|2.9|

901 86 116
                                    


***

"Birazdan gelir."
Demiştim karşımdaki mahluklara bakarak.

"Sevgilin mi?"
Demişti bok sesli şahıs suratıma şaşkınlıkla bakarken. Gözlerim hala elini tuttuğu kişiyi bulunca yine gözlerine odaklamıştım gözlerimi. Kahverengi gözleri hiçbir duygu kırıntısı taşımıyordu. Sanki bu anı yaşayan o değildi. Başka birisi bedenine girmişti ve onun yerine yaşıyordu.

"Hayır."
Demiştim sesimi bi hayli soğuk çıkararak. Laf etmek için ağzını açtığı sırada onu saniyesinde öldürecek gözlerimle karşılaşmış ve susmuştu.

Korkak.

"Artık içeriye mi geçsek? Üşüdüm."
Demişti aegyo yapmaya çalışarak. Dudaklarını büzmüş bir şekilde Jimine bakmayı sürdürmüş ve bir cevap beklemişti. Kafasını sallayınca büzdüğü dudaklarını yanaklarıyla buluşturmuş ve birkaç saniye sonra geri çekmişti. Ben ise öylece bakakalmıştım.

Eskiden yaşansa dokuz köyü ateşe vereceğin şeylere şimdi kibrit bile yakmıyorsun. Alışmıyorsun ama bir tık büyüyorsun gibi bir şey...

Lisa ve Jungkook çifti de onaylayınca ben de mecburen onları takip etmiş ve arkalarından girmiştim içeriye. Gişeden biletleri almış ve bir oda ayırtmışlardı.

Ne işim var benim burada?!
Demiştim kendime sinirle. Taehyung ve Baekhyun'u ziyarete gitmem gerekiyordu fakat bulunduğum konum.?

Ben bir aptalım. Gelmiş geçmiş en büyük aptal.

Odanın birisine girip ortadaki koltuklara oturmuştuk. En başta ben, yanımda lisa onun yanında kook. Onun yanında Eun ji ve tam karşımda Jimin.

Onu görmeyi istemiyordum. Neden karşıma oturuyorsun ki?

Gözlerimi ondan çekip müzik seçmeye giden kızlara çevirmiştim. Ellerine mikrofonları almış ve bir şeyler mırıldanıyorlardı.

Agghh sesleri berbat.

Gözlerimi sinirle yummuştum tekrardan. Karşımdaki Jimin'e kaçamak bakışlar atarken korkuyla gözlerimi yere indirmiştim.

Kesinlikle yanılmıyordum. Gözleri griydi.

Taeyong hemen gelsen iyi olur.
Diye söylenmiştim içimden. Vücudumdaki korku her hücreme yayılırken titrememek için büyük çaba sarf ediyordum.

"Neyden korkuyorsun Chaeyoung?"
Ses ile gözlerimi karşımdaki bedene çevirmiş ve anında cevaplamıştım.

"Neyden bahsediyorsun? Bir şeyden korktuğum falan yok benim."

Jimin hala bana boş boş bakarken Jungkook şaşkınlıkla yüzüme bakmaya başlamıştı. Çalan müzik yüzünden bağırarak konuşmuş ve sesini duyurmaya çalışmıştı.

"Chaeyoung, iyi misin? Neden kendi kendine konuşuyorsun?"
Sözleri ile gözlerimi jiminden çekmiş ve şaşkınlıkla kook'a çevirmiştim. O da bana en az ben kadar şaşkın bir biçimde bakarken başıma saplanan ağrı yüzünden yüzümü buruşturmuştum. Kızlar ikinci şarkılarını söylerken zamanın ne çabuk geçtiğine anlam verememiştim açıkçası.

"Ah, biraz dalgınım da. Yüzümü yıkasam bir şeyim kalmaz aslında. İzninle."
Dediğimde Jungkook kafasını aşağı-yukarı sallamış ve gitmem için yer açmıştı. Bir saniye bile beklemeden ve karşımdaki bedene bakmadan ayağı kalkmış ve tuvaletleri bulmaya gitmiştim.

Gördüğüm kadın tuvaleti işareti ile zaferle gülümsemiş ve kendimi içeriye atmıştım. Kabinlerden rastgele birisine girmiş ve telefonumu cebimden çıkarmıştım. Taeyong'un numarasını bir kez daha tuşlamış ve ardından kulağıma götürmüştüm. Üçüncü çalışımda açmıştı telefonu.

Magic||RoseminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin