Son kez kontrol ettiğim çantamı sırtıma taktım ve dışarıya doğru adımladım. Son zamanlarda olaylar iyice tuhaf bir hal almıştı. Teyzemin bize gelip ardından o gece gözden kaybolması da bunlardan birisiydi. Sabahına eve geldi ve nerede olduğunu sorduğumda ise bir arkadaşının yanına gittiğini söylemişti. Notta yazan şeyleri gösterdiğimde ise birisinin bana eşek şakası yaptığını söylemişti. Ama bunu yapması imkansızdı. Çünkü evimiz güvenlikli bir evdi ve giren çıkan belliydi.
Delice düşüncelerimden arınmanın en iyi yolu olarak kütüphaneye gidip biraz kafamı boşaltacaktım. Ardından ise ders çalışıp yattığım günleri telafi edecektim.
Havanın soğuk olmasına aldırmadan adımlarımı daha da hızlandırdım. Kütüphanenin giriş kapısına ulaştığımda çantamdan kartımı çıkardım ve görevliye gösterip içeriye girdim.
Sıcak olan ortam bedenim gibi kalbimi de ısıtmıştı.
Kendime bir masa seçtim ve çantamı oraya koydum. Ardından ise raflarda gezinmeye başladım. Kendime uygun bir kitap bulduğumda ise kafamı mutluluğumu yansıtacak şekilde salladım ve masama ilerledim.
Bir yandan termostaki kahvemi içerken diğer yandan da kitabın sayfalarını çeviriyordum usulca.
Huzurluydum.
*********
Okulun açılmasının ikinci günüydü bugün. Koskoca bir hafta boyunca kimse ile konuşmamış ve ders çalışarak geçirmiştim günlerimi. Taehyung'un da benden bir farkı yoktu. Ona Jennie'den bahsetmemiştim. Boşuna endişelendirmek istememiştim. Yurtdışına çıkıyor olduğunu düşündüğüm için önemsememiştim. En azından eğlenecek, mutlu olabilecek diye düşünmüştüm.
Siyah kutu hala bendeydi. Odamdaki dolabımın arka tarafındaki gizli bölgede muhafaza ediyordum onu...
Kafamı koyduğum sıradan yavaşça kaldırdım ve etrafta gezdirdim gözlerimi.
Yanımda defterine bir şeyler karalayan Taehyung.
Onun önünde kızlara kur yapan Jungkook.
Önümde hunharca test çözen Jimin.
Gözlerim onu bulunca anında başka yere odaklamıştım gözlerimi. Boş olan Jennie'nin sırasına. Bugün gelmemişti sanırım. Sabah da görmemiştim çünkü onu. Kafamı tekrardan kaldırdığım sıraya koydum. Uyuma işlemime kaldığım yerden devam edecektim ki sınıfa paldır küldür dalan nöbetçi öğretmen yüzünden uyuma işim askıda kalmıştı.
Beti benzi atmış şekilde bize, daha doğrusu sınıftaki tek boş olan sıraya bakmıştı. Hepimiz ayaklanmıştık ve ne olduğunu soracağımız sırada aşağıdan gelen ambulans sireni sesi ile yere çivilenmiştim adeta. Kafamı etrafta gezdirdiğimde herkesin camlara doluştuğunu görmüştüm. Sınıfın ortasında öylece duran bir tek ben vardım.
Bedenimi kontrol edemiyordum.
Adım atacak gücü bile bulamamıştım kendimde. Gözlerim yavaşça kararırken neler olduğunu az çok anlamıştım. Olduğum yere yığılmış şekilde etrafı izliyordum sadece.
Yanıma gelen Taehyungda gezdirmiştim gözlerimi. 'Bir bok anlamadım.'
Dermiş gibi bakıyordu gözleri. Beni yerden kaldırıp dışarıya doğru sürükleyince ciğerlerime dolan hava ile dönmüştüm gerçekliğe. Kendi bedenime...Kolumu Taehyung'tan kurtarıp arka bahçeye doğru koşmaya başlamıştım. Ambulansın önünde durduğumda cılız bir beden girmişti kadrajıma. Sadece o bedende odaklamıştım gözlerimi. Arkadan gelen doktorların sesleri umrumda değildi.
Yaşıyor olmasını dilemiştim.
Taehyung koşar adımlarını yanıma gelince frenlemiş ve aynı benim gibi cılız bedene bakmıştı, hiçbir anlam ifade etmeyen gözleri ile...
"Hastanın nesi oluyorsunuz?"
Demişti beyaz önlüklü doktor, Taehyung ve beni kastederek.
"Arkadaşıyız."
Demiştim tok bir ses ile. Kafasını tamam anlamında sallamış ve ambulansın içine girmemiz için elini uzatmıştı. Anında tutarak içeriye girdik ve turuncu koltuklara oturduk.Ambulansın kapıları kapanınca bize şaşkınlıkla bakan öğrenciler de kaybolmuştu birer birer.
Şöför koltuğunun yanında oturan Jin hoca da en az bizim kadar şaşkındı.
"Ne oldu ona?"
Demişti Taehyung titreyen sesi ile. Destek verircesine elini tutmuş ve sıkmıştım. Gözlerinden düşen yaşlara bakmaya başlamıştım. Spor ayakkabısına damlıyordu yağmur yağarcasına.Doktor bize doğru bakmış ardından hemen bakışlarını Jennie'nin üzerine indirmişti.
"Çatıdan atlamış. Elektrik tellerine takılmış ve Yanarak-."
Devamını getirmesine izin vermemiştim."Tamam. Susun lütfen."
Gözlerim Taehyung'u bulduğunda, an ve an kalbimin parçalara ayrıldığını hissetmiştim. Tuttuğum elini kendisine çekmiş şekilde iki eli ile yüzünü kapatarak ağlıyordu.
Onu ilk defa ağlarken görmüştüm.
Kafasını göğsüme bastırdığımda ağlaması şiddetlenmişti. Hıçkırıkları arasından adını sayıklayıp duruyordu.
O an sadece bir mucize olmasını dilemiştim.
Mucizelere inanmazdım fakat, Lütfen bir mucize olsun diye yalvarmıştım Tanrıya.
Lütfen bir mucize olsun, Lütfen.
*******
Uh ulen Tae
Yaktın ortalığı...Oy verip yorum yapmayı unutmayın kelebeklerim 🦋
♥️💋♥️💋
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Magic||Rosemin
Fanfiction🥀Ben yine de ısrarla senin bahçende büyümek isteyen bir papatya olacağım.. Pjm|Pch