Ben seni kaybetmedim ki senden
Vazgeçtim...
Çünkü beni anlayabilecek sabrın kalmadı.
Zaten senin beni anlamaya niyetin de olmadı.
İstersen yapabilirdin bunu,seni nasıl sevdiğimi, kaybetmek istemediğimi
Anlayabilirdin.
Bakışlarımdan,sarılmamdan,
dokunuşumdan...
Kalmayı isteseydin eğer, sevmeye devam etseydin, isteseydi yüreğin bunu
mutlaka bir bahane bulurdun kalmaya. Ama sen de biliyorsun ki SEVMİYORSUN...
Ne kadar seviyorum desende sevmiyorsun. Bunu bana söylemek yerine, başka bahanelere sığınmayı seçiyorsun. SEVİYORUM AMA... diye başlayan cümlelerin var senin. Farkında mısın bilmiyorum ama gidişinde bile umut bırakıyorsun. Ne adam gibi gitmeyi becerebiliyorsun ne de doğru düzgün sevmeyi...
Sen benim yüreğimi,günahımı,ahımı alıyorsun.
Birgün bu sevildiğin günleri çok özleyeceksin.
SEN BÖYLE SEVİLMEYİ HİÇ HAKETMİYORSUN!(İ.A)
━━━━━━━━━━━━━━━━━━━━━━━━━━━━
"Söyle artık ne söyleyeceksen."
Bir şey söyleyeceğimi anlamış olması iyi bir şeydi çünkü o anlamasaydı akşama kadar söyleyemeyecektim.
"Okula devam edebilir miyim. Yani aynı okul olmasa da olur senin istediğin bir okul da olabilir." Deyip gözüne umutla baktım "Düşüneceğim." Dedi ve masadan kalkıp yukarı çıktı.
Olsun bu da bir şey değil mi? Hiç yoktan 'Hayır' demedi. Şu halime inanmıyorum ya! Eskiden olsa okula gitmemek için birsürü şey yapardım ama şimdi yaptığım şeye bakın. Resmen dua ediyorum okula gitmek için. Masadaki kahvaltılıkları toparlayıp yukarıya Boran'ın odasına çıktım. Üzerine tam oturan bir takım elbise giymişti. 'Ben pahalıyım' diye bağırıyordu resmen. Ama O'na çok yakışmıştı. Belkide diktiriyordu. Olabilir tabi adamda para... her neyse.
"Daha yakından da bakabilirsin istersen." Dedi gülerek.
"Hıh. Niye bakayım canım."
Kafamı havalı bir şekilde diğer tarafa döndürdüm. Yani ben öyle sanıyorum. Normalde hiç de havalı görünmediğine eminim. "O kadar baktın ki..." Konuyu değiştirmek için merak ettiğim soruyu sordum.
"Nereye gidiyorsun?"
"Şirkete gitmem lazım birkaç işim var."
Üzüntüyle dudaklarımı büzdüm. Evde tek mi kalacaktım şimdi. O oluncada çok bir şey olmuyordu fakat hiç yoktan konuşacak birisi oluyordu.
"Evde tek mi kalacağım yani?"
"Evet ,k orkar mısın yoksa?" Dedi alayla.
"Ne korkacak mışım canım. Hem ben de evimde tek kalıyordum hatırlarsan." Aklıma gelen şeyle sinsice sırıttım. Madem o beni sinir ediyor bende onu biraz sinir edebilirim bence.
"Yani tabi genelde Atınç oluyordu tek kalmıyordum ama tek kalınca da korkmuyordum." Kafasını yavaşça bana doğru çevirdi. Alnındaki damar belirginleşmiş ve hızlı hızlı atıyordu.Yavaşça yanıma geldi ve sıkıca kolumu tuttu.
"Bir. Daha. Erkekler. Hakkında. Bir. Şey. Demeyeceksin. ANLADIN MI!"
"TAMAM." Diye bağırdım bende. Bunun yanında dura dura bende dengesizleştim arkadaş. Kolumu bırakıp suratıma bile bakmadan odadan çıktı. Ne yapacaktım şimdi ben burada tek başıma? Belki Boran beni şirkete götürebilirdi. Yani neden olmasındı ki? Hızla odadan çıkıp merdivenlerden indim. Dış kapıdan çıkmak üzereyedi.
"Boran."
Ön tarafını bana doğru dönüp ' Ne var?' Dercesine baktı.
"Şey, bende gelsem olur mu?Yani şeye. Şirkete."
O birsüre düşünürken bende onun gözlerine umutla bakıyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Cani!
ChickLitKorkudan ağlayan kızıma baktım. Gözünden akan her damla yaş kızgın birer lav gibi kalbime düşüyordu. "Ağlama." "Git burdan." Bağırışı boğazını acıtmış olacakki yüzünü buruşturdu. "Burdan giderim ama senden gidemem küçük." "Seni asla sevmeyeceğim...