir süre öylece çizim yapmıştım. Sınıfa giren öğretmenin sesini duyduğum sırada gözlerimi dakikalardır çizim yaptığım defterimden kaldırmış ve öğretmen masasında oturan adama bakmıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Magic||Rosemin
Fanfiction🥀Ben yine de ısrarla senin bahçende büyümek isteyen bir papatya olacağım.. Pjm|Pch