*************Elime aldığım kahveleri sıkarak yürüdüğüm koridorda duruşumu dikleştirmiştim. Sanki daha güçlü görünecekmişim gibi.
Aslında amacım güçlü görünmek değildi. Benim, yanında rahatça ağladığım adamın şuan ağlamaktan kuruyan gözlerini yeşertmekti. Belki de bu yüzden güçlü gibi davranıyordum ya?
Çünkü ona borçluydum.
Elimde tuttuğum kahveler elimi ısıtmaya başladığında soğuk olan havaya tezatla ısınmıştı içim.
Kalbimi de ısıtabilir miydi?
Asansörün önünde durdum. Bulunduğum kata gelince içine girdim ve 11. Kata bastım. Kapanan kapılar ile derin bir nefes vermiş ve arkamdaki aynada gezdirmiştim gözlerimi. Dağılan saç, akan rimel ve eteği toz tutan bir forma. 'Öğrenci müsveddesi seni' demiştim içimden. Kendimi toparlamam gerekiyordu. Çünkü benim böyle dağıldığımı gören Taehyung, zaten milyon parçaya ayrılmış kalbini daha da parçalayacaktı.
Şu saatler içinde her şeyi en ince detayına kadar kafamda tartmam, öyle uygulamam gerekiyordu.
Çünkü Taehyung, bildiğimiz; alışagelmiş Taehyung değildi.
Kırılgan zihniyetli çocuktu...
Ufacık bir söz söylediğimde yığılacak gibi...
Açılan kapılar ile yüzüme öylesine bir gülümseme takmış ve yoğun bakım ünitesinin önüne yürümeye başlamıştım.
Karşılıklı çift kişilik sandalyelerde oturan Tae ve Baek, onların tam karşısında ise Jin öğretmen.
Aşağı katta sakinleştirici ile uyutulan birer anne-baba.
Ve tabii 5 saattir ameliyatta olan jen.Tae-Baek ikilisinin yanına doğru adımlamış ve tam önüne gelince durmuştum. İkisi de kafasını kaldırmaya zahmet etmemişti ki ben de zaten kaldırmalarını istememiştim.
Çünkü iyi bir oyuncu değildim.
Elimde tuttuğum kahveleri ortalarında duran küçük tahta parçasına bırakmış ve kendi köşeme geçmiştim. SeokJin hocanın yanına oturduğumda gözleri anlık beni bulmuş, güven verircesine konuşmuştu.
"İyileşecek merak etme, umudunuzu kaybetmeyin."
Demişti samimiyetten bi hayli uzak gülümsemesi ile.Taehyung da gezdirmiştim boş bakan gözlerimi...
Kanlanmış gözleriydi, kanlı savaşın habercisi...
Ellerim şakaklarımı bulunca usulca masaj yapmaya başlamıştım. Beynimin içinden geçen ağrı boğazıma inmiş, ölmem için büyük çaba sarfetmişti.
Gözlerimi baktığım spor ayakkabının uçlarından kaldırıp karşımdaki manzaraya odaklamıştım. Elindeki kahveyi tsunami oluştururcasına döndüren Baekhyun, o anki çaresizliğin tanımıydı benim için.
Elleri kafasını bulmuş şekilde yeri izleyen Taehyung'un da ondan kalır bir yanı yoktu. Birkaç saat öncesine nazaran bi hayli boş bakıyordu gözleri.
Ve ben o boşlukta savruluyordum âdeta...
Gidip sarılmayı, saçlarını okşayıp her şeyin düzeleceğini söylemeyi isterdim ona.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Magic||Rosemin
Fanfic🥀Ben yine de ısrarla senin bahçende büyümek isteyen bir papatya olacağım.. Pjm|Pch