|3.6|

882 69 167
                                    



Duygusal bir müzikle dinleyin yoksa tadı çıkmaz 💜💜

***

Kirpiklerimin tam üzerinde kuruyan göz yaşları büyük bir başkaldırma yapmış ve gözyaşının aşağı değil; yukarıya da akabileceğini kanıtlamıştı.

Başkaldıran yalnızca gözyaşlarım değildi. Sıkıca tuttuğum sandalyenin kol koyma yerinin üzerindeki bordo deri kaplama da içine geçmişti ve ellerimi çektiğimde çukur gayet net gözüküyordu.

Ama bazı çukurlar bu kadar net gözükmüyordu işte. Soğuk odada makinelere bağlı şekilde yaşamaya çalışan kişiden belki de daha fazla canım yanıyordu.

Ve her şeye rağmen nasıl hâla ayakta olabildiğimi sorguluyordum.

Büyük bir belaydım. Bana yaklaşanı geç, bir kilometre yakınıma yaklaşanı bile bu belaya çekiyordum ve bu benim elimde değildi.

Can yakmak başkadır, ölümüne sebep olmak başkadır. Ama ikisine birden sebep olmak bambaşkadır.

Ne hissedeceğini bilememek ve ortalığı birbirine katmak yerine içindeki boşlukla bir köşeye sinmek bambaşkadır...

Hayatın bana götüyle güldüğünden bahsetmiş miydim? Eline bir şey verirken on şey alıyordu. Ve ben bütün bu olanlara dayanacak kadar güçlü hissetmiyordum kendimi.

Aklıma kötü ve olası senaryolar geldiğinde ellerim ile saç köklerimi çekerek kendime gelmeyi dilemiştim bir çok kez ama bilirsiniz.

Hayat taktı mı takıyordu.

Şuan buradan çıkmasını, bana o derin anlamlar içeren gözleriyle bakmasını her şeyden çok istiyordum. Sadece bir saniye bile baksa yeterdi. Güç aldığım gözlerin karanlığa gömülmesi bütün enerjimi sömürüyordu.

Titriyordum.

Minik ellerini ellerimle buluştursa ve ben o huzur veren papatya kokusunu ciğerlerime doldursam...

Bu yaklaşık bir ay öncesine kadar gayet mümkündü ama şuan en imkansız şeymiş gibi geliyordu gözüme.

Neden?

Ölmesinden korktuğum için miydi yoksa ondan ayrılacağım; papatya kokusunu içime çekemeyeceğim için miydi?

İnanmalı mıydım ölüm namussuzunun onun baş ucunda beklemeye cüret edebildiğine.

Delicesine öpmek istediğim dudakların soğuktan mosmor kesildiğine inanmalı mıydım?

Demek ki hayat; böyle iki adım ilerisi bile görülmeyen yalpalı, sisli bir denizdi. Ama ben o denizin dondurucu soğuğunda titreyerek donmayı çoktan göze almıştım ki.

"Rose?"dedi Taehyung ürkekçe sesi ile fısıldarken. Jimin hastaneye geldiğinden beri yanımdaydı ve o günü hiç yaşamamışız gibi davranıyordu. Benim için sıkıntı yoktu ki haklıydı da zaten. Jennie doğru söylemiş olabilirdi.

Ağzımı açmaya tenezzül bile etmeden gözlerimle ona bakmıştım. Sevecen bir abi edasıyla gülmüş ve elindeki kahveyi elime tutuşturmaya çalışmıştı.

Magic||RoseminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin