14.BÖLÜM

14.5K 543 125
                                        

İyi okumalar...

Yüzümü boynuna götürüp bir süre kokladım ve köprücük kemiğine bir öpücük bırakıp geri çekildim. Kokusu her zamanki gibi başımı döndürüyordu. Onun yanındayken alkole gerek yoktu. Zaten kokusuyla insan sarhoş olabiliyordu.

"Aslında çok da kötü biri değilsin biliyor musun? Yani suçu olmayan kimseye zarar vermiyorsun. Küçük de olsa suçları oluyor. Tabiki cezaları ölüm olmak zorunda değil ama belki böyle bana bakanları öldürmeyi bıraktığın zaman seni sevebilirim."

YAZAR'DAN

Adam'ın duyduklarıyla kalbi ağzında atmaya, elleri titremeye başlar heyecandan. Eskiye gider birden aklı. Kalp ritmi durgun bir su gibi atarken şimdi hırçın bir deniz gibi dalgalanıyordu. Ne diyeceğini bilemedi Adam.

Kadın ise Adam'ın ne diyeceğini merak ediyordu. Ne tepki vereceğini? Belki kabul etmeyecekti yine zorlayacaktı.' İllaki seveceksin , ben değişemem.' Diyecekti.

Adam zorlanacaktı ama başarabilirdi. Sevdiği kadın için her şeyi yapardı. Ama nasıl dayanacaktı o adamları öldürmeden.  Adam kadına sıkıca sarılıp kokusunu çekti içine doya doya. Kadın da sardı küçük kollarını adamın koca cüssesine.
Hissediyordu. Isınıyordu yavaş yavaş adama. Belki de öyle hissetmek istediği için böyle düşünüyordu. Bilinçaltı oyun oynuyordu belki de ona.

Adam kadından ayrılıp konuşması gerektiğini düşünerek konuştu.

"Deneyeceğim. Senin için bunu deneyeceğim. Olmadı komaya sokarım , öldürmeyeceğim sonuçta."

Kadın birden kahkaha atıp kafasını geriye attı. Adamı deli ediyordu bu halleri. Başkasının yanında böyle hareketler yapsa kafayı yerdi herhalde.

ECRİN

Sevebilirdim onu. Bana hiç el kaldırmamıştı. Evet kaçırmıştı ama ne dövmüştü ne işkence etmişti.
Eğilip yanağıma bir öpücük bıraktı. Sonra biraz kenara bir tane daha ve bir tane daha. Dudağımın kenarına bir öpücük daha bıraktı ve gözlerime izin ister gibi baktı. Kalp ritmim değişirken daha erken olduğunu bildirdi beynim kalbime.

"Ben lavaboya gitsem iyi olacak." Dedim ve kaslı kollarından ayrılıp hızla asansöre yöneldim.

'Çağır' düğmesine üst üste basıp beklemeye başladım. Neredeydi bu lanet asansör! Sonunda gelen asansöre kendimi atıp kat düğmesine bastım ve kapının kapanmasıyla derin bir nefes aldım.  Asansörden inip lavabodaki işlerimi halletim ve Aras'ın odasına attım kendimi. Boran'ın odasına gitmeye utanıyordum. Mâlum, çatıda olanlardan sonra... Bende kendimi Aras'ın odasına atıverdim. Arasla konuşup sohbet ederken Aras'ın son model telefonunun zil sesi kulaklarımızı doldurdu. Aras ekranda kimin aradığına bakıp direk açtı telefonu.

"Efendim Boran."

Onun ismini duymamla az önce yaşadıklarımız gözümün önünden film şeridi gibi geçti. Aras'ın gözleri beni buldu ve " Evet burda." Dedi.
Beni mi arıyordu. İnşallah kaçtığımı falan düşünmemiştir. Aman düşünse ne olacak, sanki kaçtım.

Aras telefonu kapatıp bana döndü.

"Ne zamandır seni arıyormuş. Başına bir şey geldiğini düşünmüş , tabi kaçtığını da. Şuan buraya geliyor ve sinirli." Off off! Ben bir şey yapmamıştım ki ama ya.  Kapı gürültüyle açıldı ve içeri sinirli bir Boran girdi. Ben kendimi açıklamak için ayağa kalktığım sırada gelip bana sıkıca sarıldı ve kulağıma şunları fısıldadı;

"Benden gittin diye çok korktum."

NİHAL

Ecrin gideli doğru düzgün dersleri dinleyemiyordum. Aklım her zaman ondaydı. Acaba kötü durumda mı diye düşünmeden edemiyordum. O gideli hoşlandığım çocuk bana beni sevdiğini bile söylemişti fakat kabul etmedim. Benin kardeşim dedim insanın iyi mi kötü mü olduğunu bilmeden ben burda gülemezdim. Sınıfa Atınç ve Efe gelip yanıma oturdular. Onların da benden farkı yoktu.

Cani!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin