Arkamda ayak sesleri duyunca adımlarımı hızlandırdım. Ben hızlandıkça ayak sesleri de hızlanıyordu ve benden hızlı olduğu bir gerçekti. Kolumdan sertçe çekilmemle kafam karşımdaki insanın sert göğsüne çarptı. Korkuyla kafamı kaldırıp baktığımda gözlerim dehşetle açıldı.Bu oydu!
Dün beni kurtaran adam.
Kolumu hızla çekmeye çalıştım ama nafile. Adam kas yığını gibiydi ve benim bu güçsüz bedenim tabi ki yenik düştü. Kolumu daha çok sıkıp beni adeta sürüklemeye başladı.
"Bırak."
Tabi ki bırakmadı. Çığlık atmaya başladım ama bakan herkes adamı gördüğü gibi önüne dönüyordu. Allah'ım suçum ne ya!
"Bırak lan bırak." Deyip tüm gücümle çektim.
Sadece durakladı. Bana ölümcül bir bakış atıp sürüklemeye devam etti. Siyah bir range rover ın önünde durduk. Kapıları açıp adeta beni içeri fırlattı. Kendisi de şoför koltuğuna geçip hızla ilerlemeye başladı. Korkudan elim ayağım titriyordu. En beğendiğim arabanın içine binmek böyle bir şekilde mi nasip olacaktı ya!
"Ne istiyorsun benden , bırak beni." Diye bağırdım. Tepki vermedi. Tek yaptığı yola bakmaktı. Sinirlenip yumruklarımı koluna geçirmeye başladım.
"Bırak beni."
Bana sinirle bakıp konuşmaya başladı; "Bir daha bana vurursan seni bu arabaya bağlarım." Bir süre daha bağırdım ama yine tepki vermedi.
Araba yanlarında ikişer koruma bulunan bir kapının önünde durdu. Kapı tamamen açıldığında araba ilerlemeye devam etti. Araba ilerledikçe korumalara artıyordu. On altıdan sonra yorulup saymayı bıraktım. Arabayı garaj gibi bir yere soktu ve gelip kapımı açtı.
"İn."
"İnmeyeceğim." Dedim.
Yaptığımın hata olduğunu anlamam birkaç saniyemi bile almadı.
"İn lan." Diye bağırdı. Yüksek sesle yerimden sıçradım. 'İnat etme Ecrin. Adam bir vursa ölürsün vallahi.' İç sesime katılarak kafamı hızlıca salladım ve aşağı indim.
Tekrar kolumdan tutup sürüklemeye başladı. Resmen bir saray yavrusunun önünde durduk. Pardon buna saray yavrusu demek ayıp olur. Saray annesi mübarek.
'Salak Ecrin. Şuan silahlı adamlar seni kaçırdılar ve sen evi mi inceliyorsun? Bravo.'
Hay senin gibi iç sesin ya!
Evin içine ne zaman girdik, ne zaman beni en üst kata çıkartıp bir odaya kilitledi anlamadım. Yaklaşık yarım saat sonra aklıma telefonum geldi. Hızla cebimden çıkarttım , şarjı %15 di. Atınç'a ulaşacak kadar yeterdi bence. Hızla rehberinden Atınç'ın numarasını buldum. Tam arama simgesine basacağım sırada kapının kilidi açıldı ve kapı aralandı.
O adam bir elimdeki telefona bir bana baktı ve hızlıca yanıma gelip telefonu aldığı gibi duvara fırlattı. Tek umudum da paramparça olmuştu işte. Öfkeden saçlarını çekiştirdi.
"Aklına şunu sok. Seni buradan kimse kurtaramaz." Diye bağırdı.
Aniden ayağa kalktım.
"Bu ülkede polis var, hakim var, ceza var. Nesin sen? Mafya falan mı?" Alayla bana baktı. "Evet yavrum mafyayım ben."
Şaka. Şaka dimi? Ya mafyalar 60 yaşında şişko, bıyıklı, kel kafalı, göbekli amcalar olmuyor mu? Bu adam mafya olmak için ultra yakışıklı. Aklıma gelen şeyle gözlerim korkuyla açıldı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Cani!
Genç Kız EdebiyatıKorkudan ağlayan kızıma baktım. Gözünden akan her damla yaş kızgın birer lav gibi kalbime düşüyordu. "Ağlama." "Git burdan." Bağırışı boğazını acıtmış olacakki yüzünü buruşturdu. "Burdan giderim ama senden gidemem küçük." "Seni asla sevmeyeceğim...