|1.1|

1.7K 141 104
                                    


Zorlanarak da olsa gözlerimi açmıştım. Yatakta sağa sola dönünce uykuma kaldığım yerden devam edememiş ve kalkma kararı almıştım.
Üzerime giydiğim beyaz tshirt bana bir hayli uzun olmuştu.
Klişe olanı yapmamıştım.

Sabah kız kalkar. Sevgilisinin tshirt'ünü elbise niyetine kullanır ve kahvaltıya iner. Tshirt dışında çoğu şey benzerdi.

Üzerimdeki siyah eşofmanın Jimin'e ait olduğu çok belliydi.

Onun gibi papatya kokuyordu çünkü.

En sevdiğim koku.

Sızlayan koluma aldırmadan yavaşça odanın kapısını açtım ve etrafa göz gezdirdim. Henüz kimse uyanmamıştı sanırım.

Alt karlardan gelen ses ile merdivenlerden indim.

Fakat mutfakta yemek yapmaya çalışan bir Jimin beklemiyordum.

Üzerindeki siyah bol tshirt ve siyah eşofmanı ile evde bile karizmatik olduğunu bir kez daha gözler önüne sermişti.

Mutfağa doğru adımladım.
Bakış açısına girince elindeki yumurta kabuklarını çöp kutusuna atmış ve bana doğru dönmüştü.

" Sonunda uyandın, öldün zannettim"

Göz devirdim ve yarısı yanmış yumurtaya iğrenircesine baktım.

" Boş yapma. Ayrıca yemek de yapma.
Bu ne Jimin?"

Masum bir şekilde suratıma bakıp konuşmasını sürdürmüştü.

" Yumurta"

" Ciddi olamazsın"

Hala yüzüme bir bebek gibi bakıyordu

Neden bu kadar şirin olmak zorundaydı ki bu mal?

" Kötü mü olmuş?"

Şaşkınca ona baktım ve tepkisini ölçmeye başladım.
" olmamış, sen de olmamışsın yarın çarşafta kalmış. Bu günlerde çok fazla sınanıyorum. Çekil şuradan"

Ellerim ile onu kenarıya itmeye çalışsamda bir milim bile hareket etmemişti.

" Sen hiçbir şeye karışmıyorsun. Yaralısın sen"

Göz devirdim.

" Üff saçmalama bir şeyim yok benim"

Bunun üzerine o da göz devirmişti

" Tabii hiçbir şeyin yok altı üstü koluna kırık şişe girdi gayet iyisin"

İnadı tutunca kimseyi dinlemiyordu cidden.

Dudaklarımı büzdüm ve tavada tamamı yanmış yumurtayı elim ile işaret edip ağlarcasına konuştum.

"Bu yenmez ki Jimin-shii"

Şaşkınca arkasını dönüp gözlerime baktı.

" Jimin-shii mi? Sen az önce bana Jimin-shii
Mi dedin?"

" Ajusshi mi demeliydim?"

İstemsizce göz devirmişti. Aynı benim gibi

Tavadaki yumurtayı hala pişirmeye çalışıyordu gerizekalı. Herhalde yemek diye yarısı erimiş tavayı yiyecektik.

" Sana yemek yapamam belki, ama birlikte açlıktan ölebiliriz"

Bu çocuğun edebiyatı kaçtı cidden?

" Hadi hadi boş yapma da otur, yumurta yemesek de olur"

En sonunda pes etmiş ve ocağı kapatmıştı.

Masaya oturunca ben de yanımda duran çatalı önüne koymuştum.

" sofra güzel olmuş"

Asık olan yüzü bir anda gülmüş ama sonra tekrardan eski haline dönmüştü.

" Acıyor mu"

Anında cevap vermiştim.

" Evet Jimin-sshi çok acıyor,"

Elimi kalbime götürüp ahh çekince onu taklit etmem gülmüştü.

" Cidden daha iyi misin?"

" Beni bu kadar merak etmen gözlerimi yaşarttı Jimin-shii, iyiyim merak etme sen"

Hala elindeki çatal ile bezelyeleri deşiyordu.

" Çok korktum Chaeyoung"

Birden ciddileşen Jimin ile ben de ciddileşmiştim.

" Sana bulaşma demiştim. Madem bu kadar korkuyorsun neden dalıyorsun adamlara?"

Suratına anlamsız bir ifade takınmış ve suratıma avel avel bakmaya başlamıştı.

" Allahım akıllı ver ya"

" Asıl bana akıllı ver allahım, korktum diyon gerizekalı!"

" Sana bir şey olacak diye korktum! Gerizekalı"

nE?!

Tamam cidden düşülesi bir davranış ama ben Park Chaeyoung'um
Çatıdan düşerim, Jimin'e düşmem!

Konuyu geçiştirmek amacı ile bir şeyler zırvalamıştım

" Sana bir şey oldu mu?"

" Konuyu geçiştirme Park Chaeyoung"

Lanet olası çocuk lanet olası mükemmel seksi beyin kıvrımları olan beyni ile benim lanet yalanımı lanet olası hızda anlamıştı

Lanet olsun bu kadar zeki olmak zorunda mıydı cidden?


" Kim geçiştiriyor konuyu? Ben mi? Hah saçmalama litfen? Ben ve konu geçiştirmek yan yana bile gelemez...... Aaaa bak kapı çaldı. Ben bir kapıya bakayım"

Çalan zil ile yerimden kalkıp kapıya doğru yürüdüm. Kapıyı açtığımda kimseyi görememiştim.

" Ulan bari burada rahat bırakın be!"

Bizim mahallenin gerizekalı veledleri böyle mal mal şakalar yaptığı için alışmıştım artık trafo gibi ortalıkta dolanmaya.

Kapıyı kapatacağım sırada kapının önündeki siyah kutuyu görmem ile önce kutuya tren görmüş Rose gibi baktım. İçeriden Jimin'in " Kom golmoş Roso-shoo"
Demesi ile kutuyu elime aldım ve ağzı yemekle olan Jimin'in yanına doğru adımladım.

Kutuyu masaya bırakınca içini açtım ve siyah zarfı elime aldım ve okumaya başladım.

Okumasaydım keşke

Her şey o an yavaşlamış gibiydi.

Gözümün önüne gelen korku seneryoları. Kafamdan aşağı dökülen kaynar sular ve notta yazan 4 kelime.

O 4 kelime sayesinde korkuyu bütün iliklerimde yaşadım.

" bunu düşürmüşsün küçük hanım"

Jimin'in elinde tuttuğu siyah rujumda gezdirdim gözlerimi. Bu sırada Jimin konuştu.

" Bu senin mi Chaechae?, Birisi neden sana ruj göndersin ki?"

Ağzına attığı kocaman patates ile yanağı balon gibi şişmiş Jimin'e baktım

Söylediğim kelimeler üzerine gözleri açılan Jimin'in bile hissettiğim korkuyu sonuna kadar hissettiğine yemin edebilirim

" O ruj benim Chimmy. Dün barda kavga ederken düşürmüş olmalıyım"

***

Magic||RoseminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin